Hava Kuvvetleri Komutanı Aydoğan Babaoğlu, bir soru üzerine “Ergenekon’un ne olduğu belli değil bir defa. Şu kadarını söyleyeyim; evrak sızmasıyla ilgili konu, Ergenekon’dan önce!” cevabını vermiş.
Konu ne? Ergenekon kapsamında Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda bir muvazzaf subayın tutuklandığı iddiası.. Bu iddia hatırlatılınca, Babaoğlu, yukarıdaki cevabı veriyor.
Ne güzel bir cevap ama, değil mi?
Önce, “Ergenekon’un ne olduğu belli değil bir defa!”
Bu cümle ile, tavrını, bakış açısını, yaklaşımını özetliyor Babaoğlu! “Ben Ergenekon işini sevmedim. Soruşturmaya iyi gözle bakmıyorum” demeye getiriyor!
“Ne ki o? Ne olduğu bile belli değil daha!” küçümsemesi ile, soruşturma önemsizmiş gibi gösterilmeye çalışılıyor.
Ama hemen arkasından, kendi cümlesi ile yakalanıyor: “Ergenekon’dan önce!”
“Ergenekon’dan önce”si olduğuna göre, demek ki “Ergenekon” diye bir şeyin varlığını da kabul etmemiz gerekir.
Her ne kadar sayın Babaoğlu “Ne olduğu belli değil” dese de, kendisi de inanmıyor bu açıklamasına.. İnanmıyor ki hemen devamında “Ergenekon’dan önce” tanımlaması yapıyor!
Aslında Ergenekon’un ne olduğu belli. Belli de, belli olmaması isteniyor.
Onun için önce “Belli değil” deniyor. Sonra belli imiş gibi, “Ondan önce” deniyor!
Koskoca komutan “Belli değil” dediğine göre, biz kendisine yardımcı olalım.
Bazı ipuçları verelim; Ergenekon’un ne olduğu ile ilgili olarak..
Ergenekon demek; el bombaları demektir..
Hem de nasıl el bombaları? Türk Silahlı Kuvvetleri’ne zimmetli el bombalarının, orda burda, gecekonduda villada, kömürlükte yatak odasında çıkması demektir!
“Ne işi var bu el bombalarının, ilgisiz yerlerde?” diye sorulduğunda, bombaların zimmetli olduğu askeri makamların, “Gerekli araştırma yapılmaktadır” şeklinde klasik cevaplarla “işin üstünün örtülmesini sağlamaya çalışması” demektir.
Ergenekon; sadece el bombası demek midir?
Hayır. 11 kg C-3 patlayıcı demektir. Dürbünlü Kanas suikast silahı demektir. Susturuculu tabanca demektir.
Emekli subay, bunları nereden almıştır, nasıl almıştır bilinmez.
Eğer emekli subayın beyanını ciddiye alacak olursanız, onun bir izahatı vardır bu işe: “Çatıştığımız teröristlerden ele geçirdiğimiz mühimmat!”
Haydaa... Adam TSK adına operasyona katılıyor.. Ama anlatımı; sanki kendi adına, kimseye hesap vermeden bir baskına katılmış gibi..
Operasyonda çatıştıkları teröristlerin üzerinde ne varsa alıyorlar, komutanlara falan teslim etmek yok, anında zimmete geçiriliyor, ne bulunduysa!..
İyi de, operasyon dediğiniz şey, şehrin göbeğindeki bir olay değil ki.. Dağın tepesi, kayalıkların sonu.. Hadi orada derdest ettin o mühimmatı. Komutanların haberi olmadan nasıl birliğe getirdin?.. Birlikten nasıl çıkarttın, evine nasıl götürdün?.. Bir sürü muamma soru...
Cevabı verilmeyen, verilmek istenmeyen sorular zinciri “Ergenekon”..
Kimbilir belki de, bunun için komutanımız, “Ne olduğu bile belli değil” diyordur!
Olabilir mi?
Olabilir dersem, yağcılık yapmış olurum.
Hayır; yağcılık yapacak değilim. Ergenekon’un ne olduğu belli. Silahlı terör örgütü.. Hükümeti yıkmaya çalışan bir illegal oluşum.
Ama “Ergenekon’un ne olduğu belli değil” cümlesi, “nerelere kadar uzandığı belli değil” anlamında çok doğru.. O kadar büyük bir olay ki, kapsamı net olarak ortaya konulabilmiş değil!
Bunun sorumlusu da biz değiliz; resmi makamların ilgisizliği..
Soruyorsunuz Genelkurmay’a: “Bu gizli bilgi ve belgelerin İşçi Partisi’nde, bilmem nerede, bilmem kimde ne işi var?”
“Bu belge, şu makamda bulunur. İkinci nüshası ise şu kişide bulunur. Ya bundan, ya da şu kişiden alınmıştır. Soruşturmayı yaptık, sorumluyu tesbit ettik. Gerekli dava açıldı, gerekli ceza verildi, işte sonuç...” diye bir cevap yok!
“Aaaa, gizli belgeleri mi almışlar. Haaa. İyi oldu. Araştıralım bari” türünden apaçık bir isteksizlik içeren tavırlar...
Sonra da “Ergenekon’un ne olduğu bile belli değil” açıklamaları.
Siz ilgilenseniz, ne olduğu tam olarak belli olacak da, ilgilenmiyorsunuz paşam..
Size bağlı subay, devletin gizli belgesini alıp, başkalarına veriyor. Siz gizli belgenizi koruyamamışken, bu suçu işleyen subayı gizliyorsunuz; kimdir, nerede görevlidir, hangi belgeyi, kime sızdırmıştır açıklamıyorsunuz, tesadüfen iş ortaya çıkınca da, “O iş çok eski çoook” deyip kapatmaya çalışıyorsunuz. Gizli belgeyi gizleyemiyorsunuz ama, gizli belgeyi yürüteni pekala gizleyebiliyorsunuz!
İşte Ergenekon da bu demektir; “kafa karıştıran işler”!
VAKİT