Geri gönderilen mültecilerin akıbeti ne oluyor?

Esed rejiminin en büyük savaşının Suriye halkının bizzat kendisiyle olduğunu unutmamak gerekiyor!

HAKSÖZ HABER

Türkiye’de mültecilere yönelik baskı “geri gönderme” uygulamasındaki artışla tavan yaptı. Suriyeli mültecilerin kitleler halinde sınır dışına gönderilmesi mülteciler için Türkiye’de korku atmosferine sebep oluyor. 

Geçtiğimiz aylarda BİA’ya konuşan 30 yaşındaki Hadje isimli mülteci su satarak çocuklarına bakıyor. Türkiye’de ağırlaşan şartlara rağmen eşini katleden Esed rejiminin hâkim olduğu bir yere asla dönmek istemeyen Hadje şunları dile getiriyor: “Türkiye’de zor ama Suriye ölüm!”

Hadje’nin korkusu yersiz değil. Esed rejimi Suriye’ye gönüllü veya cebren dönen mültecileri işkenceden geçirmekten veya katletmekten çekinmiyor. Bunun sebebi ise Esed’in en büyük düşmanının Suriye halkı olmasından kaynaklanıyor. Suriyeliler varil bombalarından kimyasal katliamlardan kaçıp bir başka ülkeye sığınabiliyorlarsa bu durum rejimi en fazla tedirgin eden hususların başında geliyor.

Suriyelilere “böcek” gözüyle bakan Esed rejimi Suriye dışındaki her Suriyelinin “azılı” bir rejim karşıtı olduğunun farkında. Bu yüzden her bir mülteci potansiyel düşman anlamına geliyor. Suriye’ye dönen mülteciler ise “hain” olarak yaftalanıyor ve sindirilmeye çalışılıyor. Hulasası SURİYELİ MÜLTECİLERİ GERİ GÖNDERMEK ONLARI ÖLÜME GÖNDERMEK anlamına geliyor!


Suriye’ye dönen mültecilerin akıbeti hakkında Uluslararası Af Örgütü tarafından yayımlanan  “Eceline gidiyorsun!” başlıklı raporun tamamı:

Uluslararası Af Örgütü, Suriye'ye geri dönen mültecilerin, Beşşar Esed rejiminin güvenlik güçlerince işkence ve tecavüze maruz kaldığını ve zorla kaybedildiğini ortaya koydu.

İngiltere merkezli örgüt, yayımladığı "Eceline gidiyorsun" başlıklı yeni raporunda, Esed rejiminin güvenlik güçlerinin, güvenlik arayışıyla yurt dışına çıktıktan sonra ülkeye geri dönen Suriyelileri alıkoyduğunu, zorla kaybettiğini ve cinsel şiddet de dahil işkence uyguladığını açıkladı.

Örgütün raporunda, Suriye'de Esed rejimi tarafından, 2017 ortası ile 2021 baharı arasında Lübnan, Rukban (Suriye ve Ürdün sınırında bulunuyor), Fransa, Almanya, Türkiye, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden (BAE) Suriye'ye geri dönen mültecilere karşı işlenen ciddi insan hakları ihlalleri belgelendi.

Rapor, ülkeye geri dönenler ile yakınları ve arkadaşlarının da aralarında bulunduğu 41 Suriyelinin yanı sıra avukatlar, insani yardım görevlileri ve Suriye uzmanlarıyla yapılan görüşmelere dayanıyor.

"Ülkeye geri dönen 13'ü çocuk 66 kişiye karşı korkunç ihlaller işlendi"

Rejimin istihbarat unsurlarının, ülkeye geri dönen 13'ü çocuk 66 kişiye karşı korkunç ihlaller işlediğinin belgelendiği raporda, bu ihlaller arasında, 5 kişinin Suriye'ye döndükten sonra gözaltına alındığı ve gözaltında öldüğü kaydedildi. Zorla kaybedilen 17 kişinin akıbeti ise bilinmiyor.

Örgütün raporunda yer alan tanıklıkların, "Suriye'nin hiçbir bölgesinin, geri dönmek için güvenli olmadığı"nı ortaya koyduğu kaydedilen raporda, ülkeye geri dönen kişilerin, Uluslararası Af Örgütüne, rejimin istihbarat unsurlarının onları açıkça Suriye'den kaçma kararları nedeniyle hedef aldığını, sadakatsizlik ve terörle suçladığını söylediği belirtildi.

