Joseph Glauber & David Laborde / Fikir Turu
Gıda fiyatları neden çıldırdı?
Dünya genelinde sofralar iki yıldır boynu bükük duruyor. COVID-19 pandemisi henüz tam olarak atlatılmamışken patlak veren Ukrayna-Rusya Savaşı, sofraların bereketini götürdü. Her türlü yiyecek ateş pahası haline geldi, mutfaklara giren yiyecek miktarı ve çeşidi azaldı.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) küresel gıda barometresi Gıda Fiyatları Endeksi Eylül 2000’e göre üçte iki oranında artarak 159,2 puana kadar çıktı. Kazanan çiftçiler de olmuyor. Tarladan sofraya gelinceye dek ürünlerin fiyatı üç kat artıyor. Artan mazot ve gübre fiyatları çiftçiye kazanç bırakmıyor. Hükümetler enerji ve gıda krizinden savaşı ve özellikle Rusya’yı sorumlu tutuyor.
Uluslararası Gıda Politikası Araştırma Enstitüsü (IFPRI) kıdemli araştırmacıları Joseph Glauber ile David Laborde, IFPRI sitesinde yayınlanan incelemelerinde küresel gıda enflasyonunda Batı’nın da büyük payı olduğuna dikkat çekiyor. İki araştırmacıya göre Batı, gıda krizi yaratmamak için tarım ürünleri ticaretini engelleyecek yaptırımlar uygulamıyor ama Rusya ve Belarus’a uygulanan yaptırımlar dolaylı olarak gıda krizini körüklüyor:
“Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından Avrupa Birliği, ABD, Kanada ve diğer ülkelerin Rusya ve Beyaz Rusya’ya uygulamaya başladığı yaptırımlar, bankacılık, ticaret, teknoloji transferleri ve belirli kişiler üzerindeki kısıtlamaları kapsıyor. Bu yaptırımlar 2014’te Rusya’nın Kırım’ı ilhakı ve diğer meseleler nedeniyle uyguladığı diğer yaptırımların üzerine geldi.
Uygulanan yaptırımlar, küresel gıda güvenliğinin korunması amacıyla girdileri dahil olmak üzere tarım sektörünü hariç tutmayı amaçlıyordu.
Rusya, buğday da dahil olmak üzere başlıca temel gıda maddelerinin küresel tedarikçisi konumunda. İki ülke ayrıca önemli gübre üreticileri ve ihracatçıları. Bu ürünlerin ticaretini durdurmak, küresel pazarlar ve bunlara bağımlı ülkelerdeki tarım ve gıda stokları üzerinde vahim sonuçlara yol açabilir.
ABD ve AB, tarım ürünlerini yaptırım dışı bırakmak için ayrıntılı yönergeler yayınladılar. Ancak Rusya ve Belarus’a uygulanan yaptırımlar çok karmaşık olduğu için tarım istisnasının işe yaradığı kuşkulu. Nitekim savaşın patlak vermesinden etkilenen bazı ürünlerin ihracatı daha sonra toparlanırken, diğerleri önemli ölçüde yavaşladı.
Potasyumlu gübre açmazı
Örnek bir sıkıntı Belarus’un potasyum gübresinde yaşanıyor. AB yaptırımları gübreye yaptırımı hariç tutarken Belarus’un ihracatında önemli bir paya sahip olan potasyumlu gübresini yaptırım dışı bırakmadı. Hatta Belarus potasyumunun üçüncü ülkelerden ve Rusya’dan dolaylı olarak AB sınırlarına girmesini önlemek için yaptırımları genişletti. Bu durumdan Rusya’dan Avrupa’ya gıda ürünleri taşıyan gemiler de etkileniyor.
Pratikte bu hatlarda çalışan gemilere yaptırım uygulanmaması gerekiyor ama AB üyesi ülkeler inisiyatif haklarının bu tür gemilere limanlarının açmama yönünde kullanıyor.
Oligark açmazı
Rusya ve Belarus’tan gıda ithalatını zorlu hale getiren bir diğer unsur bireylere, örneğin oligarklara uygulanan yaptırımlar. Yaptırımlar doğrudan gıda ve gübreyi hedef almasa da bu sektörlerde çıkarları olabilecek kişilere uygulanan yaptırımlar genel olarak ticareti zorlaştırıyor.
Örneğin ithalatçılar daha kısıtlayıcı bankacılık düzenlemeleriyle uğraşmamak için Rusya ve Belarus ile her türlü ticaretten kaçınabiliyor. Sadece risk algısı, bu ülkelerle iş yaparak mali yaptırımlarla karşılaşma korkusu ile gıda dahil her türlü ticaretten uzak duruluyor.
Bazı şirketler de kamuoyundaki olumsuz görüşler veya çalışanlarının dile getirdiği endişeler nedeniyle Rusya ile ticaretini durdurdu.
Rusya’nın tedbirleri de etkiliyor
Bu arada, Rusya’nın kendi eylemleri de tarımsal ihracatta sorunlar yarattı. Geçen yıldan bu yana Rusya, ihracat vergileri, lisans gereklilikleri ve fiili yasaklar yoluyla gübre ve tarım ürünleri ihracatını kısıtladı veya ek vergiler getirdi.
Kısıtlamalar, fiili yasakların altında kalsa bile, ihracatı doğrudan sınırlandırıyor ve Rusya ithalatına maliyet katıyor ve dolayısıyla talebi olumsuz etkileyebiliyor.
Yaptırımların etkisi ölçülebilir mi?
Rusya ve Belarus ekonomilerine yönelik devam eden yaptırımların gıda ve gübre ihracatını etkileyip etkilemediğini ölçmek çeşitli faktörler nedeniyle zor.
Birincisi, ihracat verileri bulunmuyor: Şubat ayındaki işgalden kısa bir süre sonra her iki ülke de ticaret verilerini Birleşmiş Milletler’e ve diğer veri ortaklarına bildirmeyi bıraktı.
İkincisi, dikkate alınan tüm emtialar için fiyatlar 2021’den beri artıyor ve küresel talebi azaltıyor. Dolayısıyla Rusya ve Belarus ihracatında bir miktar düşüş beklenebilir. İhracat verilerinin yokluğunda ihracatı tahmin etmek için sıklıkla kullanılan bir yaklaşım, ithalatçı ülkelerden alınan aynı ticaret verilerini analiz etmektir. Ancak pek çok ithalatçı ülke, özellikle de Afrika’daki gelişmekte olan ülkeler, ticaret verilerini düzenli olarak raporlamıyor ve bu tam bir tabloya ulaşmak birkaç ayı hatta yılları bulabiliyor.
Yine de derleyebildiğimiz veriler Rusya’nın buğday ihracatının Ocak-Haziran döneminde, savaşın ilk aylarında Karadeniz’de deniz taşımacılığının büyük ölçüde durmasından dolayı, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 11 düştüğünü ancak sonradan bir miktar toparlandığını gösteriyor.
Rusya’nın gübre ihracatı da Ocak-Ağustos döneminde yüzde 16,5 ila yüzde 22,8 oranlarında azaldı. Buğdayda olduğu gibi, düşüşün çoğu savaşın ilk haftalarında meydana geldi ve o zamandan beri aylık ithalat rakamları bir miktar toparlandı.
Ancak gübre ile ilgili en önemli sorun başka alanlarda kullanılan ve dolayısıyla yaptırım kapsamına giren amonyakta yaşanıyor. Rusya’nın susuz amonyak ihracatı bu yıl yüzde 63 düştü. Rusya, amonyak ve üre gibi ürünler de dahil olmak üzere küresel azotlu gübre ihracatının yaklaşık yüzde 15’ini gerçekleştiriyor. Daha da önemlisi, bu ürünlerden bazıları, gübre üretiminin küresel değer zincirinin bir parçası. Bu nedenle, belirli girdilerdeki aksamalar, diğer ülkelerdeki bileşik ürünlerin üretimini kesintiye uğratabilir.
Kritik tarih yaklaşıyor
Rusya ve Belarus’tan gıda ve gübre ihracatının artırılması için müzakereler yürütülüyor. Rusya, üst düzey bir Birleşmiş Milletler temsilcisine, Karadeniz Tahıl İnisiyatifi’nin genişletilmesinin, Batı’nın Rusya’nın tarım ve gübre ihracatı üzerindeki kalan kısıtlamaları hafifletmesine bağlı olduğunu bildirdi.
3 Kasım’da BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Rusya’nın gıda ve gübre ihracatının önündeki engellerin kaldırılması çağrısını yineledi. Karadeniz tahıl anlaşması 19 Kasım’da sona eriyor. Bu nedenle müzakereciler bundan sonra ne olacağı konusuna yakında yanıt bulmak gerekecek.”