Gazze mücahidlerinin özgürlük mücadelesi...

Abdullah Yıldız, Gazze'deki mücadelenin Ashab-ı Kehf kıssası ile benzerliklerine dikkat çekiyor.

Abdullah Yıldız / Yeni Akit

Ashab-ı Gazze

Kur’ân-ı Kerim, inzal buyurulduğu Resûlüllah (s.a.) döneminden başlayarak günümüze ve kıyamete kadar müminlere yol göstermeye devam ediyor. Nemrut’a karşı Hz. İbrahim’in, Firavun’a karşı Hz. Musa’nın, Câlût’a karşı Tâlût’un, Ashab-ı Uhdûd’a (hendekler sahibi zalim Zûnüvas ve adamlarına) karşı ateş dolu hendeklerde yakılan müminlerin tevhid mücadelelerine dikkatlerimizi çeken Kitabullah, bunlardan ders alarak çağın inkârcı zalimlerine karşı iman mücadelemizi kararlılıkla sürdürmemizi istiyor. Tevhid mücadelesinin muhteşem örneklerinden biri de Roma zulmüne başkaldırarak mağaraya sığınan yiğit gençler (Ashab-ı Kehf)’dir. Bu kıssanın anlatıldığı Kehf Sûresi’nin Mekke’de Peygamberimize ve ashabına yapılan işkence ve baskıların had safhaya ulaştığı ve Müslümanların birçoğunun Habeşistan’a hicret edip, kalan kısmının ise Ebû Talip mahallesinde üç yıl muhasara (sosyal-ekonomik boykot) altında kaldıkları bir zaman diliminde inmiş olması, oldukça anlamlı dersler içermektedir:

“Yoksa sen Ashab-ı Kehf ve Rakim’i, şaşılacak ayetlerimizden mi sandın?” “O gençler mağaraya sığınınca demişlerdi ki: ‘Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve işimizden bize doğruyu kolaylaştır’.” “Bunun üzerine biz de kulaklarına vurarak onları mağarada yıllarca uyuttuk.” (Kehf 18/9-11)

Sûrede Ashâb-ı Kehf’in samimi niyetlerini doğru anlamamızı sağlayan duaları öncelendi. Duadaki “bize doğruyu kolaylaştır” ifadesi “bize bir kurtuluş yolu hazırla”“bizi başarılı kıl” şeklinde de anlaşılır. Peki, Ashab-ı Kehf neyin mücadelesini veriyordu? Mağarada işleri ne idi? Niçin oraya çekilmişlerdi? Görelim:

“Biz sana onların kıssalarını gerçek olarak anlatacağız. Hakikaten onlar, Rablerine iman eden birkaç genç idi. Biz de onların hidayetlerini artırdık.” “(Krala karşı) ayağa kalkarak dediler ki: “Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O’ndan başkasına ilâh deyip tapmayız, yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz.” “Şu bizim kavmimiz, Allah›tan başka ilâh edindiler. Onların ilâh olduğuna dair açık bir delil getirselerdi ya! Allah›a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir?” (İçlerinden biri demişti ki:) “Mademki siz, onlardan ve Allah’tan başka taptıkları putlardan ayrıldınız, o halde mağaraya sığının ki, Rabbiniz rahmetini size yaysın ve işinizi rast getirip kolaylaştırsın.” “(Onlara baksan), güneş doğduğunda mağaranın sağ tarafına yönelir, batarken de sol taraftan onları keser-geçer görürdün. Onlar, mağaranın geniş bir yerinde idiler. Bu Allah’ın ayetlerindendir. Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır; kimi de hidayetten mahrum ederse, artık ona doğru yolu gösterecek bir veli bulamazsın.” (Kehf, 18/13-17)

Allah’tan başka hiçbir ilah ve otorite tanımayan, yalnızca Allah’a iman ve ibadet eden “Ashâb-ı Kehf” (“Yedi Uyuyanlar”) bir avuç gerçek mümin ve muvahhid gençler idi. Halkları ise, Allah’tan başka bazı varlıkları ilahlar edinen ve bunların gölgesine sığınarak insanları sömüren zalim Roma Kralı Dekyanus’un dini ve hayat tarzı üzere yaşıyorlardı. O yiğit mücahidler krala karşı ayaklanıp “Allah’tan başka ilahlara tapınmanın saçma olduğunu” haykırınca, aslanların ağzına atılıp parçalanma, diri diri yakılma vb. işkencelerden kurtulmak için Tarsus (Efes veya Afşin) civarındaki bir mağaraya sığındılar. 

“Ey Rabbimiz! bizlere tarafından bir rahmet ihsan et ve bize işimizden bir kurtuluş yolu hazırla!” (18/10) diye dua ettiler ve Allah tarafından kulaklarının üzerine vurulup/yatırılarak senelerce uyutuldular.

Rivayete göre, zalimlikte sınır tanımayan Roma İmparatoru Dekyanus mağaranın kapısının örülmesini emretti; “Açlıktan susuzluktan ölsünler, mağaraları kabirleri olsun!” dedi ve öyle de yaptılar…

İmdi, sayılarını da mağarada kalış sürelerini de Rabbimizin en doğru bildiği (Kehf, 18/22, 26) Ashab-ı Kehf’in ve Rakim (kıssanın gerçekleştiği yer) ehlinin Tevhid mücadelesi ve özellikle zulme karşı direnişleri ile şimdi aylardır tünellerde-mağaralarda tarihin en muhteşem direnişini sergileyen muvahhid Gazze mücahidlerinin (Ashab-ı Gazze’nin) özgürlük mücadelesi ne kadar da birbirine benziyor! 

İnancımız ve duamız odur ki, Ashab-ı Kehf’in sığındığı mağaranın kapısını ördürerek mağarayı onlara mezar etmek isteyen zalim Dekyanus’un izinden gidip Gazze’yi dünyanın en büyük hapishanesine dönüştüren ve Ashab-ı Gazze’yi aç-susuz bırakıp yok etmek isteyen Siyonist katillere karşı Allah Teâlâ mağaralarda koruduğu mücahidlere inşallah bir “kurtuluş/başarı yolu” hazırlamaktadır.

Yorum Analiz Haberleri

“Devrimci zihniyet ahlâkını kaybederse her şeyini kaybeder”
Esed sonrası Suriye: Katar-Türkiye Doğal Gaz Hattı artık hayal değil
Esed'in müftüsü Ahmed Hassûn şimdi ne yapıyor?
“Suriyeli mülteci” etiketi ve toplumsal imtihanımız
Suriyeli kadın devlet dairesinde gördüğü saygıdan dolayı gözyaşlarını tutamadı