“Gazze’de Okuyarak Ablukayla Mücadele Ediyor”

​​​​​​​Deniz Baran, Gazze’de üniversite eğitimi alan Türk öğrenci Rukiye Demir'le, İsrail'in ablukasıyla verdiği mücadelesini anlatan bir röportaj gerçekleştirdi

Deniz Baran / Dünya Bülteni

Haftalar önceydi… Günlük basın&medya kontrolümü yaparken Middle East Eye’da son derece ilgimi çeken bir başlık gördüm: “Türk Öğrenci, Gazze’de Okuyarak İsrail’in Ablukasıyla Mücadele Ediyor”

Elbette hemen açıp okumaya başladığım bu metin, Gazze’de üniversite eğitimi alan Rukiye Demir isimli bir Türkiyeli gençten bahsediyor, onunla yapılmış bir röportajı içeriyordu. Büyük bir ilgiyle okuduğum bu röportajdan sonra bu sıradışı hikayenin sahibine ulaşıp onun hikayesini Türkiye’deki okuyuculara aktarmak yönünde büyük bir istek oluştu içimde. Önce Middle East Eye muhabirine (ismi Isra Namey, kendisine müteşekkirim) ulaşıp Rukiye Hanım’ın iletişim bilgilerini aldım. Daha sonra da Rukiye Hanım’a yazdığımda kendisi, sağ olsun, röportaj teklifimi geri çevirmedi.

Biz de böylece aşağıdaki Gazze’nin kalbine yerleşmiş bir genç bayanın ağzından dökülen aşağıdaki satırları okuma imkanına kavuşmuş olduk:

- Öncelikle sizlerin hikâyesini dinleyelim Rukiye Hanım, Gazze’ye yolunuz nasıl düştü?

Ben, Diyarbakırlı mütedeyyin bir ailenin sekizinci çocuğuyum. Ailem, evin en küçüğü olmam dolayısıyla eğitimime her şeyden çok önem verirdi ki hâlâ öyleler. 17 yaşımda İzmir’de üniversite okurken o zamanlar daha yeni yeni başörtüsüne bürünmüştüm ve üniversitelerdeki başörtü yasağı beni de derinden etkilemişti. Henüz üniversitedeki 3. senem dolmadan böyle bir sistemin altında daha fazla yaşayamayacağımı hissetmiştim, çünkü kurallar bizim için var ol maliydi, bizler kurallara kulluk etmemeliydik, hele ki insanine en büyük değeri ve hakkı olan özgürlüğü söz konusuysa. Sonra Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi’nce başvurdum, elhamdülillah referanssız kabul aldıktan sonra herzeyi birikip Malezya’da sıfırdan bir başlangıç yaptım ve psikoloji bölümünü 3 senede bitirildim. Çok mu çalışkan bir öğrenciydim? Hayır, kesinlikle değildim ama Allah’ın bana verdiği bir hakkı yaşamak adına terk ettiğim hayatn çok daha güzelini bulacağımdan bir an bile şüphe etmedim. Çocukluğumdan beri Filistin’deki zulüm beni derinden etkilemiştir ve hep Filistin halkıyla birlikte yaşamayı arzulamışımdır. Bu sebeple, lisans eğitimimi sürdürürken “ben master eğitimimi Gazze İslam Üniversitesinde yapacağım inşallah” diye niyet etmiştim. Tabi bilirsiniz, bir şeyi çok istiyorsanız elinizden geleni yapıp onu içinizde derin bir şekilde saklarsınız, ta ki onu elde edene kadar. Eğitimimin bitmesinin akabindeki 1-2 senelik iş tecrübemden sonra Gazze İslam Üniversitesine başvurdum ve kabul aldım, sonra da hiç vakit kaybetmeden bu kutlu yola koyuldum.

- Gazze’ye ilk geldiğinizde neler hissettiniz?

Yol boyunca yasadığım bütün zorluklardan sonra kendimi evimde gibi hissettim ve Gazze’ye ilk adımımı atınca direkt toprağı öptüm ve şu anda 8 aydan fazla oldu bu güzel topraklarda olalı, hâlâ aynı şeyleri hissediyorum. Elhamdülillah.

- Gazze insanını nasıl tarif edersiniz? Size nasıl yaklaştılar?

İki kelimeyle: “Bizim İnsanlarımız”. Bütün içtenliğimle söylenilirim ki gittiğim her yerde büyük bir samimiyetle karşılandım yani adeta bütün Türkiye halkına olan sevgilerini bana gösteriyorlar, elhamdülillah, tabi ki ben de onları çok seviyorum.

Gazzeliler Sabretmeyi Çok İyi Bilen İnsanlar

- Elektrik kesintileri, ilaç yokluğu vb. sorunların üstesinden nasıl geliyorsunuz?

