Gaziosmanpaşa Özgür-Der'