"Lanetliyorum sizi hainler..."
Bu ne biçim üslup,
bu nasıl bir konuşma tarzı,
bu nasıl bir halka hitap biçimi...
"Lanetliyorum!"
"Haindir!"
"Mütareke basınından daha haindir!"
"Dağlıca" dersiniz, hainler...
"Aktütün" dersiniz hainler...
"Tokat" dersiniz...
"Tunceli" dersiniz...
Paşam "Sarıyayla..."
Hainler...
Paşam "Millete komplo belgesi."
"Kağıt parçası."
Paşam "Yer altından çıkan silahlar, LAW silahları."
"Boru."
Paşam "JİTEM."
"Yok öyle bir şey."
Paşam "Ergenekon."
"Hainler."
Paşam "Andıçlar."
"Lanetliyorum."
Paşam "Ayışığı, Sarıkız, Eldiven."
Paşam "karakol baskınları."
"Mütareke basınından daha hainler."
Paşam "Akreditasyon."
"Vatan hainleri..."
Genelkurmay Başkanı denilen zatın bunca ölümler, bunca kan ve bunca gözyaşının olduğu bir yerde değil konuşması, aslında insan içine çıkamaması, şehitlerin ana babalarına, yetim kalmış yavrularına görünmemesi lazım.
Bunca kan ve bunca şahadetten sonra bir Genelkurmay Başkanı'nın zeytinyağı gibi üste çıkma metodu yerine "Yer yarılsa da yerin dibine geçsem" diyebilmesi lazım.
Ama bizimki, her ölümden, kandan, gözyaşından sonra yapılan her eleştiriyi fırsat bilerek çıkıyor milletin karşısına ve utanmadan da her seferinde birilerini "hain" ilan ediyor, "lanetliyor."
Öyle bir konuşuyor ki, sürekli aynı şeyleri vurguluyor.
Sanırsınız kelime hazinesi sadece üç kelime...
Hainler...
Lanetliyorum...
Mütareke basını...
Sağ olun paşam...
Allah sizi başımızdan eksik etmesin paşam!
BUGÜN