Eğer Cumhuriyet Halk Partisi’ne “sosyal demokrat” bir muhalefet partisi olduğunu kabul ederek bakarsanız, bu partinin “acayipliklerini” anlamak asla mümkün olamaz.
CHP’nin ne yaptığını, neyi savunduğunu anlayabilmek için onun “halkın oylarıyla seçilmemiş” gizli bir iktidar partisi olduğunu fark etmek gerekir önce.
Dün, CHP grup toplantısında CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, yüzünün çizgilerine şöyle bir sürünüp geçen müstehzi ve bence biraz da müstehcen bir gülümsemeyle, “Bakarsınız bir iki saate kadar Cumhurbaşkanı Gül de bu konuda kararını verir, bu yasayı iptal eder,” diyordu.
Sözünü ettiği konu, “darbeci askerlerin sivil yargıda yargılanmasını” öngören yasaydı.
Peki, Gül niye “bir iki saat” içinde bu konuda kararını verecekti?
Çünkü Baykal konuştuğu sırada Milli Güvenlik Kurulu sürüyordu.
Baykal bu toplantıda, askerlerin cumhurbaşkanını, en kibar deyimle, “ikna edeceğini” daha gerçekçi bir söyleyişle “korkutacağını” ima ediyordu.
Şimdi bu meseleye şöyle yakından bir baktığımızda CHP’nin “ne olduğunu” da rahatlıkla anlarız.
CHP, “darbeci askerlerin sivil yargıda yargılanmasına” karşı.
Varlığını halkın iradesine dayandıran herhangi ciddi bir siyasi parti, “darbecilerin sivil mahkemede yargılanmasına” karşı çıkar mı?
Siyasi parti, kendi varlığını koruyabilmek, var olabilmek için “darbelere” karşıdır ve onların en ciddi biçimde yargılanmasını ister.
CHP, bunu istemiyor.
Bunu istemediği gibi “askerlerin” cumhurbaşkanının fikrini değiştireceğini de gülerek söyleyebiliyor.
Askerler cumhurbaşkanını korkutabilirler.
Daha önce yaşadık bunları.
Askerlerin cumhurbaşkanını korkutabildiği bir “siyasi ortam”, siyasi partilerin gerçek anlamda var olamadığı bir ortamdır.
Bir parti bunu ister mi?
İstemez.
CHP niye istiyor peki?
Bu soruların cevabına baktığınızda CHP’nin “ne” ve “kim” olduğunu anlayabilirsiniz.
CHP, 30 yıl önceki darbecilerin yargılanmasını isteyen ama bugün darbecilerin yargılanmasına karşı çıkan bir parti.
CHP’yi anlayabilmemiz için onun neden “bugünkü darbecileri” koruduğunu anlayabilmemiz gerekir.
Koruyor, çünkü bugünkü düzenin devamını istiyor.
Bugün Türkiye’de “ordu” gizli bir iktidar olarak siyasette varlığını sürdürüyor.
Bizim manşetimizde de okuyacağınız gibi Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı bir korgeneral, Adalet Bakanlığı’na yazı yazıp, askerî yargı konusunda “Genelkurmay’a danışın” diye talimat verebiliyor.
Bunu yapabiliyor çünkü ordu “üst otorite” bu ülkede.
Devletten ve milletten “bağımsız” bir kuruluş.
Harcamalarını ve atamalarını kimseye denetlettirmiyor.
Ordunun parasını “halk” veriyor ama o paranın nasıl harcandığının hesabını halk soramıyor.
Genelkurmay Başkanı’nın yargılanması bu ülkenin yasalarına göre mümkün değil.
Bir asker suç işlerse, onu askerî mahkemede yargılayıp “aklayabiliyor”.
Şemdinli’de olduğu gibi sivil yargının 39 yıl verdiği suçlular, askerî mahkeme kapsamına alınıp salıveriliyor.
Kimse de sesini çıkartamıyor.
Askerin kendi mesleğinde ne kadar başarılı olup olmadığı asla tartışılamıyor.
Ama askerler eğitimden dış politikaya kadar her konuda konuşuyorlar ve hükümete direktif veriyorlar.
Konuşmadıkları tek konu askerlik.
Koşullar el verdiğinde de darbe yapabiliyorlar.
Canları isterse muhtıra veriyorlar.
Ve, son zamanlarda sık sık ortaya çıktığı gibi verdikleri kararlar, muhtıralar, direktifler, halkın iradesiyle çatışıyor.
Onlar halka rağmen bir “iktidarı” silahlarıyla sürdürmek için bastırıyorlar.
Durumun değişmesini istemiyorlar.
Durumun değişmesi, ordunun “siyasi iktidarını” kaybetmesi demek çünkü.
CHP, işte bu gizli iktidarın partisi.
Kendisini destekleyen vatandaşların oyları onu iktidar yapmaya yetmediği halde CHP, gizli iktidarın “yargı kanadını” kullanarak, halk iradesiyle hükümet seçilmiş partilerin bütün icraatlarını durdurabiliyor.
Değişimi bloke ediyor...
Ve, sistemin sürmesini sağlıyor.
Askerî bir anayasanın sağladığı imkânlarla “gizli iktidarını” sürdüren orduyla onun yandaşı olan Anayasa Mahkemesi’nin “siyasetteki yüzü” bu parti.
Onun için “darbecilerin” yargılanmasına karşı çıkıyor.
Onun için cumhurbaşkanını, “askerler senin fikrini nasıl olsa değiştirir” diye alaycı bir üslupla tehdit ediyor.
CHP’nin halktan oy alarak iktidara gelmesine imkân yok ama CHP’nin de zaten o oya ihtiyacı yok, o “seçimsiz” bir iktidarın partisi çünkü.
Ve, darbecileri korurken aslında kendi iktidarını koruyor.
TARAF