Gündemden Notlar-1

Ahmet Varol

İslâm dünyasında yoğun gelişmeler yaşanması ve gündemde çok sayıda konu olması sebebiyle zaman zaman yaptığımız gibi bu hafta yazacağımız yazılarda da seçtiğimiz bazı konular ve gelişmeler hakkında kısa değerlendirmeler yapacağız.

Çeçenistan’da direniş sürüyor: Dünyada önemli gelişmelerin yaşandığı bu dönemde Çeçenistan’da da Rus işgaline karşı bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi sürüyor. Fakat geçtiğimiz günlerde Rus işgalcilerin gerçekleştirdiği saldırının sonuçları hakkında medyaya yansıtılan haberler etrafındaki tartışmalar dikkat çekiciydi. Bir yanda bazı medya organları konuyla ilgili olarak Moskova yönetiminin piyasaya sürdüğü haberleri hemen sıcağı sıcağına alıp gerçek gibi yayınlarken, bir yanda da bu haberlere şüpheyle yaklaşanlar olaya ilgisiz ve duyarsız kalmakla mahkûm edildi. Moskova yönetimi bu tür saldırılarında aynı zamanda medya ve moral yıpratma savaşı veriyor. Dolayısıyla bu gibi saldırıların sonuçları hakkında Moskova çıkışlı haberlere şüpheyle yaklaşmak, en azından doğru olmaması ihtimaline dikkat çekmek ve kesin bilgi için direniş cephesinin açıklamalarını beklemek gerekir.

Moskova çıkışlı haberlerde saldırıda 17 gerillanın öldürüldüğü, bunların arasında direniş lideri Emir Dokku Ebu Osman’ın da bulunabileceği iddia edilmişti. Daha sonra mücahitler tarafından yapılan açıklamada Dokku Umarov olarak da bilinen Emir Ebu Osman’ın yaşadığı ve onun öldürülmüş olabileceğine dair haberlerin moral yıpratma savaşı olduğu dile getirildi. Ardından şehit edilen mücahit sayısının da 17 değil 8 olduğu bildirildi. Fakat onların arasında Emir Dokku’nun en yakın arkadaşlarından ve cephenin en önemli komutanlarından Emir Supyan’ın bulunması önemli bir kayıptı.

Bununla birlikte Çeçenistan cihadı sarsıntıya uğramadan ve gücünden bir şey kaybetmeksizin kararlılıkla devam ediyor. Bu cihad da ümmetin işgale karşı onurlu mücadelelerinden biridir ve ümmet bilinciyle sahiplenilmesi, gündemimizden çıkmaması gerekir. Fakat sahiplenirken düşmanın taktiklerini ve oyunlarını da dikkate almalı, tuzağına düşmemeliyiz.

NATO Libya’da Kaddafi’yle saklambaç mı oynuyor?: Libya’da Kaddafi sultasına karşı mücadele eden halkın disiplinli bir askerî güç ortaya çıkarmak amacıyla oluşturduğu Libya Ulusal Kurtuluş Ordusu’nun Genelkurmay Başkanı Abdülkadir Yunus NATO’nun izlediği tutuma tepki gösterdi. Yunus, NATO’nun Kaddafi güçlerine önce şehre girip ortalığı yakıp yıkma fırsatı verdiğini, sonra saldırı düzenlediğini vurguladı. Bu bilgiler NATO’nun Kaddafi’yle adeta saklambaç oynadığını fakat arada savunmasız Libya halkının ezildiğini gösteriyor. İşin bir ilginç yanı da sivilleri Kaddafi güçlerinden koruma iddiasıyla harekete geçen NATO’nun saldırılarında da sivillerin ve direnişçilerin hedef alınması. NATO tabii Afganistan’da olduğu gibi Libya’da da yanlışlık yapıldığını ileri sürüyor. Bir yandan dikta rejiminin saldırılarının önü açık tutulacak, diğer yandan da sivillerin can güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye sokacak büyük hatalar yapılacaksa o zaman kullanılan gerekçenin ne anlamı ve tutarlılığı olabilir?

Alassane - Abbas kıyaslaması: Orta Afrika’nın batısında yer alan ve güney cephesi Atlas Okyanusu’na bakan Fildişi Kıyısı’nda son dönemde bir başkanlık savaşı var. Kasım 2010 seçimlerini kaybetmesine rağmen koltuğu bırakmayan Laurent Gbagbo (okunuşu: Loran Gobagbo)’ya karşı seçimi kazanan Allassane Ouattara (okunuşu: Alasan Uatara, aslı: El-Hasan Vatara) fiilen savaş başlattı. Bu savaşta BM ve kendini “uluslararası toplum” olarak tanımlayan güçler Ouattara’nın tarafında durarak onun savaşına bile destek verdi.

Seçim sonuçlarına saygı göstermeyip güç kullanarak hâkimiyeti elde tutmaya çalışana karşı seçimden başarıyla çıkan tarafın desteklenmesi yadırganacak bir tutum değildir elbette. Fakat yadırgadığımız Filistin’de bunun tam aksi bir tutum sergilenerek, seçim sonuçlarına saygı göstermeyen tarafın desteklenip kazanan tarafa karşı uluslararası çapta baskı ve şiddete başvurulmasıdır. Üstelik kazanan taraf gasp edilen hakkını almak için şiddete, savaşa başvurmadığı sadece sonuçlara riayet edilmesini talep etmekle kaldığı halde enformasyon faaliyetlerinde de sürekli hedefe yerleştirildi ve “suçlu” taraf olarak gösterildi.

YENİ AKİT