Göstermelik seçimler ve İran siyasetinin kronik sorunları

Tarık Asaf, İran siyasetinin sorunlarını ve yaklaşan seçimlerde yer alan adayları Haksöz Haber için yazdı.

Tarık Asaf / HAKSÖZ HABER

Yaklaşan seçimler ve İran siyasetinin kronik sorunları

Dış politikada uyum ve barış hedefleriyle iç siyasette ise ekonomik, sosyo-politik ve kültürel sorunların çözümü noktasında umut vadeden bir politikacı olarak 2013’te göreve gelen Hasan Ruhani, katıldığı ikinci seçimde de oyların çoğunluğunu almıştı. Ruhani, 8 yıllık cumhurbaşkanlığı görevinin sonunda vadettiği reformların neredeyse hiçbirini gerçekleştiremedi ve müesses nizamın bir parçası oldu.

Ruhani hükümeti, dış politika alanında özellikle Suriye, Yemen ve Irak gibi çatışma bölgelerinde büyükelçi atamalarına varıncaya kadar inisiyatifi elinde bulunduran Devrim Muhafızları Ordusu’nun kararlarını sorgulama yetkisine teknik olarak zaten sahip değildi. Yetki sahibi olmamasına rağmen uluslararası arenada İran’ın Suriye’deki katliamlarını “teröristlerle mücadele” olarak nitelendirip Esed’e olan desteğini her defasında dile getirdi. “Dışta ve içte reform” söylemleriyle başa gelen Ruhani, İran-Rusya-Esed üçlüsünün Halep’te binlerce insanın ölümüne on binlercesinin yerlerinden yurtlarından edilmesine sebep olan şehrin yerle bir edildiği saldırıların ardından Esed’e kutlama mesajları göndererek ‘reformdan’ ne anladığını da göstermişti.

Reformist Ruhani’nin bu içler açısı durumu aslında bizlere az evvel zikrettiğimiz ‘müesses nizamın’ mahiyeti hakkında oldukça önemli bilgiler veriyor. İran’daki sistem belli sacayakları üzerinden yükseliyor ve bu hususlardan taviz verilmesi imkânsız bir şey olarak değerlendiriliyor. Perspektif Şii ulus devletinin bekası olunca başta Suriye olmak üzere işlenecek olan katliamlara da meşru zemin sağlanıyor. İran'da yaklaşan seçimler bu nokta göz ardı edilerek değerlendirilirse ortaya hatalı bir yaklaşım çıkacaktır. Adayların farklı siyasi kamplarda yer almaları aslında çok fazla bir şeyi ‘farklı’ kılmıyor!

İran’ın 7. Cumhurbaşkanı olan Hasan Ruhani, Batıyla iyi ilişkiler geliştireceği yönündeki vaatlerini de gerçekleştiremedi. Obama döneminde P5+1 ülkeleriyle imzalanan nükleer anlaşma ile ülkesine rahat bir nefes aldırmayı umuyordu. Anlaşmanın ilk aylarında anlaşma maddelerinin birçoğu uygulanmamasına rağmen ekonomi olumlu tepkiler vermeye başlamıştı.

Mayıs 2018’de Donald Trump seçim vaadi olan nükleer anlaşmadan çekilme kararını imzaladı. Kararın imzalandığı tarihten sonra sağlam bir zemine oturmayan İran ekonomisi daha büyük buhranlarla karşı karşıya kaldı. 2018 başlarında 4500 tümen civarında olan dolar kuru anlaşma sonrası hızla yükselerek iki yıl içinde 30 bin tümeni geçti. Bu yükseliş, hayat pahalılığını ve işsizliği beraberinde getirerek İran halkını umutsuzluğa sevk etti.

ABD’nin İran ile ticaret yapan ülke ve şirketlere uyguladığı yaptırımlar neticesinde dünyada petrol rezervleri açısından ilk beşte, doğalgaz rezervinde ise ikinci sırada olmasına rağmen ekonomik krizle mücadele etmek durumunda kaldı. Bu durumun üstüne eklenen yönetim zafiyetleri, yolsuzluklar ve Suriye Savaşı’nın yüklediği mali yükler işi iyice içinden çıkılmaz bir hale sokuyor.

