Mehmet Ali Kaçmaz / Haksöz Haber
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) 2018 yılının başından beri gerçekleştirdiği “Bu Son 28 Şubat Olsun” eylemlerinin sonuncusunu birçok ilde cezaevlerinin önünde gerçekleştirdi.
Bolu’da yapılan “İçeriden Dışarı Özgürlük İftarı” başlıklı programa, aralarında Özgür-Der, Köklü Değişim, Hukuk Vakfı, İHH, Akabe Vakfı’nın da bulunduğu birçok sivil toplum kuruluşu da destek verirken, mahkum yakınlarının da yoğun katılımı vardı.
“Bu Son 28 Şubat Olsun” merkezli konuşmalarda ordu, medya ve yargı üçgeninin hukuksuzlukları bir defa daha dile getirildi ve lanetlendi. Programda yapılan konuşmalardan bazılarının özetleri şu şekildeydi:
Ali Öner (MAZLUMDER İstanbul Başkanı): İçeride bulunan her bir mahkumun çeyrek asırlık bir ömrü dört duvar arasında geçti. Bu az bir zaman dilimi değil. Baba olanlar dede oldular ve hala torunları ile kucaklaşamadılar. Nişanlı olanlar evlenemediler. Kimi annesini, babasını, ağabeyini kaybetti. Kimi suçlandığı yerde dahi bulunmadı. Ama orada gösterildi. Bu zulümleri yaşayan kardeşlerimizin bir an önce tekrar yargılanmak üzere serbest bırakılmalarını talep ediyoruz.
Sevda Baytap (Salih Baytap’ın Yengesi): Salih tutuklandığında 17 yaşındaydı. Yaşı tutmadığı halde müebbetle yargılandı. Bizler bu adaletsiz yargılanmalar için af dilemiyoruz, adalet istiyoruz.
Semiha Demir (Yasin Demir’in Eşi): 2000 yılında eve yapılan baskın ve peşinden yapılan işkenceler sonucu eşim hastalıklara yakalandı. Eşim gibi birçok Müslüman içeride hastalıklarla savaşıyor, kimileri bu hastalıklardan dolayı vefat etti. Eşimin hepatit raporu olmasına rağmen, adli tıp kurumu sadece taşıyıcı raporu vererek geri gönderiyor. Onlara müebbet hapis cezası verildi, bize ise ağırlaştırılmış ceza verildiği de görülmelidir. Müslümanların bunca çektikleri yetmez mi? FETÖ hakimleri içeride yargılanırken, onların mahkum ettiklerinin içeride olması hak mıdır?
Zeynep Durmaz (Ahmet Şat’ın Ablası, Abdülselam Durmaz’ın Yengesi): Adaletin gelmesi için daha kaç ailenin kendi evladını, eşini toprağa vermesi gerekiyor? Bizzat Cumhurbaşkanı değil miydi geç gelen adalet adalet değildir diyen? Geçmişte aynı kadere sahip olan kardeşleri şu an iktidardalar. Nasıl ki arkadaşları Yusuf’u zindanda unuttular, bunlar da şimdi bizim yakınlarımızı burada unuttular. Bu aileleri ve mahkumların canını çok fazla yakmaktadır.
Tayyar Tercan (Eski Mahkum): İçerideki arkadaşların maneviyat, duruş anlamında bir sıkıntıları yok. Fakat bu kadar gayretin çabanın sesin bir yankı bulmaması kendilerini üzmektedir, yaralamamaktadır. İktidar bu güç elinde varken bunları çıkarmaması anlaşılır bir durum değildir.
Mahmut Kar (Köklü Değişim Derneği): Sakın zalimlere meyletmeyin yoksa ateş size de dokunur. Allah’tan başka dostlar edinmeyin yoksa Allah yardımını keser. Cezaevinde olan kardeşlerimiz, onların yakınları ve bizler zalimlere asla meyletmedik, Allah’tan başka dostlar da edinmedik. Darbecilerin beraatle, tazminatla ödüllendirildikleri bir dönemde hiçbir suçu olmayan Müslümanların hala tutsak olmaları vicdansızlıktır.
Bahadır Kurbanoğlu (Özgür-Der): Bir ülkenin Cumhurbaşkanı’nın Mursi ve arkadaşları hakkında konuşması bizleri mutlu etmektedir. Bundan yıllar önce Sisi’nin yargılamalarının benzerleri ile bu insanlar mahkum edildiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan Mursi için yaptıklarını bu kardeşlerimiz için de yapmalıdır. Seçim hattı sathında birçok vaat verilirken, bu kardeşlerimiz de unutulmamalıdır! Devlet Bahçeli mafya lideri için af isterken, darbeciler cezalarını evlerinde geçirirken, bin bir türlü oyun ile mahkum edilen bu kardeşlerimiz için bizlerin de adalet istemesinden daha doğal başka bir şey yoktur!
Baha Joughel (Eski Mahkum): Yeniden yargılanmak içerideki kardeşlerimizin hakkıdır. Şu an yeniden yargılanma ile ilgili anayasa mahkemesinin bile kararları var. Fakat bu emsal kararlar Müslüman tutsaklara uğramamaktadır. Bugün başta beni olmak üzere birçok Müslümanı içeri atan hakimler terörist olarak yargılanmaktadırlar. Bunların verdikleri kararlar ise hala geçerli. Geç gelen adalet, adalet değildir!
Program, yapılan diğer konuşmaların ardından iftar ile son buldu.