Geçmişte evlerde, akrabalar ve komşular arasında iftar davetleri verilmesi geleneği yaygındı. Şimdi bu davetler gelenek olarak yine sürdürülüyor. Ama son yıllarda daha çok kurumlar adına gösterişli restoranlarda, sosyal tesislerde kalabalık davetlilere iftarlar verilmesi yaygınlık kazandı. Toplumun seçkin tabakası da genellikle bu tür ziyafetlere gitme ihtiyacı duyduğundan komşular ve akrabalar arası davetlere pek vakit ayıramıyor. Dolayısıyla bu tür ziyafetler ikinci plana itildiği gibi aynı zamanda belirgin bir şekilde azaldı.
Bir diğer iftar daveti geleneği de belediyelerin, hayır kurumlarının ve vakıfların gündelik olarak umuma açık verdiği ikramlar. Bu tür ikramlar aslında Osmanlı döneminden beri sürdürülen bir gelenek. Ama Ramazan ve orucun unutturulmaya çalışıldığı dönemde bu tür davet ve ikramlar da büyük ölçüde unutturulmuştu. Sonra önce yoksullara iftar yemekleri verilmesiyle yeniden ihya edildi. Ardından kapasite artırıldı ve akşamları iftarlarda evlerine geç kalan herkes buralardan yemek almaya başladı. Zamanla bir yarışa dönüştü. Hayırda yarışmak elbette güzeldir. Ama yarışı bir şova, gösterişe dönüştürmediğimiz, gayenin mutlaka Allah rızası kazanmak olması gerektiğini unutmadığımız takdirde hayırda yarışmış oluruz. Bu arada iftar ikramlarının yer yer israfa kaçtığını, gündüz tutulan oruçların akşam iftar sofralarında bol çeşitli ziyafetlerle mana ve ruhundan uzaklaştığını da dikkatten kaçırmamak gerekiyor.
Allah rızasını kazanmak için yarışa ve Ramazan'ın dostlar arasında muhabbetin güçlendirilmesi, yoksulların karınlarının doyurulması, hayır amellerinin ve ikramların artırılması için bir vesile ittihaz edilmesine itirazımız yok. Ama ihtiyaçlılara el uzatma, iyilik ve ikramda zorunlulukların öne alınmasına da özellikle ihtiyaç var. Örneğin bu yıl Türkiye'de ihtiyaçlı, aile efradının karnını doyurmakta zorlanan yoksullara verdiğimiz iftarların dışındaki davetlerimizi açlığın ve kıtlığın yaşandığı İslâm beldelerine taşıyabiliriz.
Diyelim ki belli bir çevreye sahip saygın bir kuruluşumuz var ve onun adına söz konusu çevreye iftar daveti verme ihtiyacı duyuyoruz. Böyle bir ikram hem o çevreyi iftar sofrasında buluşturma, hem de kurumumuz adına onlara bir Ramazan akşamı vesilesiyle ulaşma açısından faydalı ve makbûl bir ameldir. Ama öte yanda Somali'de, Kenya'da, Etyopya'da kıtlık ve açlık yüzünden insanların ölmelerini görmezden gelme, onlara el uzatmama da her şeyden önce tuttuğumuz orucun mana ve ruhuna aykırıdır. Buradaki davetleri düzenleyeceğimiz tesislere kişi başına ortalama 40 - 50 TL civarında bir ödeme yapmamız gerekecektir. Bu miktar kıtlığın yaşandığı beldelerde 4-5 ailenin iftarı için yetebilir. 4-5 kişiye demiyorum ortalama beş kişilik 4-5 aileye. Burada verdiğimiz 200 kişilik bir iftar davetini kıtlık beldelerine taşısak ve bir kişi için tahsis ettiğimiz miktarla ortalama beş kişiden oluşan dört ailenin iftar masrafını karşılasak dört bin kişiye iftar ziyafeti vermiş olacağız.
Burada iftar davetlerine çağırmayı düşündüğümüz ve kurumumuzun irtibatlı olduğu kişilere de yine bir "davetiye" göndermekte sakınca yoktur. Ama bu davetiye bir iftar davetiyesi değil de bilgilendirme olur. Bu yıl kıtlık beldelerindeki insanların Ramazan iftarlarında karınlarının doyması, böylece onların kıtlık sebebiyle değil de bizler gibi Allah rızası için oruç tutarak aç kalmaları için ikramlarımızı oralara taşıdığımızı bildiririz. Böylece hem hitap ettiğimiz kesime mesajımız yine ulaşır hem de bu bir örnek teşkil ederek başkalarını da hayra teşvik olur. Belki bu yolla yeni bir yarış başlatırız. Böylece ikramlarımız aynı zamanda önemli bir ihtiyacı karşılar ve yapacağımız hayırda yarış orucun verdiği mesajla özdeşleşir.
Belediyelerin ve vakıfların da ikramlarda sayı yarışı yapmak yerine, buradaki yoksulların ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra artan miktarı kıtlık beldelerine taşımaları çok daha isabetli olur.
Siyonist katillerin ablukası altında hayatlarını sürdüren Filistinli yoksulları ve yetimleri de ilgi alanımızın dışına çıkarmamamız gerektiğini unutmamalıyız. Fakat buralardaki insanlar için öncelikle yapmamız gereken siyonist ablukanın etkisiz hale getirilmesi için güçlerimizi birleştirmemizdir.
YENİ AKİT