Gazze’de Silahlar Bırakılacak Olsa Halkı Kim Koruyacak?

Ahmet Varol, bugünkü yazısında, Ramallah merkezli yönetimin Gazze’de “resmi organlar” dışında kimsenin elinde silah bulunmaması gerektiğine ilişkin talebini değerlendiriyor, böyle bir durumda halkı koruyabilecek kimsenin kalmayacağını söylüyor.

Abbas’ın Amacı Takoz Koymak

Ahmet Varol / Yeni Akit

Ramallah’taki hükümetin Gazze’de görevi devralması için Hamas bütün şartları oluşturdu. Fakat Abbas yönetimi bu bölgeye uyguladığı yaptırımları devam ettirmeye ve kaldırma işini Kahire görüşmelerinden sonraya ertelemeye karar verdi. Kahire görüşmelerinden sonra kaldırılacağının da bir güvencesi yok. Bunun en önemli amacı Abbas’ın Gazze’deki tüm direniş gruplarının askeri kanatlarını tasfiye etmek ve böylece siyonist işgal rejiminin istediği şartların oluşmasını sağlamak için dayatma yapmaktır.

Mahmud Abbas, resmi organların dışında kimsenin elinde silah bulunmaması gerektiğini söylüyor. Peki, resmî organlar siyonist işgal rejiminden kaynaklanan tehdit karşısında Filistin halkını savunabilecek güce sahip olabilecek mi? Bu mümkün değil. Çünkü her şeyden önce Abbas yönetiminin siyonist işgal rejimiyle güvenlik işbirliği anlaşması var ve bu anlaşma gereği silahlarını siyonist işgal rejiminin saldırıları karşısında kullanma imkânı yok. Tam aksine resmi organların gücünü ve silahını Filistinlilere baskı yapmak için kullanması gerekiyor.

Ortada Filistin halkı adına bir savunma gücü oluşturabilecek, ordu kurabilecek bir Filistin devleti var mı? O da yok. Bu durum karşısında işgalden kaynaklanan tehlike ve tehdit devam ettiği sürece Filistinli direnişçilerden silahlarını teslim etmeleri ve tamamen siyonist işgal rejiminin insafına sığınmaları beklenemez. Böyle bir şeyin gerçekleşebilmesi için öncelikle Filistin halkını savunacak bir ordu oluşturma imkânına sahip devletin kurulmuş olması gerekir.

Ayrıca bu konu sadece Hamas’la ilgili bir konu değildir. Filistin’deki bütün direniş gruplarının askeri kanatları var ve bunların tamamının amacı siyonist işgalden kaynaklanan tehdide karşı bir savunma gücü oluşturmaktır. Direniş gruplarının askeri kanatlarını dağıtmama konusunda ısrarlı olacakları ve yaptırımları bu konuda baskı uygulamak amacıyla değerlendirmenin siyonist işgal rejiminin hesabına Filistin halkını cezalandırma anlamına geleceği ortadadır.

Hamas’ın Siyasi Birim başkanı İsmail Heniyye, yaptığı açıklamada işgal devam ettiği sürece direnmenin de Filistin halkının hakkı olduğunu, silahların kontrol edilmesi için Fetih örgütüyle bir koordinasyon oluşturmaya ve strateji belirlemeye hazır olduklarını ancak işgalden kaynaklanan tehdit devam ettiği sürece Filistin direnişinin de savunma gücünü muhafaza etmek zorunda olduğunu dile getirdi. Abbas’ın istediği ise silahların kontrolü için ortak strateji belirlenmesi değil askerî kanatların tamamen feshedilmesi ve Filistin halkının işgal tehdidi karşısında tamamen savunmasız bir şekilde ortada bırakılmasıdır.

Abbas’ın bu konuda ısrar etmesinin amacı Filistin uzlaşmasının önüne yeni bir takoz konulması ve gerçekte bir uzlaşmanın değil dayatmanın gerçekleşmesidir. Çünkü Abbas, Hamas’ı uzlaşı konusunda adım atmaya zorlayan sebeplerin Ramallah’taki hükümetin baskıları ve yaptırımları olduğuna, bu yaptırım ve baskılar karşısında gücü kalmadığı için buna mecbur edildiğine inanıyor. İsmail Heniyye yaptığı açıklamasında kendilerinin acziyetten dolayı değil böyle bir anlaşmanın gerekliliğine inanmaları sebebiyle uzlaşının gerçekleşmesi yönünde adım attıklarını söyledi. Heniyye, Hamas’ın baskılara boyun eğerek veya güçsüz olduğu için uzlaşıyı kabul ettiğini zannedenin yanılgı içinde olduğuna dikkat çekerek, Filistin davasına kurulan büyük komploya karşı böyle bir yola başvurduklarını ifade etti.

Abbas’ın dediği doğru olsa bile bu kendi ayıbıdır. Ancak ona göre önemli olan ayıbın kime ait olduğu değil uyguladığı yöntemin sonuç vereceğine ve şimdi de işgal rejimi hesabına Filistinlileri tamamen savunma gücünden mahrum bırakma planında başarılı olabileceğine inanmasıdır. O yüzden her ne kadar Hamas uzlaşı konusunda ciddi ve cesaretli adımlar atsa da Abbas’ın yokuşa sürme konusundaki tutumunu değiştirmeye niyetinin olmadığı anlaşılıyor.

Yorum Analiz Haberleri

“Esed’in düşüşüyle Rusya 'süper güç' olmaktan çıktı”
Döktüğün kan yetmedi mi hala utanmadan konuşabiliyorsun?
"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango