Güle güle sana

Abdurrahman Dilipak

Baykal gitti, gider..

Geri dönemez.. Geri dönse de, dönmese de bu Baykal’ın sonu. Sadece Baykal’ın değil, CHP’nin de sonu..
Baykal olayı çok su götürür..
İşin aslı bir kenara bırakıldı; kim sızdırdı, o konuşuluyor..
Olayın “kadın kahramanları”nın adı yok.. Hem eşi ve hem de Baytok ve onun eşi ve çocuğu açısından da hiç de iç açıcı olmayan bir durum sözkonusu. Feministler, kadın hakları savunucuları da sus pus.. Bayan Baykal’ın durumu da kimsenin umurunda değil.. CHP’liler işi “özel yaşam” diye geçiştirmeye çalışsa da, bu iş, bununla kalmaz..
Baykal ve CHP direnecek olursa, bu işin arkası gelir gibi gözüküyor. Birileri bu gelişmeleri önceden öngörerek bu işi yapmış olmalı..
Kaset bir derleme gibi. “Baykal’ın aşk hikayeleri”, sadece özel sekreteri ile sınırlı değil mesajı veriliyor..
Baykal aslında iddiaları reddetmiyor.. Parti içindeki ağır ağabeylerin işin farkında oldukları gibi bir iddia da var orta yerde..
Bu işi servis edenler aslında bir operasyona imza atıyorlar.. Bu, bir operasyon. Aynı işi başka yollarla da yapabilirlerdi.. Ama bu yolu seçtiler..
Birileri bu operasyona karar verdiğine göre, aynı formatta ya da başka formatlarda, başka kişilere yönelik yeni operasyonlar düzenlenebilir..
Bu olay herkese ders olmalı. Bu tür haberlerin üzerine hemen atlamamak gerek. Bu bir tertip de olabilirdi. Birileri yalan haber üretip, bu yalan haberi kullananları zor durumda bırakmak için bir tertip içine de girebilir.. Bu tür servisler konusunda iddianın iddiacısı olmak yerine, iddiayı ve kaynağını belirtmek en akıllıca bir yoldur. Tahkik ederek olayın üzerine gitmek gerek. Sonra işin aslını bir kenara bırakıp bu haberi verenin niyetini tartışıyoruz..
Kimse bu işin ahlaki ve aile boyutu ile ilgilenmiyor.. Utanç verici ahlak dışı bir durum sözkonusu.. Buna bağlı usulsüzlükler, yolsuzluklardan söz ediliyor.. İşin içinde tehdit ve şantaj sözkonusu.. Hemen hemen hiç kimse, özellikle de CHP’liler işin bu boyutu ile hiç ilgilenmiyorlar..
Baykal olayı, bundan sonraki benzer senaryolar için aslında herkese ders olması gereken bir durum..
Baykal’ın yerine AK Parti’den bir üst yöneticinin başına gelseydi bu iş, bu tepkilerin, en azından CHP’lilerin tepkilerinin bu şekilde olmayacağı muhakkak.. Malum Media, Müslüm Gündüz olayında hiç de bugünki çizgide değildi.. Birileri Baykal’ı aklama adına nerede ise Fuhuş / Zina olayını normal ve masum bir iş gibi takdim edecek..
Baykal’ın köşesine çekilip, susup oturacağını sanmıyorum. Konuştukça daha da batacak.. CHP’nin Baykal’dan kurtulması hiç de kolay olmayacak..
Burada asıl sorun, bu işi ortaya çıkaranların bu işin arkasını getirmesi ile ilgili.
Bu iş bir kan davasına dönüşebilir. Birileri bunun intikamını almak için karşı atağa geçebilir. Ya da birileri ortalığı daha da karıştırmak için Media, Yargı, iş dünyasından, bürokrasi, STK ve siyaset dünyasından birilerinin daha ipliğini pazara çıkarabilir..
“Uçkur hikayeleri” her zaman toplumun ilgisini çekmiştir.. Birileri bu fırsatı değerlendirmek isteyebilir..
Baykal’ın bu saatten sonra geri dönüşünü pek mümkün görmüyorum. Baykal’ın perde gerisinden partiyi yönetmesi, bir emanetçinin partinin başına getirilmesi de çözüm olmaz.. Sonuç ne olursa olsun, bu süreç CHP’nin sonunu getirecek bir süreçtir..
CHP’lilerin, Kongre, Referandum, AYM tartışması içinde bu süreci doğru yöneteceklerini hiç sanmıyorum..
YSK’nın Referandum tarihini 12 Eylül olarak açıklaması da oldukça ilginç.. Tam da 12 Eylül’ün sene-i devriyesinde 12 Eylül oylanacak.. Bu da daha 60 gün değil, 120 gün bu işi tartışacağımız anlamına geliyor.. Herkes temmuzun ilk yarısını bekliyordu.. CHP Anayasa Mahkemesi’ne gidecek ya, sanki YSK Anayasa Mahkemesi’nin vereceği karar için süre tanımak ister gibi bir anlam çıkıyor bu karardan.. Bu arada Yüksek Askeri Şûra da gerçekleşmiş olacak..
Meclis tatili de bu arada gerçekleşecek.. Ardından önce Anayasa referandumu ve onun ardından 6 ay sonra Milletvekili seçimleri.. Anayasa referandumunun ardından bütçe, adayların belirlenmesi derken hareketli dönem yaşanacak..
Meclis tatile girecek girmesine de, 120 gün sürecek sıcak bir gündemle Anayasa, sınırlı bir değişiklikten çok genel anlamda dayandığı kavramlar ve kurumlarla birlikte tartışılacak. Askeri Şûra’nın ardından tam da 12 Eylül’de yapılacak bir oylama, sanki tarihi bir rövanş gibi geliyor bana..
19 Mayıs, 27 Mayıs, 29 Mayıs, ardından 5-18 Haziran arası ezanın Türkçe’den Arapça’ya çevrilmesi, temmuz ayında bir aylık ara ve ağustos ayındaki YAŞ süreci ve hemen ardından Anayasa referandumu.. Tabii bu arada okullar açılmış ve bizim laikçiler de tatilden dönmüş olacaklar..
Yerel Media ve STK’lar olarak herkes, 120 günlük bir ajanda çalışması yapması gerekir..
Bakalım, Baykal bu süreçte gündemdeki yerini daha ne kadar koruyacak.. Hele bir şu kongre geçsin, CHP’liler Anayasa Mahkemesi’ne başvurularını yapsınlar bir görelim..
Selâm ve dua ile..

VAKİT