Gazze’den capcanlı yayınlar

Ne çok hayat var Gazze’de. Eksiltmekle azaltılamayan ne çok can, ne çok canlılık var. Umut yıkıntılar arasından bütün gücüyle filizlenmeye devam ediyor her Allah’ın günü.

Gökhan Özcan / Yeni Şafak

Gazze’de yıkıntılar arasında kısmen de olsa ayakta kalmış bir bina… Bombalar camı çerçeveyi indirmiş ama pencere yerinde, bej perdeleri de duruyor hatta. Pencereden harap olmuş Gazze’ye dalıp gitmiş gözlerle bakan orta yaşlı bir baba… Elinde beyaz porselen bir fincan… Muhtemel ki yıkıntılar arasından bulup çıkardığı çayını ya da belki kahvesini yudumluyor. Hemen yanında sekiz dokuz yaşlarındaki oğlu… O çekimi yapan kameranın farkında, gülümsüyor ve sağ eliyle zafer işareti yapıyor. Ajansların geçtiği çok dokunaklı bir fotoğraf bu… Yakıp yıkılmış, tarumar edilmiş bir şehrin asla yıkılmayan, dimdik ayakta insanlarına dair unutulmayacak bir kare…

Ve bir video… Gazze’nin insanlarının yıkıntılar arasında hayata nasıl sımsıkı tutunduklarını gösteren hızlandırılmış çekimler… Kameraya el sallayan bir delikanlı… Elinde bir değnek… Nasıl olmuşsa ayakta kalmış evlerinin kapı önünü temizliyor. Evin kadraja girmeyen kısımları da sağlam mı? Zayıf ihtimal… Ama o delikanlının yüreği sapasağlam, gülümsüyor.

Yine aynı videoda başka güleç yüzlü çocuklar da var. Yıkıntıların molozları arasında oluşturduğu küçük tarha sıraladığı yaralı çiçekleri suluyor onlardan biri. Bir başkası, üç beş tahtayı birbirine çakıp naylonlarla kaplayarak oluşturulmuş minik bakkalda bulabildiği şeyleri satıyor. Yine öyle derme çatma oluşturulmuş berber dükkânında tıraş oluyor bir diğeri… Baharatçı, oyuncakçı bile var o derme çatma dükkânlar arasında… Ayakkabı tamir edenler, buzlu içecek, yanında çörek, kurabiye satanlar… Nasıl bulunmuş bu malzemeler, nasıl denkleştirilmiş, ne hikâyeler var kim bilir ardında? Ne hayatlar var kim bilir dolu dolu yaşanmış, o yıkıntıların altında?

Ayakta kalan direkler arasına gerili ipte renk renk çocuk çamaşırları göze çarpıyor, kurumaya bırakılmış. Adalet yok, insaf yok, merhamet yok, su yok, ekmek yok, ilaç yok Gazze’de! Ama bütün aydınlığıyla güneş, çamaşırları kurutacak tatlı Akdeniz yeli ve o çamaşırları yeniden kirletecek dünya güzeli çocuklar, yani hayat, yani güzellik, yani umut yerli yerinde… Ne çok şey anlatıyor tek bir kare değil mi? Tarumar edilmiş, aç, susuz, yalnız ve çaresiz bırakılmış bir şehrin yerinden sökülemezliği hakkında.

Bir cep telefonunun başına toplanmış çocuklar, çizgi film izliyor. Birkaçı voleybol oynuyor kim bilir kaç yerinden vurulmuş bir okulun bahçesinde. Birkaçı iki tekerleği olan küçük bir taşıma aracı bulmuş, kimi üstünde, kimi aracı iter halde cıvıl cıvıl sesleriyle inletiyorlar her yerine ölüm sinen şehri. Uçurtma uçuranları bile var, birazdan ölüm kusan uçakların kanatacağı o mavi gökyüzünde. Hepsi neşeli, hepsi canlılıkla dolu… Bir an keşke bizim çocuklarımız da böyle neşeyle, böyle hayatla barışık, böyle capcanlı bir halde koşup oynasa bizim sokaklarımızda diye geçiyor içimden. Yutkunuyorum.

Bombaların yarısını alıp götürdüğü evini temizliyor bir adam, çatlakları onarıyor, duvarların tamir edebildiği kadarını ediyor. Evine geri dönecek belli ki bu işleri bitirip. Başka bir videoda büyük bir kısmının yıkıldığına aldırmadan kurtarabildiği saksılarını evinin balkonun duvarına geri dizen bir kadın var. Yine yarısı açıkta kalmış evinin sağlam kalan lavabosunda dökme suyla iki üç yaşındaki oğlunu yıkayan bir başka baba… Bulabildikleri bir çift temiz kıyafetle nikâhlanıp belirsiz bir geleceğe beraberce baş koyan genç kızlar, delikanlılar… Konfetileri bombalardan onların!

Ne çok hayat var Gazze’de. Eksiltmekle azaltılamayan ne çok can, ne çok canlılık var. Umut yıkıntılar arasından bütün gücüyle filizlenmeye devam ediyor her Allah’ın günü.

Gazze bombalardan çok daha güçlü!

Gıpta ediyor kalbi olan her dünyalı bakıp bakıp bu canlılığa. Ve kederle geri dönüyor sonra, hiçbir yeri yıkılmamış bir şehirde, öylece akıp giden kendi yıkılmış hayatına.

Yorum Analiz Haberleri

Filistinli siyasetçi Netanyahu'ya: Esed'den sonra tek diktatör sen kaldın!
İran'ın enerji krizi, sanayilerin kapatılmaya zorlanmasıyla korkunç bir noktaya ulaştı
Suriye'nin Türkiye'den ve Arap ülkelerinden ne beklentisi var?
Adem Özköse: Suriye’de kendimi artık büyük bir hikayenin başlangıcındaymışız gibi hissediyordum
60 yıllık Baas sultasının izlerini silmek kolay olmayacak!