Mutlaka siz de merak ediyorsunuzdur, çünkü hakkında çok söz edildi. Genelkurmay çıkışlı "Güncel Duyurular"ın niçin her zaman mesai saatinden sonra duyurulduğundan söz ediyorum.
Niçin? Söz konusu "Duyurular" niçin günün ilerlemiş bir saatinde zuhur ediyor?
Mesela son duyuru; bu açıklamanın illâki milletin yemeğini yiyip, eline çayını kahvesini alarak NTV ekranı karşısına geçerek "Neden?" programını seyretmeye koyulduğu bir zamanda mı zuhur etmesi gerekiyor? Eskilerin dediği gibi "gündüzün suyu çıktı?"
Neden acaba? Yoksa bu da mı bir tür sınav? Yoksa, "Hazır 'Neden?'de hepsi bir araya gelmişken şunları hazırlıksız yakalayalım, bakalım durumu nasıl değerlendirecekler?" diye mi düşünülüyor?
Benim açımdan anlaşılması gerçekten zor bir zamanlama bu.
Söz konusu "Duyurular" sabah saatlerinde yayınlansa; insanlar akşama kadar meseleyi gözden geçirip bir sonuca varsa; ve nihayet millet –hiç değilse- dinlenmek için çekildikleri evlerinde politik-militer içerikli bir duyuru ile karşılaşmadan geceyi rahat geçirse daha iyi olmaz mı?
Önceki gün akşam henüz inerken, erken davranıp günün "duyurusu"nu ilk öğrenenler arasına girmek istedim. Yeni bir "duyuru" yakaladım da: Ama bu duyuru, bir öncekinin yanında fazla masum kaçmıştı doğrusu. Genelkurmay, bir gün önce davranarak "Dünya Kadınlar Günü"nü kutluyordu.
Gülümsememek mümkün değildi tabii ki; içerdiği terimler itibariyle son derece korkutucu olan bir alttaki duyuru henüz hafızalardan silinmeden karşınıza çıkan bir "Dünya Kadınlar Günü" kutlaması...
Bana sorarsanız, aslında böyle bir kutlamanın söz konusu sitede yer alması da ülkemize özgü tuhaflıklardan birisidir. "TSK ve Dünya Kadınlar Günü"? Kulağı epeyce tırmalayan bir birliktelik değil mi bu?
"İlk öğrenenlerden birisi" olmayı kafama taktığımdan, güneş batar batmaz siteye dün yine girdim. Tahminim, yine bir korkutucu duyuru ile karşılaşacağım ve böylece dünkü Dünya Kadınlar Günü kutlamasının iki korkutucu duyuru arasında nasıl sıkışıp kaldığını (sandviç haline geldiğini) gözlemleyebileceğim yönündeydi.
Yanılmışım. Yeni bir "duyuru" eksik değildi yine. Ama bu duyuru da bir öncekinin izinden gidiyordu.
Bol fotoğraflı "Genelkurmay Başkanlığı Güncel Duyurular" imzalı duyuru şöyle idi:
"Bayan Filiz Büyükanıt başkanlığında TSK personeli eşleri ve bayan sivil memurlar, Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle 8 Mart 2008 tarihinde Anıtkabir'i ziyaret ederek mozoleye çelenk koymuşlardır."
Altta fotoğraflar, onların üzerinde de şu not: "Yüksek çözünürlük için resimleri tıklayınız."
"Tıklamadım" tabii ki...
Niçin tıklayacağım ki?
Çünkü bir kere bu ziyaret Genelkurmay'ı ilgilendiren bir ziyaret değil. Dolayısıyla bu haberin ve fotoğrafların Genelkurmay'ın sitesinde ne işi var?
Bayan Büyükanıt'ın diğer bayanlarla Anıtkabir'i ziyaret etmesi, Genelkurmay'ın internet sitesinde niçin haber olsun? Bu ziyarette mi Genelkurmay'ın duyurulması gereken "işleri"nden sayılıyor?
Toparlayacak olursak, hakkında konuştuğumuz "site" gerçekten şaşırtıcı bir site. Haberlerin seçimi, duyurulara hâkim dil ve üslup, duyuruların siteye giriş saati vs.
* * *
Aklımız hâlâ sondan üçüncü duyuruda olduğu için, konuyu herkes gibi ben de tekrar tekrar gözden geçiriyorum.
Bu çerçevede aklıma takılan bir soru şu:
Genelkurmay, sondan üçüncü duyuru ile bir güzel "benzettiği" CHP ve MHP'yi 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla düzenleyeceği bu yılki resepsiyona davet edecek mi acaba?
Sorumu "münasebetsiz" bulmayın. Çünkü biliyoruz ki, Genelkurmay'ın "hainler" ile bir biçimde ilişkilendirdiği siyasi partileri bu resepsiyona çağırmama gibi bir alışkanlığı var.
Hatırlayın geçen yılın resepsiyonunda yaşananları.
DTP, Genelkurmay tarafından "Meclis'teki PKK" olarak nitelendirildiği için, resepsiyon davetiyesi alamamıştı. DTP Grup Başkanı Ahmet Türk de, bu muameleyi açıkça protesto etmişti.
Dolayısıyla, bakalım bu yılın resepsiyonu kimlere kapalı olacak. Ağustos'a kadar daha çok vakit var ama belli de olmaz sanki.
Bu resepsiyon hikayesini özellikle şunun için hatırlatıyorum:
Bir ülkede faaliyette bulunan siyasi partilerin bazılarına "ayrımcılık" uygulanmasının her zaman karşısında olmak gerekiyor. Yoksa bakın işler nasıl karışıyor: Genelkurmay, DTP hakkında "Meclis'teki PKK" derken bu son derece ölçüsüz (ve yetkisiz) değerlendirmeye karşı çıkmazsanız; TBMM Başkanı, başkanı olduğu Meclis'i oluşturan milletvekillerinin ve temsil edilen partilerin her birini aynı kararlılıkla savunmaz, onlara "göğsünü siper itmez" ise; gün gelir bir de bakmışsınız ki, Meclis'te (ve dışarıda) milletin "gerçek temsilcisi" olarak kabul edilecek niteliklere sahip siyasi parti ve de milletvekili kalmamış...
Yeni Şafak gazetesi