Netice itibariyle müesses nizamın temsilcisi Hasan Ruhani’nin 8 yıl boyunca yolsuzluklarla mücadele konusu, sosyo-kültürel meseleler, dış politika gibi birçok alanda olduğu gibi ülkenin alt yapı sorunlarına varıncaya kadar başarısızlıklarla dolu cumhurbaşkanlığı dönemi bitmek üzere.

Milletvekili seçimleri

Geçtiğimiz yıl düzenlenen milletvekili seçimlerinde Anayasayı Koruyucular Konseyi reformist birçok kişinin adaylık başvurularını reddetti. Önemli reformistlerin adaylığının onaylanmaması neticesinde muhafazakârlar mecliste çoğunluğu sağladı.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kısa bir süre kala “reformistlerin” en önemli figürlerinden Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'in Kasım Süleymani’yi eleştirdiği ses kayıtlarının yayınlanması muhafazakar çevrelerin var olan tepkisini daha da artırdı. Şuan ki vasatta muhafazakârlar hem mecliste hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üstünlüğü elde etmiş görünüyorlar.

 İran devlet ideolojisinin muhafazakâr olmayan en büyük alternatifinin Suriye’de işlenen cürümlerin Dışişleri Bakanı Cevat Zarif olması seçimlerin gelecek adına ne getireceğini ya da getirmeyeceğini de gösteriyor!

Reformistler, Viyana’da ABD’nin nükleer anlaşmaya dönüşünün görüşüldüğü müzakerelerde seçim öncesi karara varılmasını umuyor. Bu konuda müzakereci ülkelere baskı yaparak seçimlerde aleyhlerine olan durumu bir nebze olsun azaltmak istiyorlar.

İran’da 18 Haziran’da yapılacak seçimlerde öne çıkan adaylar

İbrahim Reisi, aşırı muhafazakârların en güçlü adayı. Reisi’nin ismi İran kamuoyunun zihninde “ölüm komitesi” olarak yer edinen yargılama süreçlerini yürüten kurulun dört üyesinden biridir. Ayetullah Humeyni’nin emriyle Murtaza İşraki, Hüseyin Ali Niri ve Mustafa Pur Muhammedi ile birlikte yargılamaları sürdüren Reisi, 1988 yılında beş ay gibi kısa bir süre içinde çok basit yargılama usulleri uygulayarak adeta muhalifleri yok etmeye dönük bir operasyon gerçekleştirdi. Bu süreçte Devrim Rehberliği naipliği görevinde bulunan Ayetullah Muntaziri komite üyelerine şöyle demişti: “Muhaliflere yönelik idam kararı vermeyi bırakın yoksa halk sizi gelecekte eli kanlı katiller olarak anacak.”

İbrahim Reisi, "Halep kasabı" Kasım Süleymani ile birlikte...

Bu sözler Ayetullah Muntaziri’nin azledilmesinin en büyük sebebi sayılırken idam kararları da Reisi’nin de devlet içerisinde hızla yükselmesi sonucunu doğurdu. Daha sonraki süreçte Tahran Cumhuriyet Başsavcılığı, gibi önemli görevler üstlenen Reisi 2016 yılında bizzat Ali Hamaney’in emriyle ülkenin en büyük teşekküllerinden biri olan Meşhed kentindeki İmam Rıza Türbe ve Külliyesi Vakfı Başkanlığına getirildi. Hali hazırda Yargı Erki Başkanlığını yürüten Reisi, seçimleri kazanması durumunda Hamaney sonrası devrim rehberliğinin en güçlü adaylarından sayılıyor.

Ali Laricani, geçtiğimiz dönem meclis başkanlığı görevini yürüttü. Laricani adaylık başvuru açıklamasında iç ve dış politikada ılımlı siyaset güdeceğini belirterek ülke yönetiminin aşırıcıların ve taviz verenlerin eline düşmemesi gerektiğini söyledi. Ali Laricani ve kardeşleri devlet içindeki en güçlü aileler arasında yer alıyor.

