Görmemişin Müftüsü Olmuş, Tutmuş...!

Yerel seçimler yaklaşırken adaylar ilginç vaadlerde bulunmaya devam ediyor. CHP başta olmak üzere muhalefet partileri ise Gülen Cemaati'nin oyunlarına sığınmış durumda.

HAKSÖZ-HABER/Kenan Alpay

30 Mart yerel seçimlerinde birbirinden enteresan adaylar, birbirinden enteresan vaadlerle yarışıyor. Hep birlikte şahit olduğumuz üzere Fethullah Gülen’e bağlı kadroların AK Parti Hükümetini devirmek üzere giriştiği kirli operasyonlar başta CHP olmak üzere müzmin muhalif partilerin en önemli dayanağı oldu.

Siyaset sahnesinde eskiden beri yürürlükte olan (Ordu+CHP= İktidar) formülü yerini (CHP+FG=İktidar) formülüne bırakmış durumda. CHP, “irticaya karşı laiklik, İslamcılığa karşı Kemalizm” klişe siyasetine mecburiyetten ara verip şimdilerde “dine de dindara da ancak CHP samimiyetle sahip çıkar” söylemiyle siyaset üretmeye ve toplumun gönlünü kazanmaya çalışıyor. Bu amaçla aday tercihlerinde olabildiğince esnemeye, hatta uzun yıllar boyunca uzak durmaya özen gösterdiği kesimleri aday göstererek toplumun farklı kesimlerinde sempatik görünmeye çalıştı.

Çağdaş Yaşam’ın Müftüsü

CHP bu maksada matuf olsa gerek dindar-muhafazakar seçmen yoğunluğuyla bilinen Üsküdar için İhsan Özkes isimli emekli bir müftüyü belediye başkanlığı seçimlerinde aday gösterdi.

İhsan Özkes Beyoğlu ve Üsküdar’da bir dönem müftü olarak çalıştıysa da kamuoyu onu ÇYDD Başkanı Türkan Saylan’ın cenaze namazını kıldıran kişi olarak tanıyor. Üstelik 28 Şubat Cuntasının kurmay kadrosunda yer alıp başında bulunduğu ÇYDD ile başta başörtüsü olmak üzere tüm İslami değerlere-sembollere savaş açan, İkna Odaları gibi bir işkence tezgahının mucidi olan Türkan Saylan’ın cenaze namazını kıldırmayı ‘şeref’ sayıyor bu ‘müftü’. (Türkan Saylan üzerine kaleme aldığımız bir değerlendirme için bakınız: https://www.haksozhaber.net/turkan-saylani-nasil-mi-bilirdik-18926yy.htm)

Özkes hemen her yerde kendini ‘müftü’ olarak takdim etse de kamuoyu hiç bir zaman kendisini ilmiyle, faziletiyle, örnek ahlakıyla, toplumsal sorunlara çözüm bulmak için sarf ettiği çabalarla tanımadı, bilmedi. Tersine İhsan Özkes hassaten 28 Şubat gibi darbe süreçlerinde DSP ve CHP’ye angaje kimliğiyle, İslam’ın siyasal-sosyal yüzüne karşı laik-Kemalist çizginin muhafızı oluşuyla bürokratik oligarşi nezdinde ‘değer’ kazandı.

Dindar Üsküdar’a Laik Müftü

İhsan Özkes’in CHP İstanbul milletvekili, CHP PM üyesi ve nihayet Üsküdar belediye başkan adayı olmasını, sağlayan zemin herkesin malumu olduğu üzere “laik müftü, çağdaş hoca, İslamcılığa düşman din adamı” gibi etiket, misyon ve vasıflardır.

Özkes’i, ulusolcu-Gezi’ci kesimler nezdinde Yaşar Nuri Öztürk veya Zekeriya Beyaz gibi ayrıcalıklı kılan şey Kur’anı-Kerim’i laik-Kemalist çıkarların kullanımına açmasından başka bir şey değil elbette. (Bu arada Öztürk’ün CHP’den milletvekili, Beyaz’ın da DSP’den belediye başkan adayı olduğunu hatırlatalım.)

CHP Üsküdar belediye başkan adayı olarak İhsan Özkes’in resimleriyle ilçenin her tarafını donatarak verilen şu mesajlara bir bakalım:  “Müftü ile Üsküdar’ın Yüzü Gülecek” veya “Yaparsa Müftü Başkan Yapar, Çözerse Müftü Başkan Çözer”. İlaveten “İşsizlerin ve Yoksulların Yüzü Müftü ile Gülecek” gibi pankartlar ve afişler.

Müftü Olamazsın Demedim …

Bütün ‘mesaj’ enteresan bir biçimde her kapıyı açacağı hesaplanan sihirli ‘müftü’ sıfatının üzerine bina edilmiş. İşsiz misin kardeşim, yoksul musun bacım müftü’yü seçeceksin o zaman. İlçende imar sorununu çözemiyor musun, sosyal projeleri hayata geçiremiyor musun ey ahali, o vakit seçeceksin müftü’yü!

