Anayasa Mahkemesi'nin başörtüsü ile ilgili kararından sonra gündem sanki dış politikaya kayacakmış gibi.
Tamam! Parti kapatma davası hep gündemde olacak.. Öyle anlaşılıyor ki, bu iş de fazla uzamayacak.. Erdoğan'ın elinden gelse Temmuz'a nasıl biterse bitsin, bu işi bitirmek.. Seçimse seçim, devamsa devam. Yasaksa yasak..
Karar ne yönde çıkarsa çıksın AK Parti misyonunun eli güçlenecek, CHP ve AK Parti karşıtları daha da köşeye sıkışacaklar. Buna darbe, ya da ortalığı karıştırmak isteyen birilerinin her türlü komplosu da dahil..
Erdoğan bunu gördü ve rahat..
Ekonomide durum: Eylül'e kadar durgunluk devam eder.
AB: Erdoğan'ın arkasında duracak.
ABD: Seçim öncesi, İran'da bir operasyon düzenleme aşamasında dereden geçerken at değiştirmek istemeyecek.. Sonuç: Amerikan seçimlerine kadar Kuzey Atlantik cephesinde fazla bir değişiklik yok..
Zaten Demokratlar arası yarışta Obama ipi göğüsledi. Clinton yarıştan çekildi. Şimdi bir zenciyi içine sindiremeyecek WASP’ların, bir zencinin peşinden gitmektense bir Cumhuriyetçi ile işbirliği yapıp yapmayacağı ile ilgili.
ABD'de Demokratlar son yüzyıl içinde ilk kez böyle bir durumla karşı karşıya kalıyorlar.
ABD'nin sessiz seçmen kitlesi, zenciler ve yabancılar eğer sandığa koşarlarsa Cumhuriyetçilerin safına geçecek beyanlardan daha fazla “Yabancı/Azınlık/ oyu” Demokratları iktidara taşıyabilir.
Tabii bu süreçte Obama zihniyet değiştirmezse!..
Daha şimdiden, İsrail Parlamentosu Knesset, Kudüs'ün tüm Yahudilerin başkenti olduğuna dair bir anayasa değişikliğini onaylamasının ardından Obama'nın İsrail'in Kudüs'ün başkenti olacağı yolundaki mesajı Obama'ya destek veren Müslümanların kafasını karıştırmaya yetti.
Şimdi temel sorun şu: Obama, Rice’ın farklı bir cinsi olabilir mi?
Ne olursa olsun gelinen noktada Amerikalı seçmenin kafası bu işten karışacak. Amerikan derin devletinin tepkisi ise zaman içinde ortaya çıkacak.. Kim bilir belki de Obama bir suikasta kurban gidecek. Her halûkârda da bu süreç ABD'nin işini kolaylaştırmayacak..
Obama, Irak savaşını bitirme sözü verse de, Bush şu günlerde İran'ı vurmaya hazırlanıyor.. Bu göstermelik bir saldırı mı olacak, gerçek, ciddi, ABD'nin siyasi, askeri, teknolojik ve iktisadi kaynaklarını hedef alan bir saldırı mı olacak?
Bir başka soru da şu: Buna İran'ın cevabı ne olacak?
Çin, Rusya ve AB, ABD'nin bu saldırısına nasıl tepki verecek?
Bizim açımızdan bu saldırı öncesi, saldırısı sırasında ve saldırısı sonrası bu işin Türkiye'ye maliyeti. Türkiye'nin bu süreçte üsleneceği rol ne olacak? Hangi bedel ödenecek?
Yine bir diğer cevabını bekleyen önemli soru şu: Bu saldırının özellikle İsrail, Lübnan, Suriye ve Filistin'deki yansıması, sonuçları..
İsrail bu saldırıyı bahane ederek birtakım emrivakilere kalkışacak olursa, ABD'nin İran'a yönelik sınırlı bir askeri operasyonu bile, zaten hassas dengeler üzerinde duran Ortadoğu'da taşları yerinden oynatabilir ve bu saldırı bu dengelerin bozulmasında tetikleyici bir etki yapabilir.
İsrail Parlamentosunun Kudüs'le ilgili aldığı karar, böyle bir zamanda kışkırtıcı bir nitelik taşıyor..
Yani biz başörtüsünü ve parti kapatma konusunu konuşurken, bölge kaynamaya devam ediyor.
Türkiye'yi bekleyen siyasi deprem, İstanbul depreminden çok daha kısa sürede gerçekleşecek bir felaketin habercisi gibi, eğer bu tehdit engellenemez ve ardından da kontrolden çıkacak olursa, felaket beklenen İstanbul depreminden daha yıkıcı olabilir..
Böyle bir durumda, korunacak bir rejim de kalmayabilir..
Kontrol dışına çıkacak bir bölgesel kriz, bölge devletlerini bugünkünden daha vahim gerçeklerle karşı karşıya bırakabilir.
Tabii ki bu en kötü senaryo. Bu mutlaka böyle olacak diye bir şey yok, ama bu ihtimal de var..
ABD İran'a saldırırsa, İsrail de Suriye'ye saldırırsa, İran ABD'ye cevap verecek olursa, bu durumda 3. Dünya savaşına bir adım daha yaklaşmış oluruz..
ABD mutlaka İran'a saldıracak gibi..
ABD'nin evde yaptığı hesapların çarşıya uyacağını hiç sanmıyorum. Bağdat'a pirince giderken belki de evdeki bulgurdan olacak. Irak bataklığına daha da saplanacak..
“Acı patlıcanı kırağı çalmaz” derler. Ortadoğu halklarının kaybedeceği fazla bir şey yok. Zaten çok ağır bir bedel ödüyorlar. Ama ABD'nin kaybedecek çok şeyi var..
ABD belasını arıyor. Arayan bulur!
ABD'nin bulduğunu ABD'nin peşinden giden İsrail; ABD ve İsrail'in peşinden giden herkes de bulur..
ABD ve İsrail'in hali, çırpındıkça batan adamın haline benziyor.
Tarihin zaman çarkı dönmeye devam ediyor..
Asra ve arşa yemin olsun ki, zalimler hüsrana uğrayacaklar. İki cihanda da kaybedenlerden olacaklar.. Sırtlarında odun taşıyarak tutuşturdukları ateş, zalimlere yardım edenleri, bu cehenneme sırtlarında odun taşıyanları da yakacak..
Zulm ile abad olunmaz.. Hani derler ya: Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste!
Ağaçların sıklığından ve ağaçlara bakmaktan ormanı göremiyor gibiyiz. Türkiye'nin yoğun gündemi, fotoğrafa bakarken detayları, ağaçlara bakarken ormanı gözden saklıyor bazan. Bazan da kibriti gözümüze çok yaklaştırınca, arkasında bir ormanı kaybediyoruz.
Selâm ve dua ile.
Vakit gazetesi