Gazze Kazandı, Vallahi de Kazandı Gazze!

"Gazze kazandı, kazanıyor. Bizim de kazanabilmemiz için onlara karşı sorumluluklarımızı yerine getirmemiz gerekir." Yunus Önsever kardeşimiz, sitemiz için Gazze'nin neden ve nasıl kazandığını yorumladı.

GAZZE KAZANDI, VALLAHİ DE KAZANDI GAZZE!

Yunus Önsever / Haksöz-Haber

İslam tarihinde meşhur Bir-i Maune olayını ve Haram Bin Milhan adındaki yiğit Müslümanın şehadetini biliriz. Başlarına gelecek olandan habersiz, Maune kuyusuna ulaşan ve istirahat eden müminler, yakınlarında tebliğle görevli oldukları kavimden bir grup olduğundan haberdar oldular. İçlerinden birini topluluğa göndererek, Resulullah’ın mektubunu onlara vermeyi kararlaştırdılar. Haram Bin Milhan, arkadaşlarına hitaben, “Önce ben gideyim, siz burada saklanın. Eğer beni dinler ve sözlerime kulak verirlerse, siz de gelirsiniz. Yok, eğer bana bir şey yaparlarsa, siz kaçar kurtulursunuz.” dedi. Onlar da teklifini kabul ettiler.

Haram Bin Milhan, Amir Bin Tufeyl’in yanına vardı ve kendilerine verilmek üzere Peygamberimiz tarafından yazılan mektubu Amir’e uzattı. Eli bir süre öylece havada kaldı Haram Bin Milhan’ın. Sonra uzanıp mektubu aldı Amir ve öfkeyle yırtıp yere attı. Ve hemen Haram Bin Milhan’ın arkasında bekleyen Cebbar, Amir Bin Tufeyl’den beklediği işaretle harekete geçti. Ve tam da hainlere yakışır bir şekilde en vahşice bir hareketle Haram Bin Milhan’ın sırtına sapladı mızrağı. Arkadan giren hançerin ucu göğsünden çıkmıştı. Ve Haram Bin Milhan’ın kanı fışkırıyordu bedeninden. Tüm kanını kaybettiği ve canını vereceği anda öyle bir laf etti ki Haram Bin Milhan, başta mızrağı tutan elin sahibi olmak üzere tüm hainler donakaldı. Ve bu söz, katilinin tüm hayatının değişmesine, ebedi saadeti kazanmasına neden oldu.

Yiğit sahabenin ağzından çıkan son cümle şu oldu: “Kazandım; vallahi ben kazandım. Kâbe’nin Rabbine yemin olsun ki, kazandım!”

Evet, Haram Bin Milhan kazanmıştı, zira onun anladığı Kur’an’da fevz-i azim (kurtuluş, başarı ve kazanç) Allah’ın rızası/hoşnutluğu ve ahiretteki ikramlar ve nimetlere kavuşmaktır. O şehit edilirken kendi arkasında bıraktığı eş, çocuk ve dünya malı gibi imtihan vesilelerini düşünmemişti.

Bugün de Gazze kazandı. Evet, vallahi de Gazze kazandı. Çünkü böyle zalim, katil bir devlete hatta dünya istikbar güçlerine; dünyanın diğer zalim müstekbir, emperyalist güçlerine teslim olmayıp mücadeleyi seçti.  Gazzeliler arkalarında bırakacakları eş, çocuk ve dünya malı gibi geçici metaları düşünmedikleri, asıl kazancın, başarının ve kurtuluşun Rabbimizin bildirdiği mesajına göre Allah’ın hoşnutluğunun ve ahirette gark olacakları nimetlerin olduğunun bilincinde olarak böyle onurlu bir tercihte bulunmuşlardır.

