Gazze konvoyu-Mısır ukdesi

Ahmet Taşgetiren

İngiltere'den yola çıkıp, Türkiye'den katılımlarla devam eden Gazze'ye yardım konvoyunun hedefine ulaşmasında peş peşe sorunlar yaşandı.

Türkiye'nin temaslarıyla çözülmüş gibi görünen problem, Ariş limanında, önceki gece yarısı Mısır polisinin, konvoya saldırması ve birçok insanı yaralaması ile, çok daha girift hale geldi.

Sorun, "İsrail'in ablukası"nı delme sorunu iken, birdenbire İsrail ablukasını pekiştiren bir "Mısır ablukası"na dönüştü. (Sorun ancak uluslararası baskılardan ve uzun müzakerelerden sonra halledilebildi.)

Mısır'ın Gazze'ye yardım ulaşmasını sağlayan tünelleri kapatmak için çelik bariyerler inşa etme girişimi ise zaten bir süreden beri, Mısır ile Filistin'i ve konuya duyarlı İslam kamuoyunu ayağa kaldırmıştı.

Çelik bariyer konusunun, Yusuf el Kardavi ile Ezher Şeyhi Tantavi'yi fetva planında karşı karşıya getirmesi de işin vahametinin boyutları konusunda fikir veriyor. Saygın İslam alimi Kardavi, bariyer inşası için "haram" diye fetva verirken, Tantavi, hükümetinin çizgisi istikametinde "helal" fetvasını yapıştırıyor. Yani olay, fıkıh planına bile giren bir problem mahiyetini almış bulunuyor.

Böyle bir ortamda geçen hafta, Mısır Devlet Başkanı Mübarek'le İsrail'in "şahinler" grubu içinde sayılan başbakanı Netanyahu'nun Mısır'da buluşması ve dünya kamuoyuna birlikte fotoğraf vermeleri, "Mısır imajı" açısından kayda değer bir anlam kazanıyor.

İsrail'le el ele fotoğraf veren bir Mısır yönetimi...

Bunun Mısır'daki yansımaları bile son derece sorunlu.

Genel Arap kamuoyunda da çok sorunlu bir fotoğraf bu.

Dünya İslam kamuoyunda ise "Mübarek'in Mırsır'ı" artık tahammül edilemeyecek bir yönetim modeli olarak duruyor.

Bu noktada, medyaya yansıyan değerlendirmelerin, bir Türkiye-Mısır kıyaslamasına dönüşmesi kaçınılmaz oluyor.

Türkiye'nin "Arap ülkesi" olmaması ayrıca not ediliyor ve bu durum, Mübarek yönetiminin durumunu daha zora sokarken, Türkiye'nin itibarını artırıyor.

Bunları sadece tespit olarak not ediyorum.

Sanırım Türkiye'yi yönetenler, Arap ve İslam kamuoyunda, ülkeye yönelik dostluk duygularının gelişmesinden memnundurlar.

Ama bunun bir Mısır kıyaslaması ile ortaya çıkması Türk dış politikasının hassasiyetleri açısından pek istenen bir şey değildir.

Türkiye, bölgede ne "ağabeylik" statüsüne oynuyor ne de kıskançlıkları harekete geçirecek bir davranışı tercih ediyor.

Türkiye dostlukları geliştirecek, kırgınlıkları giderecek, yakınlıkları artıracak bir ilişki ağını örüyor. Bunun için, ekonomik-sosyal ilişkiler gibi en hayata dönük alanları harekete geçirmeye çalışıyor.

Ama bu arada, diyelim Gazze gibi bir "insani sorun"da, bir anlamda Batı kamuoyunu da silkeleyecek, harekete geçmeye zorlayacak bir hassasiyet sergiliyor.

Davos çıkışı, bu açıdan tüm dünya için son derece silkeleyici olmuştur.

Türkiye'nin İsrail'le ortak bir askeri manevra yapmaktan vazgeçmesi de, "Askeri alanda yan yana görünmeme" duyarlılığı açısından, tıpkı 1 Mart Tezkeresi'nin reddi gibi, önemli bir hamle olarak tarihe geçmiştir.

Türkiye'nin bu tavrının Arap ve İslam kamuoyunda büyük ilgi uyandırmasından daha tabii bir şey olamaz.

Ama işte o göz alıcı fotoğrafların yanına, şimdi Mübarek-Netanyahu fotoğrafı ilişiyor ve aynı haberlerin içine Mısır'ın çelik bariyer inşası projesi yerleşiyor.

Bu durumda kamuoyunun Türkiye-Mısır kıyaslaması yapması, Türkiye hiç istemese de, kaçınılmaz hale geliyor.

Böyle bir sonuç, bölgede Mısır'ı tıpkı İsrail gibi bir izolasyonla karşı karşıya bırakacaktır.

Gazze vahşeti nasıl İsrail'i izole etmiş ve Türkiye'nin ilişkilerini bile sınırlamaya zorlamışsa, Mısır da, İslam coğrafyasında izolasyonla karşı karşıya kalabilir.

Mısır yönetiminin normalleşmesi gerekiyor. Mısır, belki de şu anda Ortadoğu'nun yönetimi en sorunlu ülkelerinden birisi haline gelmiş bulunuyor. 29 yıllık Mübarek iktidarı ve Mübarek sonrası... Mısır bu haliyle devam edemez.

Şunu söylemek mümkün:

İsrail ve Mısır, Amerika açısından bölgede iki önemli ülke ise bu iki ülkenin kendi kendilerini tecrit politikalarının sürdürülebilirliği son derece kuşkuludur.

Ariş'ten dünyaya yansıyan başı gözü kan içinde insan fotoğrafları, ne yazık ki, Gazze fotoğraflarına eklenmiş ve günah halkasına Mısır'ı da sokmuştur.

Çok yazık.

BUGÜN