HAKSÖZ HABER
Diyarbakır Özgür Der Şubesi aylık konferanslar dizisinin bu ayki konuğu yazar-şair Ali Emre idi.
“Gazze Avazı; geçmişten günümüze Filistin davası” konulu konferansın sunuculuğunu Recep Doğru yaptı.
Dinleyicileri selamlayarak konuşmasına başlayan Ali Emre, memleketimizin doğusundan batısına, dünyanın dört bir yanında yaşayan, mücadele veren insanlarla bizi kardeş kılan islam dininden büyük bir gurur duyduğunu ifade etti. İnsanın insanın kurdu değil yurdu olduğunu vurgulayan Ali Emre, kardeşliğin her şeyin önünde olduğunu belirtti.
Milli eğitim sistemimizin tarihimizi neredeyse tamamen 1923’ten başlatıp zihin dünyamızı daralttığını, geçmişimizle bağımızı kestiğini ifade eden Emre, bu anlamda tarihimizin ve gönül coğrafyamızın oldukça geniş olduğunu belirtti.
7 Ekim’de Aksa Tufanı ile birlikte Hamas’ın İsrail’e okkalı bir tokat indirdiğini ve Aksa Tufanı ile birlikte büyük bir direniş başladığını ifade eden Emre, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Tarihimize dönüp baktığımızda nice kıymetli şahsiyetin olduğunu görüyoruz. Nureddin Zengi, Baybars ve Selahaddin Eyyubi bunlardan sadece bazıları. Bu şahsiyetlerin üzerine yazarken de acaba böyle şahsiyetleri bir daha görebilecek miyiz derdim. Ancak bugün Gazze’deki direnişi, imanı ve teslimiyeti görünce tamam budur dedim. Bu teslimiyeti ve imanı gören nice batılı insan bu durumu merak edip Kur’an okumaya, bu teslimiyet ve imanın kaynağını anlamaya çalışmaktadırlar. Gazze halkı sahabeyi günümüze getirdi. Resmen sahabe hayatından tablolar görüyoruz.”
Şehit Esmalar, bugün Gazze’de tüm insanlığı selamlayarak çekip giden onurlu şehitlerimiz belgesellerle, filmlerle, öykü ve romanlarla yazıp tanıtmamız gereken insanlar, ancak ne yazık ki yeterli çalışma yok. Bir olayın kendi gerçekliğinden sonra en kıymetli tarafı roman, şiir, film benzeri sanatsal faaliyetlerle tanıtılması olduğunu ifade eden Ali Emre, tarih yapmanın tarih yazmak kadar kıymet olduğunu vurguladı.
Emre, “Şam, Halep, Musul ve Kahire’nin kalbini birleştirdiğimiz an Kudüs’ü fethederiz. Birinci reçetemiz budur. Küresel intifadayı köyümüze kadar götürmek zorundayız. Yöneticilerimizi sıkıştırmak, zorlamak zorundayız. Boykot meselesini aklımızdan çıkarmamalıyız. Yürürken Allah’ın bir ayeti gibi yürümeliyiz. Güne sıkılmış bir yumruk gibi başlamak zorundayız. Bu duyarlılık ve şuura sahip, donanımlı, inancının yanı sıra dünya gündemine hakim, takvalı, inanmış insanlar lazım. Ne yazık ki toplumumuzun yüzde biri bile bu niteliğe sahip değil. Yüzde bir olduğumuz gün toplumu sarsarız.” dedi.
70 bin insanın ölümü ile sonuçlanan Haçlı Seferleri sonucunda Kudüs’ün işgal edildiğini ifade eden Emre, akabinde 8-10 yıl içerisinde onlarca şehrin işgal edildiğini ve 4. haçlı devletinin kurulduğunu söyledi. “Onlarca katliamın, tecavüzün ve zulmün ardından ilk defa Nureddin Zengi haçlılara karşı kahramanca savaşmış ve 4.haçlı devletini yıkmıştır. İmâdüddin Zengi’nin generali olan Şirkuh yeğeni Selahaddin Yusuf’u yetiştiriyordu. Haçlılara ağır darbeler indiren Nureddin 100’e yakın medrese inşa etmiştir. İlginçtir ki bugün Gazze’de cahil yoktur. Küçücük çocuklar alim gibi konuşuyor. Kılıcın yanına eğitimi, ilmi yerleştirmişler. Nureddin Nureddin’in oluşturduğu bu atmosferde büyüyen Selahaddin Eyyubi 16 yaşında Mısır’a yönetici olarak yerleşmiş ve haçlılarla mücadaleye devam etmiştir.” dedi.
1187’de Hıttin denen yerde Selahaddin Eyyubi’nin birleşik haçlı ordusunu ağır bir şekilde yendiğini ifade eden Ali Emre, büyük bir ortadoğu seferinden sonra 102 şehri fethettiğini ifade etti.
Emre, “Ve nihayetinde 10-12 günlük kuşatmanın akabinde Selahaddin, Kudüs’ü fethetti. Adalet suresi misali düşmana muamele etmiş ve Kudüs sokaklarında yürümüştür. Dünya o günlerde müthiş bir adalete boğulmuştu. Akabinde defalarca yapılan ve Kudüs’ü geri almaya yönelik haçlı seferlerini püskürtmüştür. 4 yıl sonra haçlılar tamamen bölgeyi terk edip gitmiştir.” dedi
Program sinevizyon gösterisinin ardindan sona erdi.