Bizler Gazzelilerin bugün içinde bulundukları yıkım ve katliamdan dolayı onlara ağlamakta, üzülmekteyiz. Ağlamayalım, üzülmeyelim demiyorum hatta bugün meydanlara inmeyip sessiz kalan Müslümanlara da üzülüyorum. Ancak bunu bilelim ki, onlar bugün kazanıyor, kurtuluşa eriyorlar. Onlara yapılan zulümlere, katliamlara ses çıkarmayıp dünyanın en iyi askerî teknolojisine sahip ülke ile savaşılmayacağını söyleyenler ve azgın İsrail’e taraf olup onu destekleyenler aşağıdaki ayetlerde görüldüğü gibi asıl kaybedenler, başarısızlığa uğrayacak olanlardır.

Yoksa onlar, ‘Biz yenilmez bir topluluğuz!’ diye mi düşünüyorlar? Hâlbuki bu müşrikler/kâfirler topluluğu yakında bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklar. Fakat onlar asıl cezayı kıyamet günü görecekler. Kıyamet ne dehşetli, ne korkunçtur, bir bilseler. Günaha batmış o müşrikler/kâfirler hüsran ve helake mahkûmdurlar. Nitekim o gün, yüzükoyun sürüklenerek cehenneme atıldıklarında şöyle denecek onlara: Şimdi tadın bakalım cehennemin yakıp kavuran ateşini!” (Kamer, 54/44-48)

Kur’an’ın kavramlarını doğru anladığımızda bizler de görürüz ki, fevz-i azim, Allah’ın rızası/hoşnutluğu ve ahiretteki ikramlar ve nimetlere kavuşmadır.

İman edip salih amel işleyenler, büyük başarıya erenlerdir. Allah'ın onlara ikramı, en genelde kendi rızası ve cennet yurtlarıdır. İşte gerçek kurtuluş da budur. Sırf ahirette cehennemin azabından kurtulmak bile büyük bir başarıdır. Altlarından ırmaklar akan, sayısız nimetler sahibi cennetlere girmek ise bambaşka bir zafer, bambaşka bir fetihtir.

Büyük başarı, aldatıcı bir meta olan dünya nimetleriyle makam, mevki elde etmek değil, çaba sarf etmeye değer gerçek bir ödüllenme, inkâr, boş söz ve tartışmalardan temizlenmiş cenneti kazanmak, Allah'ın rızasını elde edip, ateşin azabından kurtulmaktır. Cennete girecek eylemler peşinde koşmak büyük bir iştir. Çünkü cennet, müminlerin kısacık hayatlarında yaptıkları en kârlı ticarettir. İsterse bu ticaret, onların hayatlarına mal olsun. Sonunda güzel bahçelerde güzel konaklar ve sayısız nimetlere kavuşmak vardır.

Büyük kurtuluş, yeryüzüne firavunlar gibi kazıklar çakmak, çağdaş zalimler gibi gökdelenler dikmek değil, onurlu, ilkeli bir dünya hayatı yaşamakla elde edilen ahiret hayatının kurtuluşuna kavuşmaktır.

Büyük başarı, zulüm çarklarını işletmek için görev üstlenmek değil, zulme karşı savaşmak, Allah'a itaatin gereği olan ilkelere göre hareket etmektir. Arkasından bir başka ödül (fetih, zafer, iktidar, koalisyon) gelmese de açık, hedefe ulaştırıcı, güven ve huzur kaynağı doğru bir yolda yürümek başlı başına büyük bir kurtuluştur. Ayrıca Allah'a ve elçisine itaat etme eylemi, özünde kendi ödülünü de taşımaktadır. Allah'a kayıtsız şartsız itaat etmek, hesaplaşma gününden ve cennetteki sınırsız nimetlerden önce elde edilen büyük bir başarıdır. Ahiretteki nimetler ise itaat edişten dolayı verilen ödülün kat kat artırımıdır.

