Balyoz Darbe Planı’nda isimleri geçen fakat Hükümete rağmen YAŞ’da terfi ettirilmek istenen üç generalin açığa alınması üzerine konuşulanlar askeri vesayetin giderek zayıfladığına işaret ediyor. Açığa alınan generaller, darbe süreçlerine dair açılan davalara emsal teşkil edip diğer muvazzaf subayların da önce açığa alınmasına sonra da resen emekli edilmesine örnek teşkil edecektir.
Bugün darbe sürecinin değişik kademelerinde yer alan veya görev verilmesi düşünülen subaylara ilişkin krokilere, silahlara, şifrelere değil bir başka konuya, “subaylara fuhuş tuzağı” konusuna değinmek istiyorum. Konuya dair epeyce haber çıkıyor ancak üzerinde fazlaca durulmuyor. Oysa merkez medya kadın erkek ilişkilerine, özellikle de cinsel içerikli ve yasaklı olanlarına pek düşkündür.
Medyanın peşinde koşup bütün bir toplumun üzerine boca ettiği “fuhuş, yasak aşk, aldatma, gizli kamera ile şantaj” vb. türdeki haberler için aslında Ergenekon iddianamesinde epeyce malzeme var. Ancak merkez medya bu konuyu tartışmak, irdelemek bir yana görmezden gelmeyi tercih etti. Neden acaba? TSK içerisinde ortaya çıkan ve daha büyük skandalların habercisi olan mevcut bilgi ve belgelerin haber değeri mi yoktu?
Teğmenlerden amirallere kadar 250’den fazla TSK mensubunun adının karıştığı bir “fuhuş tuzağı” söz konusu. Fuhuş tuzağını kuranlar da fuhuş tuzağına düşenler de TSK mensupları. Fuhuş meselesine dâhil olan askeri personelin bugünlerde ‘mağdur’ ve ‘müşteki’ sıfatıyla savcılıkta ifadeleri alınıyor. Söz konusu askeri personeli kim, nasıl ‘mağdur’ etmiş? Mağdur subaylar kimlerden ve neden ‘müşteki’? sorularına cevap ararken adres yine tanıdık bir yere çıkıyor: İ: S: kodlu bir albaya. Bu çirkin tezgâhın bir albayın marifetlerinden öte ciddi bir örgütlenme eseri olduğu malum elbet. Ancak bu çirkin tezgâhın “1 Numara”sı şimdilik Albay İ. S. olarak görülüyor!
Ordu içinde yapılanan “Fuhuş Çetesi”, savcılığın tespitine göre 2010 YAŞ kararlarıyla terfi edeceği tahmin edilen albayları, tüm ve tuğ generalleri öncelikli hedef olarak belirlenmiş. Kritik görevlere atanması beklenen subaylardan şantajla gizli bilgi ve belgelerin sızdırılması için emir subayları aracılığıyla toplanan istihbarat her işin başı. Kimin ailevi sorunu var, nasıl bir zevke sahiptir, karısının, kızının durumu nedir vs gibi tüm konuları ihtiva eden kapsamlı bir form düzenlenerek yola koyuluyorlar. Haberlere göre, yabancı kadınların yanı sıra Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği bursu ile okutulmuş Deniz Harp Okulu’ndan bazı kadın subaylar da fuhuş elemanı dolayısıyla istihbarat ve şantaj elemanı olarak kullanılmış bu işte.
Askerin darbe yapması, siyaseti ve toplumu vesayet altında tutmasının ideolojik ve iktisadi sebeplerini belli oranda tartışıldı ama ahlaki sebeplerini neredeyse hiç tartışılamadı. Devlet, kamusal alanın tamamından İslami-ahlaki olan her şeyi silmeyi ilk hedef edindi. TSK ise İslami-ahlaki olanı silmekle iktifa etmedi kazımak, yok etmek için çırpındı durdu.
TSK bütün personelini ve yakınlarını namaz kılmak, oruç tutmak, hanımı tesettürlü olmak, İslami bir çevre ile ilişkide olmak vb her türlü duyarlılıktan arındırmak için olağanüstü bir performans sergiledi. Askerin, subayın Atatürkçü kimliğini pekiştirmek için mutlaka rakı içmesi, hovardalık yapması gerekir mantığının doğal tezahürüdür bugün yaşananlar.
Askeri Lise ve Harp Okulları’nda eğitim-öğrenim gören gençlerin karakteri laik-Kemalist ideoloji ile şartlandırılırken alkole ve fuhşa öylesine özendiriliyorlar ki fuhuş çetelerinin tuzak kurmasına bile gerek yok aslında. Ancak, organize edilip yaygınlaştırılan fuhşun sadece bir şantaj malzemesine dönüşmesi sorun olarak görülüyor maalesef. Oysa fuhşa açık, hatta heveskâr olarak şekillendirilen bir karakterin topluma ve siyasete vesayet etmek istemesi de cunta kurup darbeye teşebbüs etmesi de beklenmedik bir durum değildir.
Ne kadar mide bulandırıcı olsa da çürütülen, deforme edilen kişiliklerin darbe çetelerine, cinayet ve uyuşturucu şebekelerine, rüşvet ve fuhuş çetelerine abone usulü çalışmaları hiç şaşırtıcı olmuyor. Kemalist asker, Kemalist toplum yaratma dayatmasının başımıza daha çok iş açmaması için güçlü bir itiraza her zamankinden daha çok ihtiyaç var.
Bu makale Yeni Akit'in 28 Kasım 2010 Pazar günkü nüshasında da yayınlanmıştır.