Ali Laricani

Kardeşi Sadık Laricani hakkında çıkan yolsuzluk iddialarına cevaben bu konularda kara kutu olduğunu söylemiş ve üstü kapalı olarak söz konusu güç odaklarını tehdit ederek hem kendisini hem de devletin güvenirliğini ve meşruiyetini tartışmaya açmıştı. Büyük oranda sistemin kapalı yapısının neden olduğu rant ve yolsuzlukların yine sistem içi güçler tarafından örtbas edilmiş olması, kamuoyunda devlete duyulan güveni sarsarken uzun yıllar yargının başında yer alıp da hiçbir şey yapmamış olan Laricani’nin itibarını da ciddi şekilde zedelemişti.

Ahmedinejad da cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Fazıl Laricani’ye ait yolsuzluk belgesi niteliğindeki ses kaydını meclis kürsüsünden dinletmişti. İranlı siyasetçilerin en önemli vaatleri yolsuzlukla mücadele ve ekonomik sorunları düzeltmek oluyor fakat bu konuda genel itibariyle karneleri hiç olumlu değil.

Bir diğer aday Mahmud Ahmedinejad, İran’ın altıncı cumhurbaşkanı, popülist söylemleriyle ön plana çıkıyor. Adaylığı, Anayasayı Koruyucular Konseyi tarafından veto edilmesi muhtemel görünüyor. Ahmedinejad, cumhurbaşkanlığı adaylığı onaylanmazsa seçimleri boykot edeceğini açıklamıştı. Cumhurbaşkanlığı süresi 2013 yılında sonra ermesine rağmen sık sık halkla buluşan ve ülkenin sorunlarıyla ilgili önemli açıklamalar yapan Ahmedinejad, İran siyasetinde başkalarının cesaret edemediği konuları cesurca kamuoyuyla paylaşabiliyor ve açıklamalarına rağmen hakkında hukuki işlem yapılmaması eşine rastlanmayan bir durum.

Ahmedinejad’ın en önemli kitlesi muhafazakârlardan oluşuyordu fakat görevinin son dönemlerinde Hamaney’e sunduğu İstihbarat Bakanı adayının onay alamaması sonucu “Ayetullah’ın“ ofisine gitmemiş bu durum Hamaney’i protesto olarak algılanmış ve muhafazakâr seçmen gözünde itibari zedelenmişti.


Geri kalan adaylar hakkında AA’nın hazırladığı şu dosya oldukça bilgi verici olabilir:

Said Muhammed (52): Muhafazakar siyasetçi Devrim Muhafızları Ordusuna bağlı Hatemü'l Enbiya Yapı Karargahının eski komutanı Tuğgeneral Said Muhammed, 1987 yılında Devrim Muhafızları Ordusuna (DMO) katıldı. İnşaat mühendisliği eğitimi alan Muhammed, görevi boyunca DMO'nun birçok altyapı projelerine öncülük etti. Mart ayında cumhurbaşkanlığı seçimine adaylık için görevinden istifa eden Muhammed, AA muhabirine yaptığı açıklamada ülkedeki zorunlu başörtüsü uygulamasından yana olmadığını ve ülkedeki Sünni halka yönelik olumsuz politikaların uygulandığını söyledi.

Said Celili (55): İran yönetim organlarında birçok görevde bulunan ve cumhurbaşkanlığına aday olan muhafazakar siyasetçi İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Üyesi Said Celili ise, 1980-1988 yılları arasındaki İran-Irak savaşında Irak'a karşı savaşırken bir bacağını kaybetti. Celili, Ahmedinejad döneminde İran'ın Baş Nükleer Müzakerecisi görevinde bulundu.

Muhsin Rızai (67): Muhafazakar siyasetçi, eski Devrim Muhafızları Ordusu Genel Komutanı ve Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi Genel Sekreteri Muhsin Rızai cumhurbaşkanlığı seçimleri için dördüncü kez adaylık başvurusunda bulundu.

1981-1997 yıllarında Devrim Muhafızları Ordusu Genel Komutanı görevinde bulunan Muhsin Rızai, 1997'den bu yana ülkede Meclis ile Anayasayı Koruyucular Konseyi arasındaki anlaşmazlıkları çözen anayasal kurum olan Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyinin Genel Sekreteri olarak görev yapıyor. Rızai, 2005 cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce çekilmiş, 2009 ve 2013'teki seçimlere katılmış ancak kazanamamıştı.

Mesud Pizişkiyan (66): 2013 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olup sonradan adaylığını geri çeken eski sağlık bakanı reformist siyasetçi Tebriz Milletvekili Mesud Pizişkiyan da seçimlerde adaylık kaydı yapanlar arasındaydı. Tıp eğitimi alan İran Türklerinden Pizişkiyan, İran Meclis Başkan Yardımcısı görevinde bulundu.

Mustafa Taczade (64): Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi döneminde İçişleri Bakan Yardımcılığı görevinde bulunan, reformist kanadın önemli siyasetçilerinden Mustafa Taczade ise kaydını yaptırdığı seçim merkezinde yaptığı açıklamada ülkenin izlediği dış politikayı, zorunlu başörtüsünü ve medyaya getirilen kısıtlamaları eleştirdi. Taczade, 11 yıldan fazla bir süredir ev hapsinde tutulan "Yeşil Hareketi" lideri Mir Hüseyin Musevi'nin serbest kalması adına bildiri imzalayan 400 İranlı aydın arasındaydı. Taczade ömür boyu rehberliğe karşı olup bunu dillendiren az sayıdaki kişiden biri olma özelliğine de sahip.

Ali Mutahhari (63): İran devrimin teorisyenlerinden Ayetullah Murtaza Mutahhari'nin oğlu ve Ilımlı muhafazakar kimliğiyle bilinen eski Meclis Başkan Yardımcısı Ali Mutahhari de seçimlerde aday oldu. Mutahhari, İranlı komutan Kasım Süleymani'ye yönelik suikastın talimatını veren eski ABD Başkanı Donald Trump'ın öldürülmesi gerektiğini söylemişti. Mutahhari, ülkesinin iç ve dış politikasını eleştiren açıklamalarıyla sıkça dikkat çekiyor.

Muhafazakar siyasetçi eski Savunma Bakanı ve Ali Hamaney'in Askeri Danışmanı Hüseyin Dehkan'da (63), Ilımlı siyasetçi eski Ulaştırma ve Şehircilik Bakanı Abbas Ahundi (63), reformist siyasetçi Çalışma Bakanı Muhammed Şeriatmedari (60) ve Merkez Bankası Başkanı Abdunnasır Himmeti (64) de seçimlerde aday olan isimler arasında.


Ülke lideri Hamaney, rejimin en üst makamı olan "Velayet-i Fakih" kurumunu temsil ediyor ve ülkeyi "Veliyy-i Fakih" unvanıyla yönetiyor. Fıkıh alimlerinin yönetimini anlamına gelen Velayet-i Fakih, İran İslam Cumhuriyeti'nin anayasasının esasını oluşturuyor.

Adayların değişiklik arz etmesi neyi değiştirir sorusu İran için geçerliliğini koruyor. Irak ve Suriye’de işlediği cürümler yüzünden Müslüman halklar ile arasına aşılması güç duvarlar inşa eden İran’ın çok daha esaslı değişikliklere ihtiyacı olduğu aşikâr bir konu.

İran açısından sorun tarihsel, kültürel ve mezhebi fenomenlerden güç alıyor. Zihinlerde inşa edilen “öteki” algısı İran’ın Müslüman coğrafya ile kurduğu ilişkilerin ‘dostane’ bir zeminde ilerlemesini imkânsız hale getiriyor. Bu sebeple yaklaşan seçimlerin İran’ın kronik sorunları ve tarihsel yükleri de düşünüldüğünde neyi değiştireceği belirsizliğini koruyor!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!