Uluslararası Af Örgütü Mülteci ve Göçmen Hakları Araştırmacısı Marie Forestier, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, silahlı çatışmalar hafiflemiş olsa da Esed rejiminin feci insan hakları ihlalleri işleme eğiliminin hafiflemediğini belirterek "Birçok Suriyeliyi güvenlik arayışıyla ülke dışına çıkmaya zorlayan işkence, zorla kaybetmeler, keyfi veya hukuka aykırı gözaltılar bugün Suriye'de her zaman olduğu kadar yaygın." ifadesini kullandı.

- Ülkeden kaçtıkları için hedef alındılar

Raporda, rejim güçlerinin, ülkeye geri dönenleri hedef alarak ülkeden kaçanları ihanet ve terörü desteklemekle suçladığı kaydedildi. Ayrıca Uluslararası Af Örgütünün, kadın, erkek ve çocukların, bu algının doğrudan bir sonucu olarak hedef alındığı ve tecavüz ve diğer türde cinsel şiddet, keyfi veya hukuka aykırı gözaltı, işkence ve diğer türde kötü muamele dahil insan hakları ihlallerine maruz kaldığı 24 vakayı belgelediği bildirildi.

Bazı vakalarda, geri dönenler, yalnızca köken itibarıyla Suriyeli muhaliflerin kontrolündeki bölgelerden geldikleri için hedef alındı.

Kişilerin güvenliği gereği isimlerin değiştirildiği raporda, geri dönenlerden Kerim'in ifadelerine yer verildi.

Rejim güçlerinin Lübnan'dan Suriye'nin Humus ilindeki köyüne geri döndükten 4 gün sonra alıkoyduğu Kerim, altı buçuk aylık gözaltı süresinde yapılan bir sorguyu şu sözlerle anlattı:

"(Bir memur) 'Ülkeyi mahvetmek ve gitmeden önce başladığın işi bitirmek için geldin' dedi. Kendi ülkeme, kendi köyüme geldiğimi söyledim. … (Güvenlik unsurları) Bana (muhalifleri desteklediği bilinen bir köyden olduğum için) terörist olduğumu söylediler."

Sorgu sırasında işkenceye maruz kaldığını anlatan Kerim, serbest bırakıldıktan sonra 5 ay boyunca ziyaretine gelen hiç kimseyi kabul etmediğini söyledi.

Kerim, "Kimseyle konuşamayacak kadar korkmuştum. Kabuslar, halüsinasyonlar görüyordum. Uykuda konuşuyordum. Korku içinde çığlık atarak uyanmaya alışmıştım. (İşkencede) sağ elimdeki sinirler tahrip olduğu için engelliyim. Sırtımdaki omurların bazıları da zarar gördü." dedi.

Sınır geçişlerinde veya alıkoyma merkezlerindeki sorgu sırasında cinsel şiddet uygulandı

Rejimin, kuşku çemberine giren kişilere acımasız cezalar uyguladığı belirtilen raporda, örgütün, güvenlik güçleri tarafından uygulanan 14 cinsel şiddet vakasını belgelediği kaydedildi. Bunlardan yedisinin tecavüz vakası olduğuna işaret edilen raporda, beşinde kadınlar, birinde genç bir erkek çocuk, diğerinde ise beş yaşındaki bir kız çocuğunun cinsel istismara uğradığı bildirildi.

Cinsel şiddetin, sınır geçişlerinde veya alıkoyma merkezlerinde sorgu sırasında uygulandığı vurgulanan raporda, tanıklıkların, çatışmalar sırasında sivillerin ve alıkonulan kişilerin maruz kaldığı kapsamlı biçimde belgelenmiş cinsel şiddet ve tecavüz vakalarıyla örtüştüğüne değinildi.

Raporda, Lübnan'dan geri döndüğünde bir güvenlik görevlisi tarafından sınırda durdurulan Nur'a, "Neden Suriye'den gittin? Çünkü Beşşar Esed'i ve Suriye'yi sevmiyorsun değil mi? Sen bir teröristsin. Suriye istediğin zaman terk edip istediğin zaman geri geleceğin bir otel değil." dediği kaydedildi. Raporda, güvenlik unsurunun daha sonra sınır geçiş noktasında sorgu için kullanılan küçük bir odada Nur'a ve beş yaşındaki kızına tecavüz ettiği kaydedildi.

Genç yaştaki oğlu ve 3 yaşındaki kızıyla Lübnan'dan Suriye'ye geri dönen Yasmin'i de güvenlik güçlerinin hemen sınırda gözaltına aldığı anlatılan raporda, Yasemin'in yabancı bir ülke için casusluk yapmakla suçlandığı belirtildi.

Raporda, şu ifadelere yer verildi:

"Yasmin ve çocukları istihbarat birimine ait bir alıkoyma merkezine götürüldü ve orada 29 saat boyunca alıkonuldu. İstihbarat yetkilileri, Yasmin'e tecavüz etti, oğlunu ise başka bir odaya götürerek orada çocuğa bir cisimle tecavüz etti. Yasmin'e tecavüz eden yetkili ona şunları söyledi: 'Bu sana ülkene hoş geldin karşılaması. Bir daha Suriye'den çıkıp geri gelirsen daha fena karşılarız. Seni ve oğlunu aşağılamak istedik. (Bu) aşağılamayı ömrün boyunca unutmayacaksın."

İşkence ve zorla kaybetmeler

Uluslararası Af Örgütü kadın, erkek ve çocukların Suriye'ye geri döndükten sonra, genellikle geniş kapsamlı "terör" suçlamalarıyla keyfi şekilde gözaltına alındığı toplam 59 vakayı belgeledi. 33 vakada geri dönenler, alıkonularak işkence veya diğer türde kötü muameleye maruz kaldı. İstihbarat unsurları, alıkonulan kişileri iddia edilen suçları itiraf etmeye zorlamak, onları bu suçları işledikleri veya rejime muhalif oldukları iddiasıyla cezalandırmak için işkenceye başvurdu.

Öte yandan, örgütün, 27 zorla kaybetme vakasını belgelediği belirtilen raporda, 5 vakada yetkililerin, en sonunda ailelere yakınlarının gözaltında öldüğünü söylediği, 5 kişinin serbest bırakıldığı ve diğer 17 kişinin ise akıbetinin bilinmediği paylaşıldı.

Uluslararası Af Örgütünün ayrıca Suriye'ye geri dönenlerin, ailelerine şantaj amacıyla alıkonulduğu 27 vakayı belgelediği belirtilen raporda, ailelerin, yakınlarının serbest bırakılması için ortalama 3 ila 5 milyon Suriye lirası ödediği bildirildi.

Örgütün, raporun bulgularına dayanarak "Suriye'nin hiçbir bölgesinin geri dönüş için güvenli olmadığı" sonucuna vardığı ve çatışmaların başlangıcından bu yana Suriye'den ayrılan kişilerin, ülkeye geri döndüklerinde, siyasi fikirlerine ilişkin algılar nedeniyle veya yalnızca ülkeden çıkmış oldukları için zulme maruz kalma riski altında olduğu belirtildi.

Örgütün Mülteci ve Göçmen Hakları Araştırmacısı Forestier, raporun sonunda, Esed rejiminin, Suriye'yi toparlanma sürecinde bir ülke gibi göstermeye çalıştığını belirterek şu ifadelere yer verdi:

"Gerçekte ise Suriye yetkilileri hala milyonlarca kişinin güvenlik arayışıyla yurt dışına çıkmasına neden olan yaygın ve sistematik insan hakları ihlallerini sürdürüyor. Suriye yetkililerini geri dönen kişilerin korunmasını sağlamaya, geri dönenlere yönelik insan hakları ihlallerine son vermeye ve Suriye'deki herkesin insan haklarına saygı gösterilmesini, haklarının korunmasını ve gereğinin yerine getirilmesini güvence altına almaya çağırıyoruz. Suriyeli mültecilere sığınma sağlayan ülkeler buna devam etmeli ve Suriye hükümetinin katliamlarına karşı devamlı koruma sağlamalıdır."

Yorum Analiz Haberleri

Görsel kültürün fıtrata etkisi
Ümmetin ihyasında öğretmenlerin rolü
Kâbe acilen bu müptezellerin elinden kurtarılmalıdır!
“İsrail neden bir haydut devlettir?”
CHP ile laiklik anlayışınız farklı, peki Anıtkabir anlayışınız aynı mı?