Gözünüzün Önündeki Perdelerin Hangi Birini Kaldıracaksın?

Kobani'nin IŞİD'le birlikte Türkiye'nin önüne konmuş bir tuzak olduğunu söylemiştik. Bu tuzağın asıl büyük işareti Gezi olaylarından 17 Aralık'a kadar bütün fitne hareketlerinde saf tutmuş olanların yine aynı safta birleşmiş olmaları.

Yasin Aktay / Yeni Şafak

Gözünüzün önündeki perde bir değil, iki değil, hangi birini kaldıracaksın?

Kobani'ye destek için yapılan eylemlerde şu ana kadar 38 kişi öldü. Yüzlerce işyeri tahrip edildi, farklı görüşlere sahip, özellikle AK Partili, mütedeyyin veya Hüda-Par'a mensup olduğu bilinenlerin evleri ve işyerleri kundaklandı, yağmalandı. Kütüphaneler, yetimhaneler ve kamuya ait binalar yakıldı.

Sorulduğunda bütün bu öfkeli eylemler insanları Kobani'de bir insani trajedi olduğuna inandırmak için yapıldı; Kobani'deki trajediye dikkat çekerek, oradaki insanlara yardım edilmesini sağlamak için yani.

Oysa Türkiye zaten Kobani'de olanların vahametini görüyor ve oraya da gereken yardımı yapıyordu. Batılı ülkelerin Suriye krizi başladığından beri aldığının iki katı mülteciyi sadece bir kaç gün içinde alıp onlarla en güzel dayanışma örneğini sergiledi.

Kobani için yapılması gerekenler varsa, uluslararası bir dayanışma çerçevesinde adımlarını atmaya devam ediyordu Türkiye. Bunun için hem NATO hem ABD ile gereken görüşmeler yapılıyor, hem de PYD lideri Salih Müslim Ankara'ya çağrılarak bu konuda diyalog IŞİD'e karşı verilmesi gereken mücadele muvacehesinde sürdürülüyor.

Oysa tam bu esnada HDP'nin çağrısı ve kışkırtmasıyla Kobani'ye dikkat çekmek üzere başlatılan sokak terörünün neticesi şu oldu: Bu eylemlerden önce Suriye'nin her yanına dair zaten var olan Türkiye'deki olağan insani duyarlılık Kobani için epeyce köreldi.

Türkiye'de kimse bu kadar azgın bir saldırganlığın anlattığı felaket haberine inanmıyor. Yalancı çobanınki kadar bile bir inandırıcılığı yok bu trajedi simsarlığının.

Kobani'nin IŞİD'le birlikte Türkiye'nin önüne konmuş bir tuzak olduğunu söylemiştik. Bu tuzağın asıl büyük işareti Gezi olaylarından 17 Aralık'a kadar bütün fitne hareketlerinde saf tutmuş olanların yine aynı safta birleşmiş olmaları.

Çözüm süreci başladığından beri girdiği depresyondan bir türlü çıkamamış olan Cengiz Çandar, son olaylardan büyük bir umut ve heyecana kapılmış. 38 kişinin ölümüne yol açmış bu bal gibi teröre, her tarafı dökülen vandal görüntüye şanlı bir serhildan kılığı yakıştırmaya kalkıyor. 'Bu sefer tamam' der gibi bir hali var.

Beni de BBC'de çıplak gözle izlemiş. BBC haberini 'çıplak gözle izlemek' ne demekse! Yarım saatlik mülakattan seçilerek verilen 2.5 dakikalık kısmın üzerindeki BBC örtüsünü mü kaldırıp bakmış? Yoksa kendi gözünü perdeleyen Erdoğan ve AK Parti hıncını, platonik ABD ve PKK aşkını, son zamanlarda her öngörüsü yanlış çıkmış, geriye aklı kendine bile yetmeyen birinin satacak akıl yoksunluğunu bir kenara koyup mu izlemiş? Gözünün önündeki perde bir değil iki değil, çıplak gözle nasıl bakabilirsin ki sen?

Ne demişiz? Kobani'ye acil müdahale etmeye kışkırtan BBC ve arkasındakilere, 'insanlığı bir tek Kobani'de mi hatırlıyorsunuz?' diye sorduk. Suriye'de her gün Kobani'nin beteri onlarca trajedi yaşanıyor, neden hiçbirinde yoksunuz ve hiç birinde Türkiye'den böyle bir talepte bulunmuyorsunuz da Kobani'de bir anda dünyanın gelmiş geçmiş en büyük trajedisi varmış gibi davranıyorsunuz?

Sayın Çandar, sayın Kılıçdaroğlu, ve tabii ki kadronun paralel kontenjanından sayın Nazlı Ilıcak, ülkemizin içine çekilmeye çalışıldığı tuzağın bu soruda olduğunu bal gibi biliyorsunuz.

BM 'önlem alınmazsa Kobani Srebrenitsa olabilir' buyurmuş. Aman uzak kalın da Kobani Serebrenitsa olmasın. Bosna'da katliamın BM gözetiminde yapıldığını kimse unutmuyor.

Kobani'den gelen bütün haberler şehrin sivil unsurlarının tamamen tahliye edilmiş olduğunu söylüyor. Geriye savaşan IŞİD ve PYD/PKK militanlarının kaldığını söylüyor. Dün Merve Şebnem Oruç'un yazısında son derece çarpıcı biçimde verdiği örneklerse, halihazırda Esad rejiminin varil bombaları altında sadece çocukların ve sivillerin öldüğü onlarca bölgenin olduğunu anlatıyor. Oysa Oruç'un da söylediği gibi 'o katliamların bir popülaritesi yok, o işkenceler de hiç hit almıyor.'

NAZLI ILICAK SAYI SAYMASINI ÖĞRENMİŞ, MATEMATİK ÖDÜLÜ DAĞITIYOR

Bu arada Nazlı Ilıcak da sayı saymasını öğrenmiş, Matematik dalında Nobel ödülü dağıtıyor. Sağolsun, ödülü bana layık görmüş de, öyle aklımı vicdanımı onun bunun paraleline bağlayacak bir ödülü hak ettiğimi sanmıyorum.

Birine de Merve Şebnem Oruç'un şu yazısını bir kaç defa okut: Aman kendin okuma. Sana kim hangi ödülü verdiyse rakamları da karıştırıyorsun artık, harfleri de. Bu dumanlı kafayla okuduğundan bir şey anlamazsın:

'Cuma günü Suriye'de Suriye ordusuna ait savaş uçaklarının Dera'da düzenlediği varil bombalı saldırıda 19 sivil öldü. Ölenlerin arasında 8 çocuk vardı, onlarca kişi de yaralandı.

Perşembe günü rejime ait bir savaş uçağının, başkent Şam'ın Arbin bölgesinde bir pazar yerini bombalaması sonucu 25 sivil öldü. Ölenler arasında 3 kadın ve 3 çocuk vardı, 150 kişi de yaralıydı.

Arife günü Suriye ordusuna ait bir savaş uçağı, Şam'ın doğu kesimindeki Duma'da bir yerleşim yerine düzenlediği saldırıda 23 sivili öldürdü. Esad güçleri Şam bölgesinde Kabun, Zemelka, Duma, Arbin, Duğaniye ve Cobar'a tank ve toplarla saldırırken, aynı gün Halep'te Handarat, Mesekin Hananu ve Haydariye'yi varil bombalarıyla vurdu.

Sadece İdlib'de bayramın ilk günü 20 varil bombası atıldı. İki gün öncesinde rejimin Halep'te muhaliflerin denetimindeki Haydariye ve Şeyh Faris bölgelerine düzenlediği varil bombalı saldırıda 24 sivil hayatını kaybetti.'

Buraları görmeyip sivillerinin tamamı tahliye edilmiş Kobani'ye ağlayan ve ağlatanların hak ettiği tek ödül tilkilik ödülüdür.

Tilki de Anadolu'da gani gani zaten, kimi kandıracağınızı sanıyorsunuz?

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!