Yüce Rabbimiz gelecekle ilgili Kitab-ı Kerim’inde şöyle buyuruyor.
“Ey iman edenler. Allah’tan korkun. Herkes geleceğe ne hazırladığına bir baksın. Allah’tan korkun. Hiç şüphesiz ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”
Haşr Sûresi’ndeki bu hitap, Rabbimizin hayati bir hatırlatması ve bir teklifidir. Allah’tan korkacağız. Niçin? Sadece tek dünya için değil, bilakis iki dünya yani dareyn için. Çünkü bu dünya’da bugünümüzü ve geleceğimizi kazanamadan, ebedi dünyayı, ahireti kazanamayız. Ahiret hayatındaki geleceğimiz için de bu dünyayı ve bu dünyadaki geleceğimizi iyi planlamalı ve kulluk görevimizi iyi yapmalıyız.
Gelecek, yaşadığımız hayatla da ahiretle de alakalıdır. Yetiştirdiğimiz çocuklarımız da eğitim ve öğrenimimiz de veya kurmaya çalıştığımız iş hayatımız da namazımız ve orucumuz da hem bu dünya hem ölüm sonrası dünya geleceği içindir. Gelecek hem doğrudan bugünle ilgilidir ve hem bugünden sonrası içindir.
Tabii ki mutlak bir gelecek planlaması olamaz. Çünkü biz gabya taş atan müneccimler değiliz. Çünkü Lokman Suresi’nde belirtildiği gibi “Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiç kimse nerede öleceğini de bilmez.”Geçmişin ve geleceğin gaybıyla da ilgili mutlak bilgi sahibi Allah’tır. Rabbimizin belirttiği gibi “Allah yaratılmışlara benzemez.”Dolayısıyla Rabbimizin her şeyi nasıl bildiği konusu, bizim sınırlı ve yaratılmış bilgi edinme formumuzla öğrenilemez.
Bilinemeyen gaybla ilgili geleceği mutlak olarak bilemeyiz. O zaman bize düşen de kehanetler üretmek, gabya taş atmak olmamalıdır. Ama fıtri ve ibadi dünya imtihanımızı kazanmak için, tebliğimiz için, mücadelemiz için hesaplanabilir geleceği hesaplamak ve bugünümüzü ona göre planlamak zorundayız. Rabbimiz Ahkaf Suresi’nde bulutlarla ilgili “müstakbil”e (gelecek olana) dikkat çeker (46/24). Araf Suresi’nde de (7/185)ecelimizi düşünüp tedbir almamız istenir.
Bizler için Rabbimizin razı olacağı bir gelecek muhasebesi bugünden ve kendi şahsiyetimizden başlamalıdır.Ve geleceğe bakışımız hamasi veya münzevi değil, gerçekçi olmalıdır.
Bu açıdan İslami şahsiyet olarak İslam dinini insanlara ve çevremize tevhid ekseninde anlatacak yeterlilikte kendimizi donatmamız önemlidir. Çünkü biz Müslümanların özgün kültürel faaliyetlerimiz de siyasetimiz de ed-din temellidir.
Yine yakınımızda veya uzağımızda olup biten olayları doğru takip etmeliyiz. Ve bilmeliyiz ki Müslümanların dertleriyle yeteri derecede dertlenmemiz ibadi bir sorumluluktur. Mağduriyete uğrayan mü’minlerin yardımına koşmak için Rabbimiz dayanışma yolunu göstermektidir (42/39).
Ayrıca davranışlarımız, hitap tarzımız, üslubumuz, nezaketimiz, istişari olgunluğumuz bir tebliğcinin özelliklerini taşıyacak niteliğe ulaşmalıdır. Bu konularda kendimizi yetiştirip-geliştirip en başta annemiz, babamız, ailemiz ve yakın arkadaşlarımızdan başlamak üzere uygun, uyumlu ve nazik bir ilişki tarzını geliştirebilmeliyiz.
Kendimizle ilgili muhasebe sürecinde Allah’tan korkmamız gerekiyor. Geleceğe hazırlanmak sosyal, siyasi, ekonomik, yapısal stratejiler üzerinde yoğunlaşmayı asıllaştırmadan önce; fikri donanım ve Müslümanları temsilde yeterlilik açısından şahsiyetimizi ve istişari birlikteliklerimizi İslami ve sahih örfi ölçülerle oluşturabilmek demektir. Hiçbir plan, teknolojik veya yapısal donanım vahyin şahitliği ve takvayı üstlenmiş elemanlardan kopuk olmamalıdır. İslami şahsiyetlerden kopuk her bir plan, teknoloji veya donanım kurudur; hatta ıslah çalışmalarını zedeleyen bir aldanmacaya dönüşebilir.
Eğer geleceğimiz için bugün yaptığımız işlerde bir eksiklik, bir kopukluk, bir lakaydlık, bir nezaketsizlik görüyorsak geleceğe iyi hazırlanmıyoruz demektir. Bunun için yeniden Allah’tan korkmamız gerekiyor. O zaman dönüp nerede hata yapıyoruz, nerede eksiğimiz var, neleri yapamadık bir kez daha sormamız, yapıcı ve birbirimizin gönüllerini kazanıcı bir şekilde muhasebe etmemiz gerekiyor.
Islah temelli, adaplı her muhasebe şahsiyetimizi ve birlikteliğimizi çoğaltmalı, vahye iman eden kardeşlerimizle dayanışmamızı artırmalıyız. Müslümanların, ümmet coğrafyasındaki intifadalar ile yükselttikleri bugünkü İslami uyanış sürecinde iç donanımımızı artırmaya ve küçük de olsa birlikte sahih toplumsal örneklikler göstermeye çok daha fazla ihtiyacımız bulunmaktadır.
Rabbimiz bizlere feraset versin. Rabbimiz bizlerin basiret ve hikmet gücümüzü çoğaltsın. Rabbimiz kendi nefsimize ve kardeşlerimize karşı bizleri müşfik ve merhametli olanlardan; birlikte iş yapabilme ahlakı, beceri ve ilkeleri ile olgunlaşanlardan eylesin.