Müftü, ne yapıp eder bütün dertlere çare olur” havası Üsküdar’ın üstüne adeta kimileyin düzeysiz bir espri gibi kimileyin de fazlasıyla can sıkan bir münasebetsizlik inadı olarak çökmekte.

İhsan Özkes isimli ‘Laik Müftü’ ne vadediyor Üsküdar halkına? Çok şeyler vadediyor. Bin bir çeşit misali dertlere deva, hastalara şifa, işsizlere iş, fakirlere refah vd. ne ararsanız var bu dükkânda! Ama bu siyaset esnafı ve din bezirgânının en önemli sermayesi kin ve düşmanlıktan kaynaklanıyor. Seçim çalışması bağlamında bütün halka dağıtılan ve klişe vaatleri ihtiva eden birkaç broşür dışında CHP’nin Müftüsü Özkes’in ne marifeti var?

İhsan Özkes’in en önemli marifeti “AKP’nin Gerçek Yüzü” isimli kitapçık. Seçim çalışmaları bağlamında hemen herkese ulaştırılan bu kitapçık Özkes’in hem ilmi-entelektüel seviyesini hem de ahlaki-siyasi seciyesini kelimenin tam anlamıyla gözler önüne sermekte. “AKP’nin Gerçek Yüzü” kitapçığı basit bir derleme olmaktan öte profesyonel bir kara propaganda ve psikolojik savaş argümanı mahiyetinde.

Özkes aldığı terbiye mucibince Odatv ve Ulusal Kanal-Aydınlık tadında AKP’nin nasıl bir din istismarcısı olduğunu belgelemeye girişiyor. Hangi AKPlilerin küfür ve şirk içerisinde olduğunu bir bir meydana dökme numarasıyla topluma ‘ahmak’ muamelesi yapan kitapçıkta neler yok ki? İşte birkaç örnek: Başbakan’a yüce Allah’ın sıfatlarını verdiler, Başbakan’a dokunmayı ibadet saydılar, Başbakan’ın fotoğrafının önünde namaz kıldılar, Başbakan için şükür namazı istediler, Başbakan’ı 2. Peygamber gördüler, Başbakan’ı Hz Musa’ya ve Hz. Eyüp’e benzettiler, camileri satışa çıkardılar, camilerde tenis oynattılar, Kur’an’a fotoğraf koyup propaganda yaptılar, vs.

“AKP’nin Gerçek Yüzü” isimli kitapçığa bakar bakmaz İhsan Özkes’in Emin Çölaşan, Doğu Perinçek, Yılmaz Özdil, Mine Kırıkkanat gibi şöhreti aydın ve hocaların rahle-i tedrisinden geçtiğini hemen anlıyorsunuz. Ajitasyon, çarpıtma, karalama, itibarsızlaştırma, iftira, tahrik, tahkir gibi bütün yeteneklerini küçücük bir kitapçıkta sergileyen İhsan Özkes demek ki külliyetli bir çalışma yapmış olsa daha ne inciler döktürecekmiş.

Son Komedi: Moraran Müftü

Sözcü, Yeni Çağ ve Cumhuriyet gibi Ergenekon-Balyoz cuntasının yüz akı gazeteler en önemli kaynaklar olarak bu ilmi kitapçıkta arzı endam ediyordu. Bu sebeple İhsan Özkes’in hem ilmi hem de ahlaki düzeyi CHP’de siyaset yapmasından başka bir tercihe müsaade etmiyordu. Ama enteresanlık bu sayılanlardan ibaret de değil.

Madem CHP böylesine kıymetli, sorunları çözüp icraatlara imza atma yetkinliğinde bir aday buldu neden bunu İstanbul, İzmir veya Ankara gibi büyük şehirlerde aday göstermedi acaba? Mustafa Sarıgül’den, Aziz Kocaoğlu’ndan veya Mansur Yavaş’tan ne eksiği vardı laik müftünüzün? Yeterince laik ve modern değil miydi ki Bakırköy, Beyoğlu, Kadıköy, Beşiktaş gibi ilçelerden aday göstermediniz?

CHP, Yaşar Nuri Öztürk’ten sonra onun kadar popüler ve yırtıcı olmayı beceremese de bir ilahiyatçıyı kadrosuna katmış olmakla en azından İstanbul’un önemli bir ilçesi olan Üsküdar’da etkinlik göstermeye soyunmuştu. Bulup bulabileceği, ikna edip saflarına katabileceği kişinin de seviyesi, seciyesi Müslüman toplum nezdinde yerlerde sürünüyordu.

Aklı başında hiçbir Müslümanın prim vermeyeceği, söylem ve ilişkilerine itibar etmeyeceği İhsan Özkes’i her nasılsa elde ettiği ‘müftü’ sıfatı dolayısıyla vitrine çıkaran CHP yine bildik müsamerelerde ‘dine saygılı laiklik’ rolü kesmekte. Darbelerin ve darbecilerin doğal müttefiki CHP’nin ‘müftü’yle Üsküdar sahnesinde rol kapmak istemesine bakalım seçmen nasıl cevap verecek?

