Gıda krizi ve İslam'ın "israf etmeyin" çağrısı

Mervan Haddad tüm dünyayı etkisi altına alan gıda ve su krizi meselesine dair İslam'ın geniş perspektifli önerilerini analiz ediyor.

Mervan Haddad / Perspektif.eu

İslam’da gıda güvenliği ile su, gıda ve enerji yönetimi

“Gıda güvenliği” terimi ilk olarak 1974 Dünya Gıda Konferansı’nda, gıda arzının artırılması tartışmaları sırasında ortaya atılmıştır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve diğer kuruluşlar 2018 yılında  gıda ve beslenme güvenliğini tüm insanların, aktif ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için gereken beslenme ihtiyaçlarını ve gıda tercihlerini karşılayan yeterli, güvenli ve besleyici gıdaya ekonomik, sosyal ve fizikî olarak erişebilmesi olarak tanımlamıştır. Hz. Muhammed (s.a.v.) on dört asır önce gıda güvenliğinin daha geniş bir tanımını/anlamını ortaya koymuş ve bu bahiste söylediği birçok şeyin yanı sıra şöyle demiştir: 

  • “Müslüman bir kişi bir ağaç diker veya ekin eker de ondan insan, hayvan veya kuş yerse, bu yenen şey kıyamete kadar o kimseye sadakadır.” (Müslim, Musakat, 10)
  • “Kimin bir arazisi varsa onu işlesin veya kardeşinin onu sürmesine müsaade etsin; yoksa da bıraksın.” (Buhârî, Zirâa, 21).
  • “Her biriniz bir çobansınız ve her biriniz (yiyecek mevcudiyeti de dâhil olmak üzere) kendi sürünüzden veya grubunuzdan sorumlusunuz.” (Buhârî, Cum’a, 11)

Bunlara ek olarak Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Elin emeği ile kazanılandan daha hayırlı bir yiyecek yoktur. Allah’ın peygamberi Dâvûd, elinin emeğinden yerdi.” (Buhârî, Buyû’, 26) Bu, birinci olarak Müslümanların gıda üretmesinin ve toprak işlemesinin bir seçenek değil de elzem olduğu, ikinci olarak da yönetimin vatandaşların davranışları, tutumları ve gıdaya erişimleri de dâhil olmak üzere ihtimam gösterme sorumluluğu olduğu anlamına gelmektedir. 

İslam’da gıda güvenliği

İslam’da gıda güvenliği üzerine yazılmış çok sayıda makale vardır, ancak bu makaleler daha ziyade helal-haram gıda ve İslami gıda alışkanlıklarının yanı sıra tarım, hayırseverlik ile gıda üretimini teşvik eden Kur’an ayetlerinin tanımlanması ve yorumlanması üzerinde durmuş, bunları vurgulamıştır.

Kur’an ayetleri incelendiğinde ve şahsi olarak idrak edildiğinde İslam’ın, aralarında gıda yönetimi ve sürdürülebilir gıda güvenliğinin sağlanmasının da dâhil olduğu, Müslümanların yaşamının çeşitli yönlerine yönelik dengeli bir yönetim yaklaşımına sahip olduğu görülür. Bu yaklaşım sosyal ve manevi açılardan olduğu gibi kaynak temini, güvenlik ve kurumsal gibi farklı açılardan da birçok perspektifi içermektedir. Allah’ın emirleri ile Müslümanların amelleri arasında bir uyum gerçekleşebilseydi, gıda güvenliği zaman veya mekândan bağımsız olarak zaten gerçekleşiyor, başarılı oluyor ve sürdürülüyor olurdu. 

İslam’da gıda ile ilgili uygulamalar

Gıda ve rızık sadakası Allah tarafından ihtiyaç sahipleri ve muhtaçlar için emredilmiştir (Kur’an 2:273, 71:24, 41:19, 30:38 ve 17:26). Müslümanlardan rızıklarını toplumdaki diğer insanlarla paylaşmalarını isteyen emir ve uygulamalar bol sayıda mevcuttur ve buna binaen de toplumda sosyal eşitliğin korunması ve yoksulluk varsa da bu yollarla en aza indirilmesi istenir (Kur’an 64:7, 63:10, 34:29, 22:28-34, 14:31, 9:3, 71:24, 41:19, 30:38, 102:8 ve 17:26).

Allah’ın nimetlerinin (yiyecek dâhil olmak üzere) tüm yaratıklara (dinleri ne olursa olsun) serbestçe verildiği ve hiçbirinden esirgenmediği belirtilmiştir (Kur’an 17:20 ve 39:36). Ayrıca Allah, insanlar da dâhil olmak üzere tüm yaratıklara, yeryüzünde herkese yetecek kadar rızık olduğu konusunda güvence vermiştir (Kur’an 38:44 ve 11:6).

