İsrail’in Aksa Tufanı Operasyonu’na tepki olarak Gazze Şeridi’nde savaş başlatmasından yaklaşık dokuz ay sonra, İsrail meselelerini takip edenler, giderek daha fazla siyasi ve askeri düzeyde sert eleştiriler içeren ve savaşın sonucunun yalnızca gerçeklere dayandığı gerçekçi analizlerle karşılaşıyor.
Ayrıca bu analizlerin çoğu, İsrail ordusunun yakın zamanda sözcüsü aracılığıyla duyurduğu, siyasi düzeye doğrudan bir mesaj olarak değerlendirilen, Hamas hareketini “boyunduruk altına alma” yönündeki açıklamaların içinin boşaldığını da doğruluyor.
Bu analizlerden bazılarına değinirsek, “Gazze Tümeni” ve İsrail Genelkurmay Başkanlığı’nda Operasyonlar Bölümü eski komutanı olan Yedek General Israel Ziv’ın yazdıkları bu kapsamda ele alınabilir.
Ziy, İsrail merkezli Kanal 12’nin internet sitesinde yayınlanan 20 Haziran tarihli yazısında, ülkede genel durumunun giderek daha tehlikeli hale geldiğini vurguladı.
Savaş kazanımlarının yavaş yavaş kaybolduğunu, yedek askerlerin üzerindeki baskının dayanılmaz hale geldiğini ve İsrail ekonomisinin büyük zarar gördüğünü belirten Ziv, diplomatik durumun çok daha da tehlikeli hale geldiğinin, İsrail’in izole ve dışlanmış bir devlete dönüştüğünün altını çizdi.
İsrail'de güven krizi
İsrail toplumunda tırmanan bir güven krizi olduğunu ve ülkede morallerin bozuk olduğunu bildiren Ziv, İsrail medyasında bu morali yükseltmeye yönelik büyük çabalar nedeniyle geniş çapta yayınlanmayan kamuoyu araştırmalarının da bunu doğruladığına dikkat çekti.
Öte yandan Ziv, İsrail’in güney ve kuzeyden gelen yerinden edilmiş insanlara yönelik sorunla baş etmekte zorluk çektiğini de vurguladı.
ABD’nin seçimlerde ileri bir aşamaya girdiğini, özellikle savaşın net sonuçlarının olmayışı göz önüne alındığında, İsrail’le meşgul olmanın onlar için bir yük oluşturabileceğini de ifade etti.
Ziv’in bize sunduklarının ötesindeki konulara dikkat çeken analizler de var. Bunlardan belki de son birkaç gündür öne çıkan ve önemli olanı, güney ve kuzeyden çok cepheli gibi görünen savaşın, İsrail’i çözüme yaklaştırmaktan ziyade daha yıprattığını gösteren bir grup analizdir.
“Yıpratma savaşının ana unsuru psikolojiktir”
Bu bağlamda, Kudüs Strateji ve Güvenlik Enstitüsü’nden askeri tarihçi Dr. Yigil Henkin, örneğin konvansiyonel savaşta her gün 50 düşman askerinin öldürüldüğüne, bunun zaman alacağına ancak nihayetinde hiç asker kalmayacağına dikkat çekti.
Dr. Henkin, “Ancak yıpratma savaşının ana unsuru psikolojiktir. Güçlü tarafın moralini bozana ve fiilen savaşma arzusunu yitirmesine kadar onu tüketmeyi amaçlar” diye ekledi.
Hamas’ın çalışma yöntemlerine değinen Dr. Henkin, hareketin İsrail’i fiziksel olarak ortadan kaldırmayı beklemediğini, ancak bunun bedelini ödemesine razı olduğunu varsaymanın mümkün olduğunu söyledi.
İsrail’in Hamas üyelerinin “korkak” olduğuna dair açıklamalarını eleştiren Dr. Henkin, “Tuzak kurmak için doğrudan çatışmalardan kaçma yöntemleri, Ensar savaşının çalışma tarzıdır ve onları korkaklıkla suçlamak tamamen yersizdir” ifadelerine yer verdi.
Globes ekonomi gazetesinin haberine göre, yıpratma savaşının ekonomik düzeyde kuralları var.
Önceki yıllarda Gazze’de şahit olduğumuz gibi, konvansiyonel bir savaşta veya askeri harekatta, net bir başlangıç ve bitiş noktası vardır. Burada ise işler farklı.
Bu, kamu zararının boyutunu tahmin eden beklentiler ve modeller oluşturmakta zorluk çeken devletin ekonomik kurumlarının yanı sıra piyasalar için de aynı.
Ekonomik tahminlerin zaman zaman sürekli arttığı söylenebilir.
Ekonomik tükenmeyle ilgili olarak iki göstergeye dikkat çekilen haberde, mayıs ayına kadar birikmiş açığın 137,7 milyar şekele yükseldiğini, kanunla 2024 sonu için belirlenen hedefin yüzde 6,6 olduğu bir dönemde, GSYİH’nın yüzde 7,2’sine ulaştığı bilgisi verildi.
Ayrıca bu yılın başından bu yana, geçen yıl aynı dönemindeki 13 milyar şekel fazlalığa kıyasla, yaklaşık 47,6 milyar şekel açık kaydedildi.