Gökhan Özcan / Yeni Şafak
Bizden değildir!
İnsanlar arasındaki en temel farklılığın, kültür ve fikirlerden daha çok neyi içlerine sindirebildikleriyle ortaya çıkacağı bir yeni zamana doğru ilerliyoruz. Bugün bütün dünyada israil›in karşısında kendiliğinden oluşan ve giderek büyüyen kitle, farklı coğrafyalardan, farklı kültür ve inanışlardan gelen milyonlarca insanı aynı kesişim kümesinde buluşturuyor. Ortak payda insan olmak... Bu ortak payda, diğer farklılıkları belki de tarihte hiç olmadıkları kadar birbirine yaklaştırıyor, buluşturuyor ve siyonist israil›in her türlü insani haddi aşan zulmü karşısında ortak bir cephede birleştiriyor.
Kendini gizlemeye bile ihtiyaç duymayan bağırgan bir zulüm yaşanıyor Gazze’de. Akla gelebilecek... Aslında hayır, normal bir akla asla gelmeyecek, her türlü insafı aşan, utanması arlanması olmayan, aksine kötülüğünden gurur duyan bir vahşet bu! Ve dünyada bu kadar bariz bir zulme, bu kadar görünür bir vahşete, yıkan, parçalayan, tahrip eden, talan eden, tecavüz eden bu kadar sırıtkan bir kötülüğe yandaş çıkan yönetimler, siyasetçiler, sermayedarlar, şirketler ve yazık ki insan demeye bin şahit ‘insan’lar var. Bütün bu insanlık dışı cürümleri işleyen, eli kanlı katil bir devlete, ‘bizden değildir’ diyemeyen haysiyetsizler var. Kimileri açıktan destek çıkıyor, katiller ölüm kusmaya devam edebilsin diye maddi ve lojistik destek sağlıyor israil’e. Kimileri, devlet görünümlü bu terörist örgüte, tarihin belki de eli en kanlı, en alçak soykırım şebekesine ses çıkarmadan işini yürütmeye çalışıyor. Ve yazık ki kimileri de, her gün, her an masum canı almakla meşgul, bundan böbürlenen bu habis ‘devlet’le, sanki bunlar hiç olmuyormuş gibi ticaret yapıyor, zulümlerine payanda oluyor, gıdasına gıda, enerjisine enerji, ekipmanına ekipman, gücüne güç katıyor, bu karanlık haram ticaretten kârına kâr katmaya çalışıyor. Bunu içine sindiriyor, insanlık cephesinden gelen bütün itirazlara da kulaklarını tıkıyor.
İnsanlık cephesinin karşısında yine dünyanın her yerinde böyle hacmi küçük ama gücü hacminden büyük böyle bir şer cephesi var. Yazık ki bizim topraklarımızda da bu şer cephesini tahkim edenler var. Zulüm bu kadar bariz ve vahşiyken, zalim ve yandaşları bu kadar ortada ve belliyken, bizim topraklarımızdan bu zulme, bu zalime, bu cüretkar soykırımın faillerine bu kadar aymazca, bu kadar gamsızca, bu kadar büyük bir aldırmazlıkla payanda olan birilerinin çıkmış olması gerçekten utanç verici... Bu kara ticareti, yaşanan yürek dayanmaz şunca cürüme rağmen, her gün parçalara ayrılan çocuk bedenlerine, üniformalı çakalların kasten ve planlı tecavüzüne uğrayan kadınların gökyüzüne ulaşan haykırışlarına rağmen sürdürebilenlerle aynı havayı teneffüs etmek kahredici...
Bugün artık ‘biz’ derken, bu zulme karşı insan olduğunu unutmayan, bu zalim devleti ve işbirlikçilerini lanetleyen ve meydanları doldurarak bu vahşete karşı çıkan kalabalıkları kastediyorum ben. Nerede yaşadığına, ne düşündüğüne, neye inandığına dönüp bakmadan... Bu asgari insanlığı gösteremeyen, bu insafsızlıkla arasına mesafe koyamayan, bu soykırımı lanetleyemeyen, bu ölüm ticaretinden geri duramayan hiçbir yapı, şirket, kurum, oluşum ve birliği de bu ‘biz’in içine sokmuyorum.
Bu terörist ‘devlet’le iş tutan, bu haram ve kirli parayı cüzdanına, kasasına sokan kim varsa, nedamet getirip, diyet ödeyip bu cürümün ortağı olmaktan bir an önce dönmedikleri sürece sonsuza kadar ‘biz’den değildir artık! Kim olduklarının, neye inandıklarının, kendilerine ne dediklerinin, nerelere ne kadar bağış yaptıklarının da zerre kadar önemi yok. Zulme rıza gösteren o zulmün ortağıdır. Sünnetullah bellidir, bu kara ticaretin hiçbirine hayrı olmayacak ve laneti nereye giderlerse onlarla birlikte gidecektir.