İslam geleneğinde idari anlamda bir hazine bulunur. Bu kurum ilk olarak Halife Ömer bin Hattâb döneminde, diğer devlet vergileri ve gelirlerinin yanı sıra düzenli sadakaları da idare etmek üzere kurumsallaştırılmıştır. Düzenli sadakaların idare edilmesi, onların toplanması, depolanması ve çeşitli sınıf ve seviyelere göre ihtiyaç sahipleri arasında dağıtılması anlamına gelmektedir. Halife Ömer bin Hattâb’dan sonra Müslümanların hazine evinin çalışma ve kontrolünde çeşitli iyileştirmeler yapılmıştır.

İslam’da gıda güvencesi arayışı ibadetin bir parçası olarak kabul edilir: Aşağıda İslam’ın gıda güvenliğini elde etmeyi iman ve ibadetin bir parçası olarak gördüğüne dair örnekler verilmiştir:

  • Allah kullarına uygun ve iyi yiyecekleri seçip yemelerini emreder (Kur’an 2:57 ve 172).
  • İsraf edenlerin şeytanların dostları olduğu belirtilir (Kur’an 17:27). Ayrıca kullara ölçüyü aşmamaları veya aşırı güç kullanmamaları emredilmiştir. Buna göre, yiyecekleri israf etmekten veya aşırı yemekten kaçınılmalıdır (Kur’an 55:8).
  • Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan sükûnet (yakîn) ve esenlik isteyin, çünkü hiç kimseye yakînden sonra iyi sıhhatten daha iyisi verilmemiştir.” (Ahmed tarafından rivayet edilmiş ve el-Câmiu’s-Sahîh’de el-Elbânî tarafından doğrulanmıştır).
  • Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah’tan dünya ve ahirette afiyet isteyin.” (Tirmizî rivayet etmiştir).

Allah yeryüzünü yaratmış, onu yönetilebilir kılmış ve tüm canlıların gıda üretimi de dâhil olmak üzere tüm yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için kullanabilmelerini mümkün kılmıştır (Kur’an, 67:14; 14:32; 32:27; 20:43 ve 2:22). Allah ayrıca insanı yaratmış ve yeryüzünü adil ve dengeli bir şekilde yönetmesi için ona miras bırakmıştır (Kur’an, 34:39; 6:164; 38:26; 2:30 ve 10:14).

Her ne kadar Allah (yiyeceklerin) uygun ölçü ve miktarda sağlanmasına izin verse de (Kur’an, 42:27), Müslümanlar rızık ve geçim arayışlarında ihtiyaçları sınırları içinde kalmalı, kaynakları belirli miktarlarda kullanmalı ve aşırı harcama veya tüketim yapmamalıdır (Kur’an, 2:143; 24:64; 7:31; 47:24; 44:8; 44:9; 17:26 ve 17:27). Bu hükümler bazen korku ve açlık bazen de mal, can veya gıda kaybı gibi unsurları içerir. Böyle durumlarda Allah Müslümanlardan sabretmelerini ve iyi işler yapmaya çalışmalarını ister (Kur’an, 2:144).

Gıda güvenliği sorumluluğu ve İslam’da değişim kavramı

Gıda güvenliğine ilişkin temel sorumluluk tek tek bireylere değil devlete aittir. Her bir Müslüman’ın gıda da dâhil olmak üzere rızkını temin etmek için çalışma sorumluluğu vardır. Bu nedenle üretim, işleme, dağıtım, depolama ve diğer ilgili işleri içeren gıda güvenliği tüm bireyler tarafından üstlenilmelidir. Dolayısıyla gıda güvenliğinin sağlanması, yönetim açısından devletin, uygulama açısından ise bireyin sorumluluğundadır. Bu yukarıdan aşağıya (yönetimden halka doğru) bir yönetim yaklaşımıdır. 

Burada İslam’ın değişim veya gelişim kavramına dikkat etmek önemlidir: Allah bir kavmin nefislerinde olanı, yani davranışlarını değiştirmedikçe onların (nimetlerin ve yiyeceklerin darlığı/bolluğu da dâhil olmak üzere) durumlarını değiştirmez (Kur’an, 13:11; 8:43).  Bu, kalkınmanın yolunun Müslümanların (çevresel bozulma ve doğal kaynakların bozulması gibi) ilgili etkenlere karşı tutumlarını ve davranışlarını buna uygun olarak değiştirmelerinden, bunu başarmak için çaba göstermelerinden, bu çabayı gösterirken de ilgili etkenleri dikkate almalarından geçtiği anlamına gelir.

Toprağın işlenmesi ve ıslahı, tüm Müslümanların yapması gereken yükümlülüklerinden (farz-ı kifaye) biridir ve Müslümanların bazısı bu yükümlülüğü yerine getirirse bu diğerlerine karşı vekil olmuş olur. Kamu güvenliği veya kaygıları ile ilgili konularda Müslümanlar, aralarında yetki sahibi olanlara (Kur’an 4:83) başvurmalıdır. Müslümanlar ayrıca yetki sahibi olanların kararlarına itaat etmeli ve uymalıdır (Kur’an 4:49 ve 24:41).