Gazzeliler gibi yasamaya başladım. Elektriklerin ne zaman geleceğine dair bir program var ve bilmek zorundasınız, bütün hayatınızı ona göre şekillendiriyorsunuz. Duruma ne kadar alışmış olsak da dışardaki insanlar har vurup harman savururken buradaki bu güzel ve samimi insanların bu tür zorluklarla yaşaması canımı çok sıkıyor. Ben bir bireyim, ne kadar etkilenebilirim ki? En kötü, gece uyanıp ders çalışmak zorunda kalırım, çamaşırlarımı bekletirim, buzdolabında muhafazası gerekli olmayan yiyecekler tüketirim vs. Peki ya hastanedeki hastalar ya da devlet daireleri ya da çok çocuklu aileler? Gerçekten de çok kolay değil ama yine de Gazze halkının maşallahı var, çok dirençli ve istikrarlılar ve sabretmeyi çok iyi bilen insanlar. Herhalde bundan ötürüdür, buraya has özel bir koku var havada, adeta ruhunuzu besliyor!

İlaç konusuna gelince… Şu ana kadar çok büyük bir sağlık sorunu yasamadım elhamdülillah ama yine de buradaki mazlum halkın bu temel ihtiyaçlardan mahrum bırakılmasında bütün insanlık olarak suçluyuz diye düşünüyorum, umarım bir an evvel her insan elini taşın altına koymaya başlar, yoksa bu insanlık suçunda, mazlumların çığlığında kimse sağ kalmaz diye düşünüyorum…

- Gazzelilerin genel olarak bölge ülkelerine bakışları nasıl? Ayrı ayrı sorarsam: Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan ve İran.

Abartısız, Türkiye’ye aşıklar ve Türkiye istese canlarını her an feda edebilirler! Mısır için çok nadir de olsa acılan Refah Kapısı’ndan oturup şükran duygularını belirtmeden edemiyorlar, zaten çok mütevazi bir halk Gazze halkı. İran ve Suudi Arabistan için açıktan pek birey duymasam da genel olarak, okuldaki arkadaşlarla Körfez ülkelerinin zekatlarından bahsetmeden edemiyoruz. Onların günlük zekâtları, Gazze’nin 1 aylık gideri aslında ama bunu kime nasıl anlatacaksınız… Katar’a özel bir şükranları da var çünkü burada takdire şayan birçok şey yaptılar.

Gazze Şeridi’nde Okumak için Dışarıdan Gelen İlk Öğrenci

- Gazze’de okuduğunu üniversiteden kısaca bahseder misiniz?

Gazze İslam Üniversitesi, buranın en koklu ve kaliteli üniversitelerinden. İlk geldiğimde bana, “sen, Gazze Şeridi’ne dışarıdan okumak için gelen ilk yabancı öğrenci ve ilk uluslararası master öğrencisisin, neden GİÜ’yü seçtin?” dediklerinde cevabım çok basit olmuştu: Ben Malezya’da IIUM’de okudum ve okulun kalitesini anlatmakla bitiremem size ama en önemlisi, oradayken Batılı teorilerle birlikte onları kritik edip ayni zamanda İslami acıdan bu görüşleri inceliyorduk. Böylece sadece ezber yapmayıp öğrenme ve üretme sürecine daha ilk yıllarda başlıyorduk. O yüzden ben yine bir İslam üniversitesi seçtim, hem Batılı hem İslami görüşleri birlikte öğrenmek ve daha yararlı bir birey olmak için.

- Sizce eğitim kalitesi nasıl? Türkiyeli öğrencilere tavsiye eder misiniz?

Eğitim gerçekten de kaliteli, özellikle de sınavlarda İngilizce dilini kullandığım halde Arapçam çok iyi bir durumda (Filistin halkı, Arapçayı fushaya yakın konuşan bir halk). Master yaptığım bölüm, İngilizcede “Community Mental Health Psychology” olarak gecen, bizim dilde “Toplumsal Psikoloji” diye tabir edilen bölüm. Hâliyle öğrendiklerimi direkt pratiğe dökebiliyorum ve hem kendime hem de bu güzel insanlara yardımcı olabilmek ruhumu özgür hissettiriyor. Basta Türkiye’deki duyarlı ve üretken öğrencilere, sonra da bütün uluslararası öğrencilere büyük bir samimiyetle bu güzel topraklarda ilim öğrenmelerini tavsiye ediyorum, çünkü burada sadece okumuş olmuyorsunuz çok ötesini yaşıyorsunuz.

- Gazze’ye dönem dönem İsrail’in yaptığı saldırılara şahitlik ettiniz mi hiç? Ettiyseniz anlatır mısınız yaşadıklarınızı.

Evet, maalesef. İlk geldiğimde duyduğum kadarıyla, gece 3-4 arası 2 roket saldırısı olmuştu, kanımın donduğunu hissetmiştim. Sonra 35 tane daha saldırı oldu, çocukların caddede oynamaya devam ettiğini ve bebeklerin gülüşlerini görünce o zaman ben de korku hissini unuttum, sadece var olan mevcut zulme karsı ne yapabilirim sorusuna cevap arıyorum ve bu sorgulamayı pratiğe döküyorum. Ölüm Allah’ın elinde ve öleceğim varsa nerede olursa olsun öleceğim. Bunu engellemeye kimsenin gücü yetmez. Öleceğim yoksa da değil 35 roket, roketin atılmadığı bir toprak parçası kalmasa dahi yaşayacağım, hem de inşallah en şerefli şekilde. Arada atılan roketler sadece uykudaysam gözlerimi açıp sonra bir daha uykuya dalmama sebep oluyor, hepsi bu.

- Gazze’de şu an durum nasıl, Türkiye-İsrail anlaşmasını takiben şartlarda gözle görülür düzelmeler oldu mu?

Hayır maalesef, özellikle son aylarda yaşanan elektrik kesintileri, artan işsizlik ve fakirlik sorunları buradaki mazlum halkın canını sıkmaya devam ediyor. Kimileri politikayı, “Politika Kirlidir” diye niteler, o yüzden hüsnü zan yaparak durumların daha iyiye gideceğini umut etmekten başka bir şey yapamıyorum maalesef. Ama genel olarak buranın halkı o kadar vefalı ki Türkiye’nin vardır bir bildiği demekten öteye gitmiyorlar, ben de aynı şeyi umut ediyorum.

Gazze Halkının Birlik Olacağı Günler Yakındır

- O hâlde bilmiyorum politika ile aranız nasıl ama… Şu an Filistin sorununun çözümüne dair bazı gelişmeler oluyor. En son Hamas, siyaset belgesini yeniledi. Şu an genel olarak bir beklenti veya dinamizm var mı Gazze’de?

Gazze’de beklenti ve dinamizm her zaman vardır. Necip Fazıl’ın bir sözü var Türkiye halkı için, der ki: Bu milletin külüne üfleseniz iman çıkar. İşte buradakiler de öyle bizim gibi elhamdülillah. Hamas’ın, Filistin’in genelinde büyük bir destekçi kitlesi var ve sanırım Hamas önceki yanlışlarından ders çıkarıp çok daha iyi bir politika izlemeye doğru gidiyor. Son seçilen siyasi lideri İsmail Haniye de bayağı bir sevinçle karşılandı, öyle ki sevinenler arasında Fetihliler bile vardı. Bana öyle geliyor ki Gazze halkının, görüş farklılıklarını gözetmeksizin birlik olacağı günler çok yakındır. Bu da hiç şüphe yok ki zaferin habercisidir.

- Türkiye’den Gazze’ye bakınca akla gelen imajlar sabit, bakış açısı sabit… Yani Gazze deyince akla gelen şeylerin çerçevesi belli… Ancak Gazze’de yaşayan bir Türk olarak “bu da çok farklıymış, Türkiye’de hiç böyle algılanmıyor” dediğiniz şeyler oldu mu?

Doğrusunu söylemek gerekirse buraya geldiğimde ailem, sevdiklerim ölüme gidiyormuşum gibi gönderdiler beni, oysa ben hayatın kalbini Gazze’de atarken buldum. Öyle ki onca zorluk onları güçsüzleştirmiyor, tam aksine daha dirençliler; daha çok paylaşımcı, daha çok duyarlı, daha çok umutlular ve her şeyden öte insan olma onuruyla şereflenmişler! Evladın şehit mi oldu, elhamdülillah, yeni evlatlarımız da olur; evin roket saldırısında yerle bir mi oldu, olsun, çalışır daha güzelini yaparız; bugün savaş bitti mi, hadi herkes evinin önünü temizlesin, yârin okul var, iş var, durmak yok, yola devam... İşte bunlar, Filistin’in onurlu insanları.

 

Röportaj Haberleri

“Suriye’ye geri dönüş tartışması, empati yoksunu ve yersiz”
Türkiyeli bir mücahid ile Suriye devrimi üzerine…
"Solun bir kısmı mezhepçilikten bir kısmı da İslam düşmanlığından Esed'i destekliyor"
Suriye'nin korku hapishaneleri: Sednaya, Tedmur ve Suriye’nin yeni hafızası
"Suriye devrimi Türkiye'nin de zaferidir!"