“Gençlik ve İslam”

Muş Özgür-Der’de “Gençlik ve İslam” konusu ele alındı.

Muş Özgür-Der’de “21.Yüzyıl Gençlik ve İslam” Konulu Seminer Abbas Ataman tarafından sunuldu. Muş Eğitim-Bir sendikası seminer salonunda 17.3.2019’da yapılan sunumda şu tespitlere yer verildi:

İnsanlık tarihinin, son iki asırlık tarihi gençlik kavramının en çok tartışıldığı bir dönem olduğu görülüyor. İslam’ın kavram ve kurumlarıyla hakim olmadığı bir dünyada yaşıyor olmamız sorumluluklarımızı arttırıyor Nesillerimizi kendilerine fıtratlarına yabancılaştıran uzun soluklu öğretim süreci yeni travmalara yol açıyor ve kimlik kayıplarını beraberinde getiriyor.

Gençlerimizin rol model şahsiyetleri tanımaları onlardan beslenmeleri bir zaruret olarak kendini göstermektedir. İslâm, Peygamberlerin gençlik dönemlerinin konu edinildiği kıssalar vasıtasıyla gençlere rol model sunmaktadır.

İleriki başlıklarda da ifade edeceğimiz gibi Musa’nın (a)' Firavun'a ve düzenine karşı verdiği mücadelede en büyük maddi dayanağı genç yardımcısıydı (18/60). Tarihi verilere göre de Hz. Muhammed'in dava arkadaşlarının yaş ortalaması 22 civarında olması bu anlamda örneklendirmek mümkün.

Hayati kararların alındığı duygusal dalgalanmaların başladığı asli sosyal çevresinin şekillendiği karakter ve kişiliğin elde edildiği dönem bu dönemdir. İnsan hayatının duha vaktidir. Günlük zaman içerisinde nasıl ki fecr, duha, asr, leyl vakitleri varsa gençliğinde vakit olarak ömrün duha vaktine denk düştüğü varsayılabilir.

 Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de, peygamberlerin ve inançlı kimselerin gençlik dönemlerinde yaşadığı olaylardan örnekler vererek gençlik için bir rol model ortaya koymaktadır. Hadislerde de gençlik için rol modellerin var olduğu görülmektedir.

Bu dönemde artık çocukluk sona ermiştir. Sorumluluk alma ve onun gereğini yerine getirme bilinci ortaya çıkmaya başlamıştır. “Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz: Onlar Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.”Kehf, 18/13.

Kur’an-ı Kerim’de, her biri birer genç şahsiyet modeli olan Hz. Yûsuf, Hz. Mûsâ, Hz. Şuayb’ın kızları ve Hz. Meryem iffet ve hayâ örnekleri sunmaktadır. Yusuf sûresi gençlik dönemindeki bir insan için, zor bir sınav niteliğindeki cinsel dürtüler karşısında bir gencin iffet ve sabır timsali oluşundan bahseden ayetlerle örülüdür.

Hz. Mûsâ ile Hz. Şuayb’ın kızları arasında geçen olayda da iffet ve hayâ örneklerini görmekteyiz. Hz. Meryem, Kur’an-Kerim’de “Allahu Teâlâ’nın dünyadaki bütün kadınlara üstün kıldığı” bir şahsiyet olarak tanıtılmakta, en önemli vasfının, iffet, hayâ, edep ve takva olduğu, kendisini ibadete verdiği, en zor zamanlarda bile teslimiyetinden hiçbir şey kaybetmediği ifade edilmektedir. İnsanlık tarihinin en zorlu sınavlarından geçen İmran’ın eşi Hanne’nin kızı Meryem’in en bariz özelliği iffetli ve sıdıka olmasıydı. Hz. Meryem iffet ve tevekkülle ile hayatını taçlandırmanın sınavını verirken sadece annelik merhametinin değil kadınlık onurunun da sembolü oldu. Bütün insanlık tarafından masumiyet simgesi olarak görülmeye devam etmektedir

Allah Resulü, gençlere değer vermiş ve sorumluluklar yüklemiştir. Bu manada o 25 yaşında bir genç olan Mus’ab b. Umeyr’i  Medine’ye öğretmen olarak göndermiş, Muaz b. Cebel-i henüz 21 yaşında iken Yemen’e kadı ve öğretmen olarak tayin etmiş, Rumlarla savaşması için hazırladığı ordunun başına 18 yaşında olan Üsame b. Zeyd’i getirmiştir.

Yüce Allah Kur’an’da peygamberlerin ve inançlı kimselerin gençlik dönemlerinde yaşadığı olayları anlatarak etkileyici örnekler vermektedir. Hadislerde de gençlik için örneklerin var olduğunu görmekteyiz.

Yakın tarihte kurgulanan gençlik modelleri; Tevfik Fikret’in ideali; Haluk

Tevfik Fikret ve oğlu Haluk’un yaşamları büyük bir dönüşüm yaşayan o dönemin Millet için çok şey ifade eder. Bilindiği üzere Tevfik Fikret Modern Türk Şiirinin kurucu sacayaklarından biri kabul edilir. Yoğun batı etkisi altında yetişen ve ekseriyetle Batı ile ünsiyeti bulunan Tevfik Fikret’in hayalindeki gelecek tasavvuru, tek çocuğu olan oğlu Haluk üzerinden şekillenmiştir. O dönemde Milletin geleceğine yön vermeye çalışan pek çok akım arasından özellikle üçü öne çıkmıştır; Türkçülük, İslamcılık, Batıcılık.Haluk nihayet Haziran 1965’te Orlando, Park Lake Presbyterian Kilisesi rahibiyken ölür.

Büyük kitlelerin daha çok İstiklal Marşı şairi olarak bildiği Mehmet Akif, Cumhuriyete giden yolda fikirleriyle, örnek mücadelesiyle, ilmiyle, hitabetiyle ve en önemlisi şiirleriyle Müslüman millete moral olmuş, bir nevi mücadelenin en ön safında yerini almıştır. Mehmet Akif içinde bulunduğu zamanın kargaşasından, belirsizliğinden sıyrılarak ileriyi görebilen, ufukta görülen müjdeyi Milletine veciz şekilde anlatan zamanındaki neredeyse tek isimdir.

Son yüz yılın en büyük dava ve aksiyon adamlarından biri hiç şüphesiz Necip Fazıl’dır. Sadece yaşadığı dönemde değil bugün de milyonlarca gencin hayatına ideallerini aşılamaya devam eden bu büyük isim ülkenin en zorlu yıllarında tasavvur ettiği gençlik idealini şiirlerine, makalelerine dökerek çevresinde oluşan kalabalıkları toplumun temel değerlerinde birleştirmeyi amaçlamıştır. Bu idealini de oğlu Mehmed’e ithafen yazdığı şiirlerde görebiliyoruz.

Sezai Karakoç’un ideali; Diriliş Nesli ve Taha

Sezai Karakoç, kendine özgü “Diriliş” diye bilinen bir akım kurmuş, bu akım gençliğe büyük bir önem vermiş, adeta gençliğin bir parçası olmuştur. Taha ise bu dirilişi sembolize eden özel isimdir. Mehmet Akif Ersoy’da “Asım’ın Nesli” ne ise, Necip Fazıl’da “Büyük Doğu” ne ise, Sezai Karakoç’ta da “Diriliş Nesli” odur. Bunlar hep bir muhayyiledir. Bir istektir. Belirttiğimiz gibi bir duadır.

Gençlik Fıtratını Tahrif Eden Tüketim Sarmalı

Kapitalist anlayış Müslüman ülkelerdeki genç nüfusu dikkate alarak yeni pazar alanları oluşturma çabasına girmiştir-dino tikio örneği Moda akımlarıyla desteklenen yeni koleksiyon ürünler yeni neslin tüketim algılarına göre piyasaya sürülmektedir.

Yeni gençlik mottosu düşünüyorum öyleyse varım yerine beğeniliyorum öyleyse varım a evrildi. Görüş mesafesi sosyal medya aracılığıyla sıfıra düşmeye başladı.

İçinde var olduğumuz küresel kriz bizi en çok Entelektüel boyutuyla baskılıyor. Popüler kültürün İslami tasavvurlarımıza baskın gelmesi gibi bir riskle karşı karşıyayız. Allah’la aramıza, kardeşlikle aramıza geleceğimizi çalan bizi bizden çalan frekans bozucu aygıtlar giriyor. Yaşam standartımızı konforumuzu yükseltmeye odaklı çağ felsefesini sorgulamak aciliyet arz eden bir durum olarak gözüküyor. Şahsiyetimizi benliğimizi yüceltecek tevhidi anlayışı bir melekeye bilince dönüştürmek, ümmetle olan aidiyet bağlarını sımsıkı tutmak her türlü ulusçuluk hastalığından beri olmak , hareket ve eylem alanımızı sahih ve dengeli direngen bir noktada tutmak hayati önemi haiz ilkelerimiz olmalıdır.

Vicdanı körelmiş bir medeniyet içinde tertemiz kalabilmenin Donanımlı olmanın yolu bir yönüyle de kendini bilmekten hassasiyet sahibi bir genç olmaktan geçer. Denge noktalarını iç dünyasını keşfe çıkmamış bunun üzerinde kafa yormamış bir gencin sekinet limanına varması zor görünmektedir. Nefsin taşıdığı gazap şehvet ve düşünce gücü iç dengemizi kuran hareket noktalarıdır. Her birinin itidal ifrat ve tefrit noktası vardır. Bu duygular dengeli kullanılırsa şecaat iffet ve hikmet gibi üç nimete kavuşuruz. Dengesiz kullanıldığı zaman zulüm haram helal tanımama ve akılsızlık gibi hastalıklar baş gösterir.

Her türlü olumsuz şartlara rağmen Yaşadığımız zaman diliminde de ruhu çalınmış kimlik mutasyonuna uğratılmaya çalışılan ümmet coğrafyasında sınırsız kan içici firavunların karşısına Musa yürekli duruşlar sergileyen yiğitler çıkmaya devam etmektedir. Dünyanın yoksul ve yıkıma uğratılmış bölgelerinde haksızlığa çürümeye sömürüye ve baskıya karşı kurulan direniş cephelerinin ön saflarında gençleri görüyoruz. Dera’nın Halep’in zulüm ve kan kokan sokaklarında katil Esed’e karşı yeraltı zindanları masum kadın çocuk çolukla dolu suriye mısır zindanlarında kıyamı ve direnişi bu gençler dillendiriyor. Doktor sıra sende diye haykıran ve mücadelelerine devam eden cennet yürekli gençlerimizin yanında zaferden önce seferi gözeten Gazzelli yiğitler, Mısır Firavunu Sisi’nin katliamlarına karşı firavunluğuna karşı hayır diyen duruşunu bozmayan mümin ve mümine kardeşlerimiz Kıyamete kadar sürecek bir mücadele ve azmin sembolleridir. Dava bilincine sahip gençler kendi toplumlarından sorumlu olan aktif ve şuurlu özneler olmak zorundadırlar yelkenli gemi gibi rüzgâra göre değil buharlı gemi gibi imanından güç alarak yol almalı. Acının ve hüznün kuşatmasına yenik düşmeyecek kalbi ve akidevi bir olgunluğa dirayete sahip olma zorunluğu vardır.

 

 


 

 

 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi