17 Aralık, çok ciddi bir darbe girişimi idi.
Başarılmış olunsaydı..
Yıllarca bekleyip.. AK Parti’nin tek başına iktidarının 11. yılında ancak kaldırılan başörtü yasağı.. Bir “alavere dalavere” ile geri gelebilirdi..
15 Temmuz çok daha ciddi bir darbe girişimi idi..
Başarılmış olunsaydı..
Sadece hak ve özgürlüklerdeki iyileşmelerin geri alınması değil..
Yüzbinlerce dindar insanın hayat hakkı da tehlikeye düşecekti.
Bu darbe girişimlerinin ciddiyetine inandığımız içindir ki..
Nihai noktada “hata”ların düzeltileceği ümidi ile.. Bu yöndeki hüsnüniyetimizin gereği olarak.
Darbenin bastırılması operasyonlarında.. Her “hata”ya anında refleks göstermemeye gayret gösteriyoruz.
Hatanın muhatabı biz bile olsak..
Bu ilkeyi çiğnememeye çalışıyoruz..
İşte bu sebebledir ki..
Ankara muhabirimiz Ramazan Alkan’ın gözaltına alınıp, tutuklanmasını aynı gün haberleştirmedik.
Kısa bir araştırma yaptık..
Muhabirimizin haksız yere tutuklandığına dair kanaatimiz baskın çıkmasına rağmen..
“Darbecilere karşı operasyonlar”ın sekteye uğramaması, bu yönde bir moral bozukluğu olmaması için, sadece “yanlış”a dikkat çeken bir haber yapmakla yetindik..
Birçok darbe işbirlikçisi medya organı, kendi hallerine bakmaksızın, “Akit’te FETÖ’cü” iftiraları atmış olmasına rağmen..
“Sabrımız”ı ve “soğukkanlılığımız”ı korumaya gayret ettik.
Ama..
Bu aşamada..
Burnumuza gelen pis kokuları da hatırlatmamız gerekir.
Nedir o pis kokular?
Ankara muhabirimize bir tezgah kurulduğu..
Özellikle yasakçı-dayatmacı solculara karşı yaptığı haberlerle tanıdığımız Ramazan Alkan’ın..
Ergenekoncu bir tezgahın mağduru edildiği..
Öyle ki..
Fetullah Gülen’in, akit’e açtığı yüzlerce dava arasında..
Ramazan Alkan’a açtığı dava da var..
Tabii ki tek başına “birkaç şikayet, birkaç dava”, kimseyi kesinkes aklamaz..
Ama..
FETÖ’cülükle suçlanan bir kişi hakkında.
Sadece ve sadece..
Askerde çaldırdığı cep telefonuna indirilen bylock programı delil olarak gösterilirse..
Burda bir “hata” var demektir..
Madem ki, “bylock programı” sebebi ile yüzlerce insan soruşturuluyor, tutuklanıyor..
Ramazan da soruşturulsun..
Ama..
Maddi delillerle soruşturulsun..
Bir avuç solcu kafanın..
Dindar Cumhurbaşkanı’na yapılan darbeyi istismar ederek..
“Nerde bana zıt giden dindar insan var, indireyim” mantığı ile..
Tezgahlar kurulmasın..
İnsanlar mağdur edilmesin..
Somut olaya dönersek..
Ramazan Alkan’ın cep telefonunun çalındığına dair savunmasına, suçlama noktasındaki Emniyet ne diyor?
Karşı iddiası var mı?
HTS kayıtları; Emniyet’i mi, Ramazan’ı mı doğruluyor?
Biraz daha ayrıntıya girersek..
Bylock programının indirilmesinden sonra, o telefondan Ramazan’ın herhangi bir görüşmesi tespit edilebilmiş mi?
Ramazan’ın telefonundan, herhangi bir FETÖ’cü ile görüşmesi tespit edilmiş mi?
Bylock programının indirilmesinden sonra, o telefondan kimlerle görüşülmüş?.
Ve daha onlarca soruya..
Kimseye haksızlık etmeden.
Kimseye iftira atmadan..
Yapılan bir yanlış var ise.. Görmezden de gelmeyerek, cevap aranmalıdır..
Aranmaz da..
Bilerek, “At izini, it izine karıştıranlar”a seyirci kalınırsa..
Her dönem, farklı bir noktada duran..
Kimi zaman PKK ile. Kimi zaman kemalistlerle.. Kimi zaman ateist solcularla birlik olan..
Perinçekçilerin sazı ellerine alıp..
Havanın puslu olmasından istifade ederek..
Dindar insanlara kumpaslar kurmalarına izin verilirse..
“Şimdi bizim hedefimizde FETÖ var.. Oluşturulan karşı cepheyi dağıtmayalım” mavalları ile, FETÖ’nün bir başka versiyonuna göz yumulursa..
Buna herkes eyvallah etse.. Bizim eyvallah etmeyeceğimiz, bilinmelidir..
İddialar doğru ise..
Yaşananların, FETÖ döneminde yaşananlardan ne farkı var?
Kendilerine göre kıstaslar belirlemişler..
Bylock indiren herkes, tutuklanacak..
İyi de..
Bir savunmasını alın şüphelinin.. Savunmasında belirttiklerini araştırın..
“Telefonum çalındı” diyenin, beyanının doğruluğunu GSM şirketlerine sorun..
Çok zor bir şey değil ki bu..
İki dakikalık yazıya bakar..
Sorarsınız.. Cevabı şüpheli lehine ise.. Emniyet’in elinde farklı delil de yok ise..
Serbest bırakırsınız..
Gerekirse yargılarsınız ama..
Tutuksuz olarak yargılarsınız..
Girdiği seçimlerde halktan % 1 oy bile alamayan uçukların oyuncağı olmazsınız..
Bu ülkede “adalet”in teminatı, solcular değildir..
“İftira etmemenin, haksızlık etmemenin güvencesi”, solcu kemalistler değildir..
“Adalet” de, “haksızlık etmemek” de, ancak “takiye”yi dışlayan dindarlar sayesinde gerçekleştirilebilinir.
Bunun için de..
Tek maharetleri FETÖ’ye karşı çıkmak olan solculara..
Dürüstlük testi yapılmadan.
Devletin hiçbir kilit noktası teslim edilmemelidir..
Ramazan Alkan olayı, boynumuza borçtur..
Takipçisi olacağız.
YENİ AKİT