Muhammed Vall (el-Cezire Muhabiri)
İsrail saldırısı hepimizi tamamen şok etti.
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte herkes gemiden sağ çıkamayacağını düşünmeye başlamıştı çünkü geminin etrafını en az 30 İsrail savaş gemisi sarmıştı ve helikopterlerden atılan bomba seslerini duyunca insan öldüğünü düşünüyordu.
Kadın, erkek ve hatta çocukların olduğu bir gemide dehşet bir savaş yaşanıyordu.
Gemiye inen ilk komandolar ateş etmediler, bunlar gemidekiler tarafından esir alındı.
Bir süre sonra daha büyük bir helikopter daha fazla komando bırakmaya başladı. Bunlar gemiye iner inmez ateş etmeye ve öldürmeye başladılar, böylece geminin hakimiyetini ele geçirmeye çalışıyorlardı.
Geminin güvertesinde her yer kan olmuştu ve herkes gemide silah olmadığını biliyordu. İsrail komandolarının bizi engelemeye çalışacağını biliyorduk ama kimse ateş açacaklarını tahmin etmemişti.
Bana elinde hançer olan Yemenli birisinin fotoğrfanı gösterdiler. Bu çok aptalcaydı, çünkü gemidekiler ve insanların birçoğu Yemenlilerin bellerinde hançer taşıdığını bilir. Bunun kültürel bir şey olduğunu, şiddetle ilgili olmadığını herkes bilir.
Şimdi İsrail bunu çok büyük bir olay gibi gösterip, bu Yemenlinin fotoğrafını kullanarak gemidekilerin hepsinin şiddet yanlısı olduğunu söyleyecek.
Hazem Faruk (İhvan-ı Müslimin üyesi Mısırlı bir parlamenter)
Üzerimizde helikopterler uçuşuyordu. 4 askeri gemi ve 10 hücumbot etrafımızı sardılar. Üzerimize ses ve gaz bombaları atarak gemiye çıkarma yaptılar, sanki savaşta gibiydik.
4 kişi benim gözlerimin önünde, ellerimde can verdi. İlk yardım malzemesi bulamadık. Yaralıların hemen bir hastaneye götürülmeleri gerekiyordu. Elimde kanayan yaralarını saracak uygun bir tıbbi malzeme yoktu.
Yaralıları taşımaya kalkınca İsrail askerleri erkeklerin taşımasına engel oldu. Silahlarındaki lazerleri yaralıların kafalarına nişan aldılar. Kadınların taşımasını istediler. Bazı kadınların buna gücü yetmedi.
Yaralılar sürekli acı çekiyordu, çünkü düzgün bir şekilde taşınamıyordu, dar merdivenlerden ve kapılardan zorlukla geçiriliyordu.
Diş hekimi olan Hazem Faruk, Mavi Marmara gemisndeki gönüllülerden birisiydi.
İssam Zaatar (el-Cezire kameramanı)
Ben olayları kameraya alıyordum, birden bir israil askeri arkamdan şok tabancasıyla bana saldırdı.
Ama beni yakalayamadı. Bir başkası elime vurarak kamerayı yere düşürdü. Sonra kamerayı ayağıyla ezmeye çalıştı.
Kameramı kırmamasını, bantları istiyorsa kendisine verebileceğimi, bunun bir medya kuruluşuna ait olduğunu anlatmaya çalıştım. Sınırları, ölçüleri yoktu.
Önce plastik mermi kullandılar. Göz yaşartıcı bomba kullandılar. İnanılmaz bir saldırıydı.
Haneen Zubi (Filistinli bir İsrail Parlamentosu üyesi)
İsrail ordusunun bizi durdurmaya çalışacağını biliyorduk ama böyle bir savaşı beklemiyorduk.
14 gemi, sabah saat 4:30 sıralarında bize yetiştiler. Sayabildiğim kadarıyla 14 gemi ve bir helikopter. 10'dan fazla asker indi ilk etapta, ama tam emin değilim.
Güvertenin 2. katında gazeteci, hemşire, organizasyon ekibinden insanlar vardı ama ellerinde hiçbir şeyleri yoktu.
20 dakika sonra ya da 15 dakika, arkadaşlarımızın üç tanesinin cansız bedeni yerde uzanıyordu.
Saat 6'ya kadar devam etti. Sonra mikrofonlardan geminin İsrail ordusunun eline geçtiğine dair bir anons geldi. Herkesin kamaralara dönmesini istediler.
Norman Paech (Almanya'dan eski bir parlamenter)
Bu İsrail ordusu açısından bir müdafa değildi. Aksine, tamamen orantısız bir saldırıydı. Biz ise gemimizin bloke edileceğini ve belki aranacağını düşünmüştük.
Bu çok ciddi bir saldırıdır, açıkça bir savaş suçudur.
Bazı aktivistlerin elinde ahşap sopalar vardı. Böyle bir savaşa hazırlıklı değildik. Bunu hiç hesap etmemiştik.
Mihalis Grigoropoulos (Yunanistan)
Ben başka bir gemiyi kullanıyordum. İsrail askerlerinin önümüzdeki içinde 500'den fazla yolcunun olduğu gemiyi ele geçirdiğini gördük. Silah sesleri duyduk.
Direnmedik, zaten istesekte başaramazdık. Gemimize tırmanmaya çalışan komandolara karşı ne yapabilirdik ki?
Sadece yaptığımız, etten duvar örerek, dümene ulaşmalarını geciktirmeye çalışmak oldu. Plastik mermilerle ateş açtılar ve elektrik şoku uyguladılar.
Gemimizi ele geçirdikten sonra çok kötü davrandılar. Esir alınmıştık, hayvanlar gibi yere yatırmışlardı.
Tuvaletleri kullanmamıza müsade etmediler. Yiyecek ve su vermediler. Ve hepimizi- uluslararası hukuka aykırı olduğu halde- kameraya kaydettiler.
Youssef Benderbal (Fransa)
Talimatlar açıktı. Askerler Provoke edilmeyecek, sakin olunacak ve "'terörist' olmadığımızı, yardım götürmek için orada bulunduğumuzu" söyleyecektik.
Maskeli komandolar gemiyi ele geçirdiler. Kaptan köşkünü hedef almışlardı.
Benderbal, Mavi Marmarada değildi, diğer gemilerden birisindeydi.
Dimitris Gielalis (Yunanistan)
Birden her taraftan hücum botlarla saldırdılar ve saniyeler içinde gemiye tamamen silahlı komandolar çıktı.
Plastik mermiler kullandılar, bize vurdular ve elektrik şoku kullandılar.
Gielalis Sfendoni gemisindeydi.
HAKSÖZ-HABER