Güney’e saldırı ABD’ye fırsat

Ahmet Varol

Kore toprakları üzerinde iki ayrı bağımsız devlet ilanından hemen sonra sınır kavgası yüzünden savaş çıkması bu iki ülkenin birleşmesinin önünde engel oluşturdu.

Sınır sorunu sürekli canlı tutularak da birleşmenin önü adeta bir duvarla kapatıldı.

Oysa iki ülke “gelin topraklarımızı tek yönetim altında birleştirelim; bu yönetimde görev alacakları seçme hakkını da halkımıza verelim” dese arada sınır sorunu kalmayacak. Çünkü sınır kalmayacak. Sadece tartışmalı topraklar değil Güney’in bütün toprakları aynı zamanda Kuzey’in; Kuzey’in tamamı da aynı zamanda Güney’in olacak. Yapmaları gereken tek şey sahip oldukları mevkileri feda etmeyi göze alarak bu mevkilere oturacak kişileri belirlemeyi halkın özgür iradesine bırakmak. Üstelik bunu yapmak bütün haklarından ve imkânlarından vazgeçmeleri anlamına gelmeyecek. Sadece bir paylaşım söz konusu olacak.

Ama başlangıçta onları birbirine düşüren dış güçler bunu istemiyor. Böyle bir şeyin gerçekleşmemesi için sürekli sınır sorununun ve silahlanmanın devam etmesini istiyorlar. Sıcak hadiselerle birlikte yapılan yorumlarda hemen iki Kore’nin askerî gücü, tankı, bombası, görevli ve yedek asker sayısı kıyaslandı.

Kuzey’in son top saldırısı ABD için fırsat oldu. Savaş gemilerini hemen Kore sularına doğru harekete geçirdi. Gerçi açıklamalarda bu hareketin top saldırısından çok önce planlanan bir tatbikat için olduğu söylendi. Ama hemen olayları izleyen saatlerde gerçekleşmesi düşündürücü.

Irak ve Afganistan’da zaafa düşen, son dönemdeki ekonomik krizden dolayı ciddi sorunlar yaşaması sebebiyle tehdit ve etkileme gücünü kaybeden ABD’nin yeniden askerî yönden varlığını gösterme ihtiyacı duyduğu anlaşılıyor. Son dönemde muhtelif bölgelerde suları ısıtması ve bir korku havası oluşturmaya çalışması bu yüzden. Dolayısıyla Kuzey Kore’nin saldırısı ABD’nin işine yaradı.

Bu saldırı aynı zamanda Güney Kore’nin savunma konusunda ABD’nin kucağına itilmesine yol açıyor. ABD de tabii ki onun savunma alanında kendisine ihtiyacını çok iyi değerlendiriyor. Bu ihtiyaç uluslararası platformda ABD’nin tehdit gücünün yeniden ön plana çıkarılması açısından da büyük önem taşıyor. Hadiselerin tam da ABD’nin elektronik haberleşmeyi uzaydan izleme ve bilgisayarlara müdahale gücüne sahip olduğu ileri sürülen uyduların gündeme getirildiği günlere denk gelmesi de dikkatten kaçmıyor.

ABD’nin bugünlerdeki psikolojik savaşta, fiili çatışmadan ziyade korku havasının oluşturulmasına ihtiyacı var. Bu korku havası bir yandan “yandaş” ülkelere “ABD desteğine ihtiyacınız sona ermiş değil” mesajı, bir yandan da dünyaya “ABD tehdit gücünü kaybetmiş değil; yeri geldiğinde savaş gemilerini ve uçaklarını harekete geçirebilir” mesajı verme imkânı sağlıyor.

Onun açısından en önemli yanı ise silah piyasasını hareketlendirmesi. Geçmişte Saddam tehdidini kullanarak Suudi Arabistan’a silah satan ABD’nin son dönemde de İran tehdidini bahane ederek 60 milyar dolarlık silah ve askerî teçhizat satmak için yoğun çaba içinde olduğu haber verildi. Oysa ABD daha düne kadar el-Kaide’ye maddi destek sağlayanların üzerine gitmediği suçlamasıyla Suudi Arabistan’ın Amerikan bankalarındaki paralarını dondurmuştu.

Global ekonomik krizle başı dertte olan ABD açısından askerî malzeme ve silah satışı büyük önem taşıyor. Çünkü bir savaş uçağını ancak dört bin tosun satarak alabilirsiniz. Yahut bir savaş uçağı almasanız onun parasıyla okullarınızı modernize etmek için 40 bin tane bilgisayar alabilirsiniz. Bilgisayarları en iyi şartlarla nerede bulursanız oradan alırsınız. Ama bir F-16 tipi jeti sadece ABD’den almanız mümkündür.

Açıklama: Biz yazılarımızda mizahî ifadeleri nadiren kullandığımızdan, iki gün önce yayınlanan “Suud Krallığının sağlık sorunları” başlıklı yazımızda kullandığımız mizahî ibarelerdeki maksat anlaşılamamış. Yazının habervaktim.com’daki yayınının altına eklenen bazı yorumlarda bunu gördüm. Bu da bizim için tecrübe oldu. Demek ki mizaha az yer veren yazarların böyle dolaylı mizahtan ya tamamen kaçınmaları ya da yanına “yanlış anlaşılmasın burada espri yapıyorum” diye parantez arası açıklama koymaları gerekiyormuş. Belki bazen parantez arası ünlem de yeterli olabilir. Maksadımı yanlış anlayanlara www.vahdet.com.tr sitemizin Dünya Gündemi > Suudi Arabistan bölümünden daha önce Suud rejimi hakkında yazdığım yazıları okumalarını tavsiye ediyorum.

YENİ AKİT