Gazze’ye Yeni Bir Hadrianus Duvarı

SÜLEYMAN CERAN

Duvarlar, ülkelerin çaresizlik anıtlarıdır. Kadim bir zaaf gösterisidir onlar; ama insanoğlu duvarlar inşa etmeyi marifet zanneder hep. Duvarları inşa eden kin ve nefret iken; yıkan şey, ondan daha yüksek moraldir, motivasyondur. Sevgili İsa Peygamberimizin doğumundan bir asır sonra, Hadrianus adında bir lider ortaya çıkmış Avrupa’da. Roma İmparatoru. Hadrianus, şimdilerde üzerinde İngiltere’nin bulunduğu yerlere, Çin Seddi’nden sonraki en büyük duvarı inşa ettirmiş. Kuzeyden gelecek düşmanlarına, surlarla, mukim kulelerle örülü bu duvar sayesinde karşı çıkacağını düşünmüş. Kudretli imparatorun, kuzeyden beklediği düşmanları, kara yerine denizden saldırınca, o muhteşem duvar, bir çardak gölgeliğine dönüşerek anlamını yitirmiş ve bir buçuk insan ömrünün sonrasında da yıkılıp gitmiş.

İnsanoğlu duvar inşa etmekten bıkmadı. Yüzlerce yıl sonra Berlin Duvarı inşa edildi de ne oldu? 61’de yapılmasından 89’da yıkılmasına kadar geçen sürede iki yüze yakın kişi can verdi, binlerce kişi duvardan atlayıp kaçtı ve “Soğuk Savaş”ın aptal bir fotoğrafı olarak ansiklopedilere girdi, o kadar.

Evet, işte bugün, İsrail de duvar ördü. Şu an dünyanın en büyük açık hava sergisi. Duvarlar bir tablo gibi Filistin’de. Ambulansların hastaneye varışlarını 5 dakikadan 45 dakikaya çıkartabilir ama beyinlerin ve kalplerin arasına bu çimento örgüsü ne yapabilir ki? Krikolarla yıkıyor Filistinliler şimdi o mendebur duvarları.

Son duvar ustası, Mısır. İsrail devletiyle “stratejik ortak” olma yolunda imtihanları başarıyla atlatan Mısır, bugünlerde Gazze’ye giriş-çıkışı engellemek için yerin 30 metre üzerinden, taa 18 metre altına kadar uzanacak yeni bir “Hadrianus Duvarı” için çalışmalara başlamış. Mısır hükümeti, termal kameralarla, barikatlarla, kulelerle, gece görüş dürbünleriyle izleyeceklermiş Arap kardeşlerini. Hüsnü Mübarek, çok sevdiği Gazzeli kardeşlerini açlıktan, hastalıktan öldürmenin ancak bu şekilde olacağını düşünmüş herhalde. Yetmez Gazzelilere bu yapılanlar, az bile. Onlar değil mi, İsrail’i tanımayan, Hamas’ı hükümete, İsmail Heniyye’yi başbakanlığa taşıyan? Onlar değil mi 2008’in Ocak ayında duvarları havaya uçurup, ihtiyaçlarını aldıktan sonra Gazze’ye geri dönen? Onlar değil mi, yardım konvoyunun engellendiği haberini alınca sınıra yığılıp Mısır polisine taş atan? Onlar değil mi İsrail topyekûn saldırdığında, direnme gafleti gösterip Mısır’ın âli çıkarlarına halel getiren? Yetmez efendiler yetmez! En iyisi Gazze’nin altını da beton tabakalarla donatmak lazım. Portakal fidesi dikmek isteyen bir Filistinli iki karış topraktan sonra betonla karşılaşmalı ki, aklı başına gelsin!

Mısır, İsrail’in dahi yapmadığı şeyi yaparak, toplamda 50 metreyi bulan dünyanın en vahşi duvarını kendi kardeşleriyle arasına örmeye çalışıyor. Korkunç bir manzara, korkunç. Mısır, korkuyor. Gelişmiş iç istihbarat sistemine ve dünyanın en ileri işkence tekniklerine sahip olmasına rağmen “kendi”nden korkuyor. Mısır, “Müslüman Kardeşler”den korkuyor. Mısır, hava kuvvetlerini darmadağın, kara gücünü de perişan eden İsrail’den değil; kendi içinden sıçrayan bir kıvılcımla tutuşup ateşe dönüşmüş ve kor olmuş Hamas’tan/Gazze’den korkuyor.

Filistin’e yardım etmek için kurulan, BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Örgütü (UNRWA) Genel Komiseri Karin Ebu Zeyd: “Duvar sert ve sağlam çelikten yapılacak ve Amerika imalatıdır. Bu çeliğin bombalara karşı dayanaklığı da denenmiştir. Bu duvar 1973 yılında Süveyş Kanalı’nın doğu yakasında yapılan Bar Lev duvarından daha sağlam olacak.” diyerek duvarın vahametini anlatmaya çalışıyor. İzzeddin Kassam Tugayları komutanlarından Ebu Murad’la Bitterlemons dergisinin yaptığı röportaj, duvarla Gazzelilerin gelecekleri ile alâkalı önemli ipuçları veriyor. Ebu Murad’a çelik duvar sonrası Gazze’de nelerin değişeceğine yönelik sorular soruyorlar. O, gayet sakin pek bir şeyin değişmeyeceğini, sadece tünel kazma fiyatlarına zam geleceğini, duvarların altından geçen tünellerinin zaten olduğunu, hatta şimdiden yer yer deldiklerini söyleyip, tünellerin engellenemeyeceğini söylüyor. Muhabir, ısrarla soruyor: “Duvarın veya başka bir tedbirin Gazze'yi dünyaya büsbütün kapatacağı endişesi taşıyor musunuz? O vakit ne olacak?” Ebu Murad’ın cevabı oldukça net: “Muhtemel olmayan olayların vâki olması halinde, tünellerin bir şekilde engellenmesi halinde... Kendinizi benim yerime koyun. Ne yapardınız? Duvar havaya uçurulacaktır!

Mısır zannediyor ki, aç bırakırsa daha ehlîleşecek Gazze. Mısır zannediyor ki, ilaç girmeyen yere teslimiyet girecek. Mısır zannediyor ki, öldürülen her Gazzeliyle direnişin ivmesi azalacak. Mısır zannediyor ki, ördüğü duvarla, içteki muhalefeti içeride, dışarıdaki muhalifleri duvarın arkasında tutabilecek. Mısır zannediyor ki, Heniyye’nin koltuğu devrildiğinde, Mübarek’in tahtı sağlamlaşacak. Mısır zannediyor ki, Ebu’l Geyd açıklama yapınca yardım konvoyları daha gelmeyecek, çekinecekler. Mısır zannediyor ki, el-Ariş’te taşladıkları Filistin’e Özgürlük Konvoyu üyeleri kırılan dişlerin, yarılan kafaların hesabını soramayacak. Mısır zannediyor ki, Gazze düşerse Kahire ayakta kalacak. Bunların hepsi zan ve zannın çoğu gibi bunlar da yalan!

Mısır’ın son yüzyılda içinde biriktirdiği zehri kusma zamanı geldi/geçiyor. Mısır hükümeti, artık açıktan safını belirliyor; direnen Hamas yerine, işgalci İsrail’i tercih ediyor. Bu süreç Mısır halkı için anlaşılamaz, katlanılamaz bir durum olmalı. Onlar ki, Kudüs özgürleşsin diye, Arap-İsrail savaşlarında binlerce mü’min çocuğunu Sina Çölü’nde kurban verdiler. Onlarca yıldır içlerinde büyüttükleri utanç, hayırlara vesile olacak sürgünler verebilir/vermelidir. “Umut, çekişmeler, hastalıklar ve vebaların tehdit ettiği dünyaya daha iyi bir gelecek sunmak için bizi birleştiren şeydir.” diyor Mısır İhvan-ı Müslimin’in yeni genel mürşidi Muhammed Bedii. O ki, büyük mütefekkir, aksiyoner Şehid Seyyid Kutub’un en önemli öğrencilerinden. Bedii’nin mürşidliği sürecinde Mısır’da büyük değişimler gerçekleşmesi duamızdır. Nitekim Mübarek’in suyu ısındı, kaynıyor; sonu Hadrianus’la aynı olacak. Hüsnü Mübarek, Gazze’ye karşı duvar örerken, Kahire’den yükselen tsunami dalgalarının altında kalacak. Firavun nasıl boğulduysa, torunu da öyle boğulacak!