Su, gıda ve enerji ortaklığı ve insani sürdürülebilir kalkınma

Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar üç şeyde müşterektir: Suda, otlakta (yiyecekte) ve ateşte (enerjide).” (Ahmed, No. 5/364 ve Ebû Dâvûd, El-Beyaua, No. 3477’de rivayet etmiştir). Bu söz tüm insanlara yönelik genel bir sözdür ve şu şekilde anlaşılabilir:

  • Her ne kadar üçü önemli olsa da, su üç yaşam unsuru arasında en önemlisidir; ardından gıda ve sonra da enerji gelir. Bu yeni bir şey değildir, çünkü Allah Kur’an’da her canlıyı sudan yarattığını söylemiştir (Kur’an 21:30 ve 24:44). Bu da suyun mevcudiyeti, kullanımı ve/veya yönetiminin sadece insanların beslenmesi ve gıda güvenliği için değil, aynı zamanda insan hayatının tüm yönleri için kilit bir husus olduğu anlamına gelmektedir.
  • On dört asır önce insan yaşamının üç unsuru arasındaki bağlantı ve ilişki, insan yaşamı ve insanın sürdürülebilir kalkınması için bu unsurların hayati önemini göstermektedir.
  • İnsanlar için ortaklıktan mülkiyet değil bir hak kastedilmektedir. Bu da bu üç yaşam unsurunun insanlar tarafından engellenemeyeceği anlamına gelmektedir. Aynı zamanda kullanılabilirlik hakkı anlamına da gelir. Bu, üç unsurdan herhangi birinin nicelik veya nitelik olarak ücretsiz sağlanması anlamına gelmez.

İslam’ın ilk günlerinden bu yana gıda üretimi ve bulunabilirliği, istikrarı, erişimi ve kullanımı Müslümanlar ve İslam için birincil öneme sahipti ve hâlâ daha yönetimin ve Müslüman bireylerin ortak sorumluluğudur. İslam’da su, gıda ve enerji insan hakkı olarak kabul edilir ve hiç kimse tarafından engellenemez.

Kaynakça

The World Food and Agriculture Organization, FAO, (2003). Trade Reforms and Food Security: Conceptualizing the Linkages. Archived from the original, Feb 1, 2019.

FAO, IFAD, UNICEF, WFP and WHO (2018) ‘The state of food security and nutrition in the world 2018: building climate resilience for food security and nutrition. FAO, Rome.FAO, IFAD, UNICEF, WFP and WHO (2018) ‘The state of food security and nutrition in the world 2018: building climate resilience for food security and nutrition. FAO, Rome.

Haddad, M., (2021). Food Security, Sustainable Development and Islamic Ethics: A Model of Harmonization. Book chapter accepted for publication in: Food Security and Islamic Ethics: Human Rights, State Policies and Vulnerable Groups. To be published by the Hamad University, Colledge of Islamic Studies.

Haddad, M. (2000). The Islamic approach to the environment and sustainable groundwater management. In: Management of Shared Groundwater Resources: The Israeli-Palestinian Case with an International Perspective. Feitelson, E. & Haddad, M. (eds). IDRC and Kluwer Academic Publishers, Boston, pp. 24–39.

Haddad, M. (2006). An Islamic approach towards environmental education. Canadian Journal of Environmental Education 11 (1), 47–73.

Haddad, M. (2011). The application of the Islamic approach as a way for the advancement of scientific research in the Arab World (in Arabic). Paper presented at the International Graduate Conference on Science, Humanities, and Engineering, 4–5 May 2011, Faculty of Graduate Studies (http://fgs.najah.edu/node/2487), An-Najah National University, Nablus, Palestine.

Haddad M., 2012, An Islamic perspective on food security management pp,125-132

Haddad, M., (2020). Food Production and Food Security Management in Muslim Civilization. https://muslimheritage.com/food-production-and-food-security-management/

Abdelhak, H., (2018). The importance of agriculture in the Muslim community. Published May 13, 2018. Found in: https://www.elkhabar.com/press/article/138014/. Accessed: July 3, 2022

İslam Düşüncesi Haberleri

Kemalistlerin cehaleti uçsuz bucaksız saçmalama özgürlüğü sunuyor!
İ’tizâl ile itidal arasında Allah nerededir?
Mutlak kötüye karşı el-Kassam’ın özgürleştirici ribatı ve cihadı
Yaratılış gayesinden uzaklaşan insan huzurlu olamaz!
Öncelikli hedef neden tağuti otoritedir? Ve asabiye gündemleri geri itilmelidir!