Eğitim Bir Sen İstanbul 2 Nolu Şubesi tarafından düzenlenen programda Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya’nın sunumu ile İslami Şahsiyetin İnşası kitabı ele alındı.
Kaya, “Modern hayat tarzı en temelde bencilliği besliyor, bencilleşen ve fıtratından uzaklaşan insanlar müstağnileşiyor.” diyerek, aynı oranda huzursuzluğun da arttığını ifade etti.
Bencilliğin yalnızca kişisel düzeyde bireyler arasında yaşanmadığını anlatan Kaya, toplumsal düzeyde de farklı şekillerde ortaya çıktığını, örneğin Suriyelilerin bir şekilde alt ya da hakir görüldüğünü hatırlattı.
Ortaya çıkan sapmanın ölçü koyma noktasında göründüğünü kaydeden Kaya, iyi ve kötünün ölçüsü, adalet ve zulmün ne olduğu gibi konuların vahiy ile saptanması gerektiğini ancak maalesef hududullahın dışına taşan insanların nefislerini ölçü aldığını bildirdi.
Kaya, “Allah'a çağıran, iyi ve yararlı iş yapan ve ‘Muhakkak ki ben Müslümanlardanım’ diyenden daha güzel sözlü kim olabilir.” ayetini hatırlatarak, bu ayetin Müslümanları geçmişten geleceği bir topluluğa ait kıldığını ancak bu mefhumun öyle ya da böyle örtüldüğünü söyledi.
Müslümanların sevinmesi, üzülmesi ya da öfkelenmesinin de Allah için olduğunu vurgulayan Kaya, bunun bir imtiyaz olduğunu anlattı.
Kaya kişisel nedenlerle ihtilafa düşmenin Müslümanlar açısından kötü bir durum olduğunun altını çizerek, nefse tabi olunduğu durumlarda bu konunun ortaya çıktığını, Allah’ın dinine düşmanlığın affedilemeyeceğini lakin nefislerimize yönelen kusurların bağışlanması gerektiğini söyledi.
“Kendimize dönük haksızlıkları affedebiliriz lakin Allah’ın dinine yönelen düşmanlıklara karşı buğz etmeliyiz.” diyen Kaya, en hayırlı amelin Hz Peygamber’in belirttiği üzere Allah için sevmek ya da Allah için öfkelenmek olduğunu anımsattı.
Müslüman arasında ilişkilere değinen Kaya, İslami şahsiyetin gerektirdiği olgunlukla birbirimize yaklaşmamız gerektiğini ifade etti ve karşılığın mutlaka alemlerin Rabbinden beklenmesi gerektiğini vurguladı.
“Şartlar bunu gerektiriyor” gibi mazeretlerin hassasiyetlerin alınmasını getirdiğini hatırlatan Kaya, hududullahın aşılmasına rağmen şartların bahane edildiğini ve bunun da ölçüde muğlaklık ya da inanç değerlerinin içselleştirilememesinden kaynaklandığını anlattı.
“Bir şey hududullaha aykırı ise ailemizin ya da çevre izin beklentileri önemli olmamalı.” diyen Kaya, sınırları aşındırmanın sınırları göremez hale gelmeyi getireceğini belirtti.
Bunların neticesinde ilişki tarzının da değiştiğini kaydeden Kaya, insanların kendisini uyaran/eleştiren insanlardan uzaklaşarak steril bir çevreye yöneldiğini söyledi.
“Güç ve refah arayışı fıtridir. Herkes daha iyi geçim koşullarına yönelir ancak bu çaba hayatın amacı haline gelmemelidir.” diyen Kaya, bu durumun insanı sapmaya sevk edeceğini vurguladı.
Kaya “İnsanlar bizi görünce neyi hatırlıyor? İnsanlar bizi görünce Allah’ı hatırlamalı. Bu gayrette olmalıyız.” ifadelerini kullanarak, insanlarla kurulan ilişkilerin tebliğ/davet sorumluluğu üzerine inşa edilmesi gerektiğini söyledi.
Salih amellerin sahih bilgi üzere yetiştiğini vurgulayan Kaya, bunun için dinin doğru anlaşılması gerektiğini söyledi ve “Akıl olmazsa olmazdır lakin akıllı olmak ile akılcı olmak farklıdır, akıl vahye tabi olmalıdır.” dedi.