Gönüllerini iman ile dolduranlar, ürünü erken toplanan ham meyvelere değil, sabırla hasat zamanı beklenen meyvelere talip olmalıdırlar. Kurtuluş, iman etmek, hicret etmek ve cihad etmek gibi zorluk, meşakkat ve özveriye dayalı eylemlere talip olmakla mümkündür. Yoksa mal yığmak, dünyanın geçici kazançlarıyla şımarıp böbürlenmek, kendini müstağni ve ölümsüz addetmekte değildir. Büyük başarı, yaptıkları zulümlerle sevinen, yapmadıkları şeyleri sahiplenerek övünen müstekbirlerden olmamak, Allah'ın kendi sınırlarından çıkmayanlara vereceği ebedi barınaklar karşılığında canlarımızı ve mallarımızı satarak onun yolunda cihad etmek, ölmek ve öldürmektir.

Büyük başarı-kazanç, cehennemliklerin uzun uzun azarlanıp rezil edildiği, her pisliklerinin teşhir edilip çeşit çeşit sıkıntılara uğratıldıkları bir zamanda dünya hayatında haktan ayrılmadığı, sabırla direnmeyi tavsiye ettiği için, tevhidi ilkelerde sebattan dolayı sıkıntılardan kurtulup, bitmez tükenmez kaynaklara haiz nimet yurtlarına girmektir. Şüphesiz Allah, korunanları başarılarıyla kurtarır, onlara kötülük dokunmaz ve onlar üzülmeyeceklerdir de.

Büyük başarı-kazanç, Allah'ın velisi olmak, inanmak, sakınmak, kâfirlerin boş sözlerine kulak asmamak, istikamet üzere yürümek, bundan dolayı ilk ölümden başka ölüm tatmamak, Allah tarafından hiçbir azaba uğratılmamak, toplantı günü kötülükleri örtülen ve ebedi cennetlere girenlerden olmaktır.

Büyük başarı-kazanç, Allah'tan sadece müminlere erişen ve kâfirleri kıskandıran nimetlere kavuşmaktır. Allah'a verdikleri sözlerinde durmanın ve temiz kalışlarının karşılığı olarak verilen nimetler, yeryüzünün kısa vadeli isteklerinden, lüzumsuz ağırlıklarından ilahi bir ağırlama ile dünyada tadılan güzellikleri gölgede bırakan, unutturan bir nitelik taşır.

Evet, Gazze kazandı, kazanıyor. Bizim de kazanabilmemiz için onlara karşı sorumluluklarımızı yerine getirmemiz gerekir. Meydanlara daha kalabalık, canlı ve sürekli bir şekilde çıkalım, dua edelim, elimizden geldiği kadar maddi-manevi destek olalım, sorumluluklarımızı başkalarına tevdi etmeyelim. Kazananlardan olabilmemiz için bizim daha çok bunlara ihtiyacımız var.

Allah’ım! Gazzeli kardeşlerimize ve tüm mazlum, mağdur Müslümanlara yardım et, zira sen Müslümanlara yardım etmeyi üzerine borç olarak aldığını söylüyorsun, senin sözün haktır, sen yapmayacağın şeyi söylemezsin, onları bizim umudumuza bırakma. Azgın, katil İsrail’i de daha önce atalarını Hayber’de o korunaklı zannettikleri kalelerinden nasıl çıkarıp (Haşr, 59/2-3) darmadağın ettinse bunları da Gazze’den, Filistin’den çıkar, güçlerini imkânlarını ellerinden al ki, bundan sonra zulmedemesinler, yeryüzüne fesat ve fitneyi yaygınlaştıramasınlar. Âmin.

***

Kurtuluş-başarı-kazanç ile ilgili bazı ayetler için bkz: Âl-i İmrân 185, Mâide 56, Yunus 64, Nûr 52, Ahzâb 71, Duhân 56-57, Mü’minûn 102, En’âm 16, Tâ-Hâ 47, Mü’minûn 1, Mü’min 9, Fetih 5, Haşr 20. Teğâbun 9, Buruc 11

 

Yorum Analiz Haberleri

Döktüğün kan yetmedi mi hala utanmadan konuşabiliyorsun?
"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?