Okmeydanı'ndaki gösterici gençlerin varlıklarından hep haberdardık ama Gezi'den sonra daha popüler hale geldiler. Maskeleri ve ellerindeki silahlarla daha çok bir film stüdyosunda gibiler. Anlaşılan bu kez ışıklar onlara çevrili; ilk kez"görünme" fırsatı yakaladılar. Sahnede olmayanların varlıklarından şüphe edildiği bu acımasız dünyada onlar da haklı olarak yaşadıklarını göstermek istiyorlar, öfkeyle. Kendi oyunlarını sergilemediklerini biliyorlar elbet, ama hem durup düşünecek kadar zamana sahip değiller hem de bu oyunun kendilerine ait olduğuna uzun zamandır inandırılmış haldeler. Hâlbuki bir yıldızın kayma anı kadar kısa sürüyor etkileri. Çünkü siyasi bir karşılığı maalesef yok ne yöntemlerinin ne söylemlerinin.
Yakın zamana kadar spotlar Kürt Sokağı üzerine çevriliydi, şimdi ise onların. Sahne ışıklarını üzerlerine çevirenler aslında yıllardır onları karanlıkta tutanlar. Karanlıkla beslediler senelerce bu gençleri, ihtiyaç duyduklarında sahneye sürmek için...
Şimdi yeniden bu gençlere ihtiyaç duyuyorlar; çünkü sokaklar gençlerindir, gençlerden sorulur oralar. Sokağın hakimiyetini ele geçirmek için gençlere hâkim olmak gerekir. Gezi'den beri yapılan gençlik edebiyatının, yeni kuşak güzellemelerinin nedeni de buydu; gençlerin gönlünü fethederek sokağı kazanmak! Merkez medyadaki fotoğraf cümbüşü, sokağı yücelten, şiddeti romantize eden görüntüler gençleri sarhoş etmeye yararken, gazeteci-yazarların, iş dünyasının ve siyaset erbabının bu gençlere gösterdikleri ilgi ve tezahürat da sokağın şiddetine meşruiyet katıyor. Şiddetin yeniden üretimini sağlıyor.
İktidar oyunu bittiğinde ise geride sadece ölüm, yıkım ve ruhları sakatlanmış, hastalıklı genç bir kuşak kalıyor.
Bu acımasız oyunu sahneye koyanların amacı Erdoğan'dan kurtularak devleti yeniden yönetebilecekleri eski pozisyonlarına geri dönmek ve Türkiye'yi dünyadaki güç merkezlerine uygun olarak, o güç merkezlerinin güdümünde yeniden restore etmek...
Bunu mevcut tarihi ve toplumsal zemine dayanarak gerçekleştirmeyi umuyorlar. Siyasal komplolar ve müdahaleler bile yaslanabileceği toplumsal bir dayanak arar. Hayatla bir şekilde somut bağlar kurmaya çalışır; iktidar oyunu gerçek araçlara ihtiyaç duyar. Kürt meselesi, Alevi sorunu, dindarların dışlanması, azınlıklar üzerindeki baskılar gibi Cumhuriyet'in kuruluşundan günümüze hala varlığını sürdüren büyük sorunlar var. Bu meseleler siyasal ve toplumsal sistemin en zayıf halkasını oluşturduğu gibi sistem dışı müdahalelerin de ana besin kaynakları durumundadır. Şimdiye kadar gerçekleşen bütün askeri müdahalelerde bunlardan biri veya ikisi önemli bir gerekçe olarak öne sürülmüştür. Yeni Türkiye, ancak Cumhuriyet'in bütün hastalıklı sorunları iyileştirilerek kurulabilir. Kürt meselesi kadar ciddi ve geniş çapta olmasa da, Alevi meselesine dayanan ve oradan beslenen sorunlar yaşıyoruz bugün. Bu topraklarda Irak ve Suriye'de olduğu gibi Alevi-Sünni savaşının zemini kesinlikle yoktur, buna inanıyorum; ancak son dönemde yürütülen siyasi operasyonlar, bu zeminden beslenmektedir. Bu alan üzerinde siyasi mühendeslik faaliyetleri yapılıyor, sondaj çalışmaları yürütülüyor. Algı operasyonları düzenleniyor. Bunu görmek ve tedbirler almak gerekiyor. Siyasal iktidara düşen, Cumhuriyet'in bu temel sorununa kalıcı bir çözüm üretmektir. Alevi meselesi ihmal etmeye, ertelemeye gelecek kadar basit bir sorun değil; doğrudan veya dolaylı olarak bir kişinin bile ölümüne sebep olan her sorun ciddi bir sorundur ve çözüm bulmak da şarttır.
Akşam