Gözün bittiği an / Gülnur Aşçı Yetkin
Sözümün bittiği yerden senin gözlerine sesleniyorum ey mülteci
Gözbebeklerine korku saçılmış
Tohuma duran anneler bile bile doğurmuş
Sevgi yüklü lambamdan çıkmıyor Ali baba
Haramiler her yere dağılmış
Haram yiyenlerde sefa gırla giderken
Soğuktan donan bedenin aldırışa gark etmiyorken
Kafeste direnen kuş misali çıkışı bulunmayan bu baharda
Yeni iklimlerin adı ”Arap” diye tanımlanırken
Siyonizm’e ışık tutan gece bültenlerim kadar karanlık dar sokaklarım
Hüznün var olduğu coğrafyalarımın adı isyan
Nisyana sebep kimliğimde gizli
Hüviyetimin kıskacında dönen bu nal sesleri
Sabahtan akşama vatanı satma polemikleri
Dünyayı harca harca bitmeyen afişlerimizle
Okumadığımız tekerrürlerimiz kadar yalnız kaldık
Kendine yabancı bir o kadar düşman yeni yetmelere gebe
İçi boşaltılmış damıtılmış süzme zeytin
Ve tadından yenmeyen! Kokmuş zihinlerimizin gözbebeği
Bal peteği emperyalizm
Yeni yeni kuşaklar sarınırken ürettiğin yeni uşaklarla
Dağda zemheri arayıp dağdan gelip bağdakini kovma eğilimleriniz.
Beklide bize öğretilen tarihin tersten okumayı ve la demeyi öğretemediğimiz
Balığı baştan kokutmadan salamura etmeyişimiz.
Ey benim öykünen dik yanım diklen
Yamacına sarınan tağut orada dururken
Tokatlarını sakla baş aktörün şeytan olsun
O içli içli gülerken
-Ben bile bunu başaramazdım derken
Sen attığın kahpe yalanlarınla kendini kandırırken
Aklanmıyor sen söyleyince yalanlar
Dinime küfreden Müslüman olmasın
Bu saçma söz kadar bu çuvaldızın delikleri
Lime lime ederken gerindiğin derinden akan irinlerden bilmem ki utanır mısın?
Gökyüzü demirden urgan
Savrulunca küçük bedenlerim adı ister
HAMA, MAHMUR, REFAH ister BEYRUT olsun
Kol yeninde acı bizimle ve dualarımız artık bir olsun