Taha Kılınç YeniŞafak'taki köşesinde İsrail'in kuruluş mantığını ve işlediği suçları inceliyor.
Günah devleti
“İsrail, bir günahın içine doğmuştur. Arap çoğunluğu azınlığa dönüştürürken, Yahudi azınlığı çoğunluğa çevirmeyi gayrı ahlaki buluyorum. Dünyanın herhangi bir yerinde, çoğunluğu teşkil eden bir milletin, ‘Bizim atalarımız buradaydı’ diyen ve bu şekilde ülkeye gelerek kontrolü eline almak isteyen yabancı bir işgalciyi kabullenmesi mümkün müdür? Çatışma, işin daha temelinde başladı, ama siyonizm bunu inkâr etmeyi seçti. Yahudilerle Arapların oranı değişmeye başladığında, Araplar çoğunluğu kaybetmekte olduklarını fark ettiler. Böyle bir duruma kim rıza gösterir?”
Filistin’de yaşananlara tarihî süreç içinde adaletle ve insafla bakan herkes, yukarıdaki cümleleri rahatlıkla kurar ve kurmalıdır. Ancak bu ifadelerin ayrı bir anlamı var. Çünkü konuşan kişi, İsrail tarihinin en önemli isimlerinden Moşe Şaret’in 94 yaşındaki oğlu Yaakov Şaret. Haaretz gazetesine 10 saatlik uzun bir röportaj veren Şaret’in şu sözleri de bilhassa çarpıcı:
“Ben, suçlu bir ülkede zoraki bir işbirlikçiyim. Buradayım, çünkü gidecek başka bir yerim yok. Yaşımdan dolayı, hiçbir yere gidemem. Ve bu durum fena halde canımı sıkıyor. Her gün. İsrail’in nihayetinde işgalci ve başka insanları istismar eden bir devlet olduğu gerçeği, yakamı hiç bırakmayacak. Başında kippa olan bir başbakan gördüğümde, kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Bu benim görmek istediğim İsrail değil.”
Yaakov Şaret’in babası Moşe Şaret, 1906’da ailesiyle birlikte Rusya’dan Filistin’e göç ettiğinde henüz 12 yaşındaydı. Çocukluğu Arapların arasında ve Araplarla iç içe geçti; Arapça›yı ana dili seviyesinde öğrendi. Temel eğitimini Filistin’de tamamladıktan sonra İstanbul’a giderek Dârulfünûn’a kaydolan Şaret, ardından İngiltere’nin prestijli okullarından London School of Economics’te tahsil gördü. İngiltere yıllarında İsrail’in müstakbel cumhurbaşkanı Chaim Weizmann’la tanışan Şaret, 1931’de yeniden Filistin’e dönmesinin akabinde, İsrail’in gelecekteki ilk başbakanı David Ben Gurion’la yakın mesaide çalıştı. 1948’den 1956’ya kadar İsrail Dışişleri Bakanlığı yapan Moşe Şaret, 1954-1955’te kısa süreliğine başbakanlık koltuğuna da oturdu. David Ben Gurion, başbakanlığı kendisinden teslim alıp yeniden teslim ettiği isimdi. Vaktiyle çok yakın olan dostların arası zaman içinde açılmış, Ben Gurion iflah olmaz bir Arap düşmanlığına savrulurken, Şaret ülkelerini kuşatan Arap komşularla ve Filistinli Araplarla diyalog içinde olunmasını savunmuştu. Bu büyük görüş ayrılığı, dostluklarının sonunu getirecekti. Ben Gurion’un eski dostuna karşı yanında bulduğu şahin müttefik ise yıllar içinde dünyanın yakından tanıyacağı bir isimdi: Moşe Dayan. “Ben Gurion’un prensi” olarak ünlenen Dayan, düşüncesizliğe varan gözü pekliği, plansız hareket edişi ve Araplara olan sınırsız hıncıyla meşhurdu.
1927’de dünyaya gelen Yaakov Şaret, babasının 1965’teki ölümünün ardından İsrail’de üst düzey görevlerde bulundu. 1990’larda Sovyet Yahudilerinin İsrail’e göçünü organize eden ekibin içindeydi. İsrail iç güvenlik servisi Şin-Bet’te aktif üye olarak çalıştı. Aynı zamanda babasının tuttuğu günlükleri yayına hazırlayıp, 1978’de sekiz cilt halinde bastırdı. David Ben Gurion’la yaşanan gerilimleri bütün ayrıntılarıyla ortaya döken bu günlükler 1996’da Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta Arapça olarak da yayınlandı. Ömrünün sonunda katı bir Siyonizm karşıtına dönüşen Şaret’in duruşu, ülkesinde haklı olarak hem dikkat hem de öfke çekiyor.
Tüm bu ayrıntıların üzerine, Şaret ailesinin, 11 Nisan 1909 günü Tel Aviv’in kuruluşuna iştirak eden 66 Yahudi aileden biri olması ve ayrıca Moşe Şaret’in İsrail’in 14 Mayıs 1948 tarihli kuruluş bildirgesinde imzasının bulunması da, Yaakov Şaret’in siyonist ideolojiye yönelttiği ağır ve yerinde eleştirileri daha önemli kılan diğer unsurlar.
İlginçtir, Moşe Dayan’ın karısı Ruth Dayan da, kocasının azgın ırkçılığına ve saldırganlığına rağmen, Araplarla kalıcı barışı savunan bir isim olarak tarihe geçti. 5 Şubat 2021’de 103 yaşında ölen Ruth Dayan’ın en yakın dostu, Yâser Arafat’ın Hristiyan kayınvalidesi Raymonda Tavil’di.
Lafı yine aynı yere getireceğim: İsrail propaganda aygıtlarının bütün gizleme ve perdeleme çabalarına rağmen, siyonist ve Yahudi cephe içindeki ayrışmalar gün geçtikçe derinleşiyor. İşgalle mücadele için stratejiler geliştirirken, bu zaaf noktasına özellikle yoğunlaşmak gerekiyor.
Yaakov Sharett'in Haaretz'de yayımlanan röportajı: https://www.haaretz.com/israel-news/.premium.MAGAZINE-former-pm-s-son-israel-was-born-in-sin-i-m-collaborating-with-a-criminal-country-1.10220502