“Gülen Soruşturmaları Ergenekon ve Balyoz Gibi Olmasın”

Tahşiyeciler grubuna yönelik kumpas kurulduğu iddialarına ilişkin hazırlanan iddianamede Ergenekon, Balyoz ve Askerî Casusluk gibi davalara gönderme yapıldı.

Savcılık, Gülen’e 263 Yıl Ceza İstedi

2009-2010 yıllarında yürütülen Tahşiyeciler grubuna yönelik soruşturmada “sahte delil üretmek” iddiasıyla Fethullah Gülen ve ona bağlı olduğu iddia edilen polisler hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı.

Geçtiğimiz cuma günü mahkemeye gönderilen iddianame 33 “şüpheli” arasında Gülen Cemaati lideri Fethullah Gülen bir numaralı “şüpheli” olarak yer aldı.

İddianamede, hakkında arama kararı bulunan Gülen’e, “silahlı terör örgütü kurmak” suçundan 15 yıl, “zincirleme nitelikli resmî belgede sahtecilik” suçundan 14 yıl, “nitelikli iftira” suçundan ise 234 yıl hapis cezası istendi.

Aslında Türk Ceza Kanunu'nda “iftira” suçunun cezası 1 yıldan 4 yıla kadar. Ancak iddianamede bu cezanın ilk olarak yarı oranında arttırılması isteniyor. Daha sonra ise iddianamede yer alan 39 “müşteki”ye de iftira atıldığı gerekçesiyle aynı cezanın 39 kez verilmesi talep ediyor. Savcılığın bu istemleri sonucunda Gülen’e istenilen ceza 263 yıl olarak ortaya çıkıyor.

Karaca “Örgütün Medya Yapılanmasında Yönetici”

İddianamede Samanyolu TV yöneticisi Hidayet Karaca da örgüt yöneticiliği ile suçlanıyor. Karaca, iddianamade Fethullah Gülen’in oluşturduğu “silahlı terör örgütü”nün medya yapılanmasında yönetici olduğu iddiası yer alıyor. Karaca’ya istenilen hapis cezası Gülen ile aynı. Karaca’ya da “silahlı örgüt yöneticiliği”, “nitelikli iftira” ve “zincirleme nitelikli resmî belgede sahtecilik” suçlarından 263 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Yapılanmanın Tamamı Bu İddianamade İrdelenemez

İddianamede Gülen yapılanmasının devlet mekanizmasını tümüyle ele geçirmeyi amaçladığı ifade edildi.

Ancak Tahşiye iddianamesinde bu yapılanmanın 40 yılı aşkın süreçte amaçlarını gerçekleştirmek için geldiği aşama dikkate alındığında tüm yönlerinin ve gerçekleştirdiği eylemlerinin irdelenmesinin mümkün olmadığı belirtildi. Savcılık bu görüşüne örnek olarak ise Ergekon davasını gösterdi.

“Ergenekon Gibi Olmasın”

Savcılık: “Bu örgütün tüm eylem ve işlemlerinin aynı dosya üzerinden soruşturulmasının daha öncesindeki Ergenekon Balyoz ve Casusluk yargılamalarında olduğu gibi karışıklığa ve belirsizliğe yol açabileceği, ‘terör örgütü yöneticiliği ve üyeliği’ haricindeki diğer suçların anlaşılamamasına neden olabileceği değerlendirildiğinden örgütlü yapılanmaya ilişkin diğer soruşturmalarla birleştirilmesi düşünülmemektedir.” dedi.

Savcılık, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca “Gülen yapılanması”na yönelik ana soruşturmanın yürütüldüğünü de ifade etti.

Bu Dosyadaki Suçlardan Dolayı İadesi İstenmedi

İddianamede Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşan Fethullah Gülen’in bu iddianamedeki suçlarından dolayı iadesine ilişkin yasal yollara da başvurulmadığı belirtildi. İddianamede, Gülen hakkında hem İstanbul’da hem de başka şehirlerdeki başsavcılıklarda “terör örgütü yöneticiliği” suçlaması ile soruşturmalar yürütüldüğü anlatıldı.

Gülen hakkındaki “suç örgütü kurmak ve yönetmek” suçunun art arda devam eden suçlardan olduğunu belirten savcılık: “Bu suça münhasıran kamu davalarının birleştirilerek birlikte görülmesi gerektiği kanaatinde olduğumuzdan yargılama sürecinde şüphelinin isnat edilen tüm eylemlerine ilişkin olarak Amerika ülkesinden iade talebinin uygun olacağı değerlendirildiğinden bu aşamada suçluların iadesi işlemlerine tevessül edilmememiştir.” denildi.

Mahkeme İddianameyi İnceliyor

İddianame “terör” davalarına bakan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkemenin iddianamenin kabulü veya reddi için 15 gün süresi bulunuyor. Mahkemenin iddianameyi incelemeye aldığı öğrenildi.

Tahşiye Grubuna Kumpas İddiası

İddianamede şüpheliler, 2009-2010 yıllarında yürütülen Tahşiyeciler grubuna yönelik soruşturmada “sahte delil üretmek”le suçlanıyor.

2009- 2010 yılında yürütülen “Tahşiyeciler” soruşturması kapsamında grubun önde gelen ismi ''Molla Muhammet'' adıyla bilinen emekli imam Mehmet Doğan'ın arasında bulunduğu bazı isimlere dava açıldı. Dava hâlen devam ediyor.

Kumpas iddialarının ortaya çıkması üzerine sanıklar, kendilerine operasyon düzenleyen polisler hakkında şikâyetçi oldu. Şikâyetin üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı “Tahşiyeciler grubuna kumpas” kurulduğu iddialarına ilişkin soruşturma başlattı.

Polisleri şikâyet eden Tahşiyeciler grubu üyeleri, evlerinde bulunan bombaların polisler tarafından konduğunu iddia ediyor.

Kaynak: Al Jazeera

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu