Türkiye, gelir adaletsizliğinde basamak atlayarak zirveyi zorlamaya başladı. OECD'nin raporuna göre, Türkiye, ABD ve İsrail ile birlikte en zengin ile en fakir arasındaki uçurumun 14'e 1 olduğu oran ile zirvenin hemen ardında yer alıyor. Zirvede ise Brezilya ve Meksika ve Şili var.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), OECD ülkelerinde zenginler ve yoksullar arasındaki gelir uçurumunun 30 yılın en yüksek seviyesine çıktığını bildirdi.
OECD'nin 22 ülkede yaptığı araştırmaya dayanarak hazırladığı rapora göre, 1980 yılı ve finansal krizin etkili olduğu 2008 yılları arasında bu ülkelerden 17'sinde eşitsizlik büyüdü. Rapor, en zengin yüzde 10'un ortalama gelirinin, şu anda en yoksul yüzde 10'un dokuz katına ulaşmış durumda olduğunu ortaya koydu.
Zenginler ve yoksullar arasındaki gelir uçurumu 1980 yılının ortalarından bu yana yaklaşık yüzde 10 arttı.
Rapora göre, zenginler ve yoksullar arasındaki gelir eşitsizliği en fazla ülkeler Meksika, ABD, İsrail ve Türkiye olarak sıralanırken, gelir eşitsizliği en düşük ülkeler Danimarka, Norveç, Belçika ve Çek Cumhuriyeti oldu.
Gelir eşitsizliği, geleneksel olarak eşitlikçi ülkeler olarak bilinen Almanya, Danimarka ve İsveç'te bile büyüdü. Bu ülkelerde zenginler ve yoksullar arasındaki gelir eşitsizliği oranı 1980 yılında 5'e 1 iken, bugün bu oran 6'ya 1 oldu.
TÜRKİYE İLK SIRALARDA
Gelir eşitsizliği oranı İtalya, Japonya, Güney Kore ve İngiltere'de 10'a 1 olurken, ABD, İsrail ve Türkiye 14'e 1 oranı ile en yüksek gelir eşitsizliğine sahip ülkeler arasında yer aldı.
OECD'de, Şili ve Meksika'da en zenginlerin geliri en yoksulların gelirinin 25 katından fazla iken, OECD bölgesi dışında gelişmekte olan Brezilya'da bu oran son 10 yılda ciddi biçimde düşmesine rağmen 50'ye 1 olarak kayıtlara geçti.
Gelir eşitsizliğindeki artışın arkasındaki en önemli etken ücretler arasındaki eşitsizliğin büyümesi oldu, çünkü çok becerikli kişiler düşük becerikli kişilere göre teknolojik ilerlemeden daha fazla faydalandı. Rekabeti destekleme reformları ve istihdam piyasasını daha uyumlu hale getirmek, örneğin part time çalışmayı artırmak ya da daha fazla esnek çalışmayı teşvik etmek, özellikle kadın ve düşük gelirli işçileri daha fazla çalışma hayatına dahil etti ve verimliliği artırdı. Ancak part time ya da düşük ücretli çalışmadaki artış beraberinde gelir uçurumunu da yükseltti.
Gelir eşitsizliğinin artmasındaki diğer unsurun ise yüksek gelirliler için vergi oranlarında kesintiye gidilmesi olduğu belirtildi.
OECD, hükümetlerin, zengin bireylerin vergi yükünün adil paylaşımına katkıda bulunmasını sağlamak için vergi sistemlerini gözden geçirmesi gerektiğine işaret etti. Bunun, zenginlere marjinal vergi oranlarının artırılarak başarılabileceği, aynı zamanda vergi uyumunun düzeltilmesi, vergi indirimlerinin kaldırılması ile emlak ve servetin bütün biçimlerinde verginin rolünün yeniden değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı.
OECD Genel Sekreteri Angel Gurria yaptığı açıklamada, ''Sosyal sözleşme birçok ülkede yıkılmaya başladı. Bu çalışma, ekonomik büyümenin faydalarının otomatik olarak dezavantajları azaltacağı varsayımlarını yok ediyor ve büyük eşitsizlikler büyük sosyal hareketliliği besliyor'' ifadesini kullandı.
Gurria, büyümeyi kapsayan kapsamlı strateji olmaksızın eşitsizliğin artmaya devam edeceğine işaret etti.
Ajanslar