Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği Niğde’ye; Yüksel baba!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Şike ve çete kurma suçundan tutuklu Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, önceki akşam rahatsızlanmış ve cezaevinden hastaneye kaldırılmış.

Gelen haberlerde, Yıldırım’ın koluna serum şişesi bağlı olduğu halde, yoğun güvenlik önlemleri altında hastaneye götürüldüğü belirtiliyordu.

Sabahleyin, FB’li yöneticiler hastanede kendisini ziyaret ettiler.

Ve FB’li yönetici Cihan Kamer, hastane çıkışında üzücü açıklamayı yapıyor: “Aziz Bey’in rahatsızlığı ciddi!”

Avukatı da aynı minval açıklama yapıyor: “Durumu ciddiyetini koruyor. Daha ciddi bir hal aldı. Öyle kısa süreli bir tedavi değil; daha ciddi, uzun süreli bir tedavi gerektiriyor.”

Aynı saatlerde FB’nin Yüksek Divan Kurulu toplantısı başlıyor.

Gelen haberlerde Nihat Özdemir’in, Abdullah Kığılı’nın, diğer yöneticilerin, Aziz Başkan için gözyaşlarını tutamadıkları aktarılıyor.

Biz “Vah vah” derken..

10 dakika sonra, sağlık durumunun ciddi olduğu söylenen Aziz Bey’in basın açıklaması kulübün internet sitesinde yerini alıyor..

Neredeyse bir tam sayfa..

Yok canım, “Elveda. Hakkınızı helal edin” türünden bir açıklama değil bu..

Yer yer teşekkür, yer yer tehdit dolu bir açıklama..

Şöyle başlıyor açıklama: “Temel hak ve özgürlüklerin hiçe sayıldığı bir süreçte, masumiyet ilkelerini savunan ve bu anlamda kişilerin aklanma hakkına destek veren çoğunluğa en derin şükranlarımı sunuyorum.”

Devamını da şöyle getiriyor: “Buna karşın, savunma hakkını henüz kullanamamış insanların üzerinden fırsatçı bir anlayışla, lehlerine olacak kazanımlar peşinde koşanları, şiddetle kınıyorum.”

Durumu ciddi olan hastaya bakın..

Bir de açıklamadaki ciddiyete bakın.

Edebiyat parçalayan cümlelere bakın.

Koluna serum şişesi takılı hastanın, yanında cezaevinden asker dışında kimsenin olmadığı hasta odasında yazdığı şu basın bültenine bakın..

Durumu ciddi olan hastayı bırakın, istirahat alan bir hasta bile bu ifadeleri yan yana getirebilir mi acaba?

Öyle anlaşılıyor ki, birileri bizimle kafa buluyor.

Türk milletinin zekası ile alay ediyor..

Sadece alay da değil.

Bir de küstahlık var.

Küstahlık kimden geliyor?

O da, FB’nin en yaşlısından, Yüksek Divan Kurulu Başkanı’ndan.

Ne diyor, Yüksek Divan Kurulu toplantısındaki konuşmasında, Yüksel Günay?

“Bayram değil, seyran değil” kabilinden, bire bir şu cümleleri sarfediyor: “Hiçbir tarikat, İslâm örgütü zemininde bir yapılanma bu kulübün içinde olamaz.”

Ne demek şimdi bu?

Haltı yiyen kendileri..

Tarikate, dini kavramlara sataşan yine kendileri..

Nereden alıyorsa, bu saldırı cesaretini..

Biz merak ededuralım, Yüksel Günay hemen kendisi ilan ediyor, cesaret aldığı kişileri: “Fenerbahçe Spor Kulübü bugüne dek iki cumhurbaşkanı, iki başbakan kulüp üyesi, 117 general ve amiral, 48 bakan, 1168 milletvekili ve senatör, 27 vali, 1500’ün üzerinde yargı mensubu, 71 adet birinci sınıf emniyet müdürü, 21 adet büyükelçi çıkarmış bir kulüptür.”

Vay vay vay..

Şu ünvanlara bakın hele..

Cumhurbaşkanları.. Başbakanlar.. (Birisi de mevcut başbakanımız olabilir ama. Onun kaydını sildirme girişimi, kendisini pek de sevmediklerini açığa veriyor olsa gerek..) 117 general ve amiral!

Şimdi ortaya çıktı, üç kuruşluk PKK ile baş edemememizin sebebi.

Demek ki generallerimizin bir kısmı, öyle hobi cinsinden futbol ile ilgilenmeyi bırakın, bir de kulüp üyeliği yapıyorlarmış!

Divan Başkanı devam ediyor konuşmasına: “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na bağlı, Atatürk devrimlerine sadık, koruyan ve o düzende kalmaya kararlı 23 milyon kişilik bir topluluğuz.”

Epeydir duymuyorduk, laikçilik söylemlerini. Buyrun o da var,Yüksel Bey’in konuşmasında: “Kulüp olarak laik düzende, laik anlayışla, yalnız spor yapıyoruz.”

Hey gidi hey..

Utamıyorlar, sıkılmıyorlar.. O kadar delile rağmen, “Bizim elimizde dosyanın tamamı yok” mavalları ile ortaya çıkıp, bir de “Atatürk devrimleri ve laik anlayış”dan medet umuyorlar!

Geçti Yüksel baba, geçti o devirler..

Sen çok gerilerde kaldın..

Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği Niğde’ye!

YENİ AKİT