Gelecek zamanın sesi’nden Hicret mimarisine

ALAADDİN YURDERİ

Yeni bir yürüyüşün
Yer sarsan gök titreten
Yürek yumuşatan bir yürüyüşün marşıyla
“Bir gün doğdu üstümüze ay doğdu
Ufuktan
Yükselen ve hep parlayan”
Sezai Karakoç/Hızırla Kırk Saat

Portreler galerisinde Sezai Karakoç’u “Gelecek Zamanın Sesi” başlıklı yazısıyla değerlendiren Âlim Kahraman, “Hayatı, sanatı ve dünya görüşünün iç içe geçmiş bir örgü halinde şekillendirdiği bu kişilik, çağı ve toplumu için temsil edici gücü olan “orijin” sahibi öncü bir kişiliktir. O, kendinde yeni bir çağı çağırma gücü bulan, açılmakta olan yeni bir çağın sesini duyan geniş ve derin ufukların sahibidir.“Fecir Devleti” şiirinde de bu ulu kentler kuran “sesi” veciz bir şekilde işitiyoruz;

Fakat ben dağların sesini duydum
Anladım gelmekte olan zamanı
Yöneldim Büyük Amaca
Doğan güneşe dönen
Bir gün çiçeği gibi
Evet ben gelecek zamanın sesini duydum
1

Sezai Karakoç, “Ses ve Öfke” başlıklı bir yazısında: “İslam bir “ses” ti. Medeniyetini kuran bir ses. Aksiyonunu tarihin içine ve dışına silinmez bir çizgi ile çeken hakikatin çağrı sesiydi,”2 diyerek ses’in kaynağına işaret eder.

İslam tarihine damgasını vuran, aksiyonunu tarihin içine ve dışına silinmez bir çizgi ile çekenen önemli bir “ses” olayı da hicrettir. Mekke’de ilk Müslümanların çektikleri maddi ve manevi baskıartınca Peygamber Efendimiz bir çıkış yolu bekledi. Nihayet göç etmenin yani hicretin kapısı açıldı. Hicret, Karakoç için son derece önemli bir olaydır. Bu öneme binaen Hızırla Kırk Saat şiirinde hicrete uzunca yer vermiştir:

Âyet âyet sûre sûre yürüdüler
Mekke’den Medine’ye erdiler
Gün oldu Mağaraya girdiler
Örümcek ağını pekiştirdi bir gecede bin yıllık
Güvercin bir kerede bıraktı sıcak yumurta
Yeni doğum yumurtası bir yıllık
İnançsızlar sedefsizler gelip gelip döndüler
Değişimi büyük dönüşümü
Taş içindeki atan bir çift kalbi
Göremediler işitemediler sezemediler

Hicret öncesi ve hicret esnasında yaşananları gayet veciz bir şekilde şiirinde anlatan Karakoç, “Hicret Mimarisi” başlıklı yazısında ise hicreti farklı bir bağlamda yorumlamıştır. “Onlar, hicret adamıdırlar. Cümlesiyle başlayan yazı güzel tespit ve uyarılarla devam eder: “Çile bir hicrettir. Çilesini bitiren Müslüman, hicretini bitirip Medine’sine ermiş olandır. Hz. İbrahim’in Arabistan yolculuğu, Hz. Yusuf’un Mısır’a köle olarak gidişi, Hz. Musa’nın Sina Dağı’na çıkışı, bütün bunların hepsi, Büyük Hicret’in sembolik muştucularıdır. Fetihler ve zaferler de hicret yemişleri, hicretin yemişleri...

İçimizde, durmamacasına Mekke’den Medine’ye gidip geliyoruz. Mekke’yle Medine arasında hicret edip duruyoruz. Ne mağaralardan geçmiyoruz. Ne ağlar korumuyor bizi. Ne yılanlar ısırmıyor…

Her Müslüman, bir hicret dönemi geçirecektir hayatında. Fakat, bir gün gelecek, hicret bitecektir. Bitecektir, ama ölünceye kadar gönlünde hicretin acı ve haz karışık verimini duyacak ve tadacaktır her Müslüman.

Bu çağın insanı, dünyaya kendini o kadar yerleşik saymaktadır ki hicretin gök sofrası nimetlerinden haberli bile değildir. İçinde bir hicret mimarisi yoktur da ondan, ölüme karşı hazırlıksızdır. Ölümün sesi, onun için bir göç alarmı değil, bir yamyam tamtamıdır... Ama Müslüman, ölümden önce ölüme hicret etmiş kişidir. Ölüm, ona nice yarış birincilikleri kazandırmış bir koşu atı değil midir?

"Biz, birkaç yüzyıldır hicret köprüsünü yıktık. İçimizdeki Mekke ve Medine birbirinden koptu. Kişiyle toplumun arasındaki birbirine göç ediş mimarisi çöktü. Ahiretin bu dünyadaki izi olan hicret adamı özelliğini anlamaz olduk. Bu dünyaya yerleşmek istedik, o yüzden bir sürgüne mahkûm edildik. Kendi kendimizden sürgün edildik. Çağdan sürüldük. Kendi ülkemizde sürgünüz şimdi.3

Hicret sesi / şuuruyla hareket ederek, Peygamberimizin sünnetini çağa taşıyarak sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz. 19 Temmuz 2023 Cumartesi günü itibariyle, Peygamber Efendimizin Mekke’den Medine’ye hicretini esas alan Hicrî Takvim’in 1445. yılına girmiş bulunacağız. Rabbim Hicri yılımızı hayırlı kılsın. Hicret sene-i devriyesinin insanlığın yeni bir kader dönüşümünde, önümüzde yeni bir “Fecrin Devleti” olarak yükselmesine vesile olsun.


Dipnotlar:

1- Alim Kahraman, Yazarak Yaşamak, Büyüyenay Yay., İst., 2018, s. 66

2- Sezai Karakoç, Çağ ve İlham II, Diriliş Yay., İst., 2019, s. 131

Sezai Karakoç, Kıyamet Aşısı, Diriliş Yay., İst.,1979, s. 24-26