Ersin Çelik / Yeni Şafak
Görüntü beklerken ‘anonim hesaplar’ patladı!
Seçimlere 8 gün var, artık son düzlükteyiz. Telafisi olmayan zamanlar denir ya hani, tam o günlerdeyiz. Mitingler, vaatler, sözler, ikna turları... Sandığa bu yoğunlukta gitmemiz gerekiyor. Ancak üç gündür hemen herkesin gündeminde “bir şeyler yayınlanacak” söylentisi var. Peki, kimin neyi yayınlanacak? Sorusu bile rahatsız edici. Seçim atmosferinin tadını-tuzunu kaçırmaya yetiyor. Çünkü “yayınlanacak” ifadesinin bile akıllara neleri getirdiği malum.
Peki, bu tatsız gündem nasıl oluştu? İlginçtir ki, ‘kaynağımız’ Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu. 1 Mayıs gecesi İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve ekibini hedef alan bir paylaşım yaptı Kemal Bey. “Son 10 güne 2 gün kaldı” diye başlayan Tweet, ‘Cambrdige Analytica’ olayına atıfla bitiyordu. Kılıçdaroğlu, “Cambrdige Analytica’cılık oynamak sizi aşar” diyerek, Donald Trump’un başkan seçildiği 2016’daki ABD’de seçimleri sürecinde, seçmenlerin sosyal medya verileri üzerinden manipüle edilmesine atıf yapıyordu.
Ancak Fahrettin Altun, Kılıçdaroğlu’na verdiği yanıtta çok başka bir detaya dikkat çekti:
“Bu açıklamayı ne amaçla yaptığınızı, neyin önünü almaya çalıştığınızı çok iyi biliyoruz. Demokrasiyi ve kamu çıkarını korumak, müzakere kültürünü güçlendirmek adına sosyal medyadaki trol ağlarını, köleleştirilmiş hesaplarla sosyal medyayı manipüle etme yöntemlerini boşa çıkarmaya devam edeceğiz.”
Bu cevap burada dursun.
Çünkü Altun’un yanıtı değil de Kılıçdaroğlu’nun iddiası üzerinden açıklamalar ve paylaşımlar yapılmaya başladı. Önce CHP’den Özgür Özel konuk olduğu yayında Kemal Kılıçdaroğlu’nun Tweetinden yola çıkarak, “Birtakım hazırlıklar var. Birtakım derin ve kirli. İnternet üzerinde sahte ses kayıtları üretilmesi…” cümlelerini kurdu.
Sonra hapisteki Selahattin Demirtaş durup dururken üç tane Tweet atarak şu uyarıyı yaptı: “Karalama amaçlı videolar dolaşıma sokulursa kime yönelik olduğuna bakmadan o videoları lütfen izlemeyin, yaymayın ve paylaşanları engelleyin.”
Ardından Ayşe Arman alakasız bir şekilde Instagram sayfasından Erdoğan’ın ‘deep fake’ yöntemiyle hazırlanan videosunu paylaştı ve “Gördünüz mü bunu? Çok çok acayip değil mi? Artık ne gerçek ne değil ayırt edebilmek neredeyse imkânsız” ifadelerini kullandı.
Benzer uyarılar Uğur Dündar ve Sevilay Yılman’dan da geldi.
Tarafsız, ilkeli, güvenilir, dürüst ve objektif olduklarını iddia eden bazı gazetecilerin; “görmedikleri” ve içeriğine, konusuna vakıf olmadıkları bir kayıt hakkında yorum yapmalarından yola çıkan herkes “neler oluyor?” sorusuna yanıt aramaya başladı. Koparılan bu yaygara ön alma mıydı, başka bir plan mı işliyordu, hedef mi şaşırtılıyordu? Algı operasyonu kime hizmet ediyordu?
Sorulara cevap bulunamadı ancak ‘kaynak’ Kemal Kılıçdaroğlu önceki akşam katıldığı yayında başlattığı tartışmaya yeni bir boyut kattı. 2022 Ekim ayında ABD’ye düzenlediği ziyaret sırasındaki 8 saatlik karayolu seyahatiyle ilgili bir şeylerin yapılmak istendiğini söyledi. Hani şu beraberindeki gazeteci heyetinin bile haberdar olmadığı Kılıçdaroğlu’na ulaşılamayan kayıp 8 saat var ya… İşte o, yeniden kendi ifadeleriyle gündeme gelmiş oldu.
Kılıçdaroğlu şöyle dedi: “Karayoluyla önce New York’a gidip, küçük bir video çekmiştim. Ardından Washington’a geçmiştim. O yol da 8 saat sürüyor. O yol üzerinden bir şeyler yapmaya, kurgular yapmaya çalışıyorlar diye bir bilgi geldi. Bunların 1 saat içinde sahte olduğu saptayacak programlar da var, bu konuda da önlem aldık.“
Bütün bu gürültü bir duyum ve bu duyuma dayalı olarak üretilmesi muhtemel bir kayıt için koparıldı yani. Kılıçdaroğlu, “panikledikleri için böyle bir yola başvuracaklar” dese de böyle bir ön alma ve defans kurma refleksi “mağduriyet iletişimine” aykırı. Seçime günler kala böyle bir kurguyla hedef olan kişinin oylarına oy ekleyeceğini herkes tahmin edebilir. Hâlâ neden böyle bir yola başvurulduğunu anlamış değilim. Sadece şunu net bir şekilde söyleyebilirim: Kemal Kılıçdaroğlu ve kendisini canhıraş destekleyen gazeteciler ciddi bir panik görüntüsü veriyorlar.
Gelelim Fahrettin Altun’un yanıtsız kalan cevabına. İki konu birleştiğinde meramımı daha net ifade etmiş olacağım.
Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP kurmayları Altun’un, “Sosyal medyadaki trol ağlarını, köleleştirilmiş hesaplarla sosyal medyayı manipüle etme yöntemlerini boşa çıkarmaya devam edeceğiz” çıkışını yanıtsız bıraktı ama dün Yeni Şafak, Twitter’da seçim sürecini sabote etmeye çalışan trol ağlarını deşifre eden bir haber yayınladı. Tüm Türkiye’nin işi gücü bırakıp konuşması gereken bu yeni trol şebekesi, görüntü ve kaset beklentilerinin gölgesinde bırakıldı. Bakın ‘kaldı’ demiyorum, bırakıldı. Sanki bu deşifre bilinmesin, “yakalandığımız ortaya çıkmasın” dercesine suni bir gündem üretildi. Oysa Yeni Şafak’ın manşeti Kılıçdaroğlu’nun Cambrdige Analytica uyarısıyla paralellik taşıyordu.
Twitter’daki trollerden, botlardan başta Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm siyasi partiler ve sosyal medyadaki gerçek kullanıcılar mustarip değiller mi? Öyle ama trol ağları muhalefete ve bizzat Kılıçdaroğlu’nun adaylığına hizmet ettiğinden olsa gerek, görmezden gelinmek isteniyor.
Ancak ben o deşifreye dair çarpıcı bilgiler edindim. Anladığım kadarıyla ilgili birimler, Twitter’ın da desteği ile Türkiye’deki seçimleri sabote etmek isteyen büyük bir ağı oraya çıkarmış durumda. Yeni Şafak’ın manşeti buz dağının görünen kısmı olabilir. Hem trol hem de ilişkiler ağı olduğu söyleniyor. İsimler, adresler, şirketler, ortaklıklar, ağlar arası ilişkiler, bazı belediyeler ve bazı siyasilere kadar uzanan ortaklıklardan bahsediliyor. Yani Twitter’da çiçek böcek, özlü sözler, film replikleri yayınlayarak etkileşim kasan ve seçim döneminde de operasyon ağlarına dâhil edilen anonim hesapların arkasındaki gerçek isimler belirlenmiş. İçeriğini bir yana bırakın, olup olmadığı bile bilinmeyen kayıt ve görüntüleri beklerken Twitter’daki anonim hesaplar meselesi patladı.
Sesi henüz tam duyulmadı ama yakında duyulacaktır.