Güya Üsküdar’ın yüzünü güldürmek üzere sahneye sürülen ‘müftü’nün yüzünü Üsküdarlıları güldürmeyip hem limoni hem de morartılmış haliyle ibreti âlem yapacağı gün pek yaklaştı. “Müftü maskeli darbeci siyasetin ruhuna Fatiha” demek için buyurunuz lütfen.

İlgili haber için bir örnek:

Cenazedeki imam, Saylan’ın vasiyeti

Türkan Saylan’ın “Cenaze namazımı kıldırsın” vasiyetini yerine getiren Özkes: ‘Saylan’a dil uzatmak hem insanlık, hem de dini açıdan çok büyük bir yanlıştır’

Prof. Dr. Türkan Saylan’ın cenaze namazını kıldıran emekli müftü İhsan Özkes, “Onu üzen çirkin yakıştırmaları yapanlar hiç olmazsa ölüye saygı göstersin” çıkışıyla dikkati çekti, cenazede dakikalarca alkışlandı. Modern, hoşgörülü ve medeni duruşuyla dikkat çeken din adamı Özkes, uzun yıllardır yakından görüştükleri Saylan’ın “Cenaze namazımı Özkes kıldırsın” vasiyetini yerine getirdiğini anlattı.

1999’da DSP’nin Üsküdar Belediye Başkanı adayı, 2002’de ise CHP’den milletvekili aday adayıydı. “Siyasallaştırılan Din - Dinleştirilen Siyaset” isimli bir kitabı da bulunan Özkes, Saylan’ın ardından “Kendisi ne siyasi parti lideriydi, ne tarikat lideriydi, ne toprak ağasıydı. Kendisi insan sevdalısıydı. İnsanların en hayırlısı insanlığa faydalı olandır. Bunu cenaze töreninde gözlerimizle gördük” diyor.

Türkan Saylan’la geçmişten gelen bir dostluğunuz varmış..

Evet, 2000’de tanıştık, ben Beyoğlu müftüsüydüm, ÇYDD’nin de genel merkezi Beyoğlu’ndadır. Ortak dostlarımız vardı, tanışmıştık. Sonra bir kitabımı okumuş, aradı, ‘çok yararlandığını, dini bilgilerin halka yayılmasında fayda gördüğünü’ söyledi. Oradan gelişen bir dostluğumuz var. 
Dini görüşlerini paylaşır mıydı?

Kendisi o yönlerini ortaya koymazdı, zaten dini olarak kendinisini anlatmazdı. Ama Yasin okurdu, Kuran okurdu. Umreye gittiğini de duymuştum ama kendisi bir şey söylemedi.
Son günleri annesinin ve kendisinin aslında Müslüman olduğunu kanıtlama uğraşıyla geçti. Sizce bu tartışmalar gerekli miydi?

Türkan Hanım bir Müslümandır. Ki, Müslüman olmasa bile, hizmetlerinden dolayı saygı duyulması gerekir. Türkan Hanım’ın Müslümanlığından da hiç şüphe yoktur. Türkan Saylan’a dil uzatmak hem insanlık, hem de dini açıdan çok büyük bir yanlıştır. Bunları da dinle bağdaştırmıyorum.

Hatta bazı gazeteler kendisine inanılmaz hakaretlerde bulundu...

Türkan Hoca’yı böyle yıprattık, bırakınız onu, bir başkası da olsa, dinimiz büyüklerini saymaya çok önem verir. O yaştaki bir hanımefendiyi üzmek daha günahtır.

Sizinle paylaştı mı düşüncelerini, kızıyor, üzülüyor muydu?

Üzülüyordu, annesinin Müslüman olduğunu, kendisinin de Müslüman olduğunu, kendisine misyoner yakıştırması yapılmasından son derece rahatsız olduğunu söylemişti. Çünkü Müslüman birine tersini söylediğiniz zaman çok rahatsız olur. Annesi de, kendisi de Hıristiyan da olabilirdi, ama değildi. Bir Müslüman, Müslüman olduğunu beyan ediyor ve Müslüman olmadığını söyleyenlerden dolayı üzüntü çekiyor. Bu sadece Allah’a mahsus bir tasdik. Ki, ‘Bir canlının hayatını devam ettirmesine neden olmak, tüm insanlığı kurtarmış olmak demektir’ diyor Cenabı Allah.

Cenaze namazını kıldıracağınızı düşünmüş müydünüz? 

Bana birkaç gün önceden söylemişlerdi, kendisi vasiyet etmiş. Oğullarıyla da görüştüm, annelerinin dostuyum,  benim gelip o vasiyeti yerine getirmem ve konuşmam nedeniyle de teşekkür ettiler.(milliyet)

Yorum Analiz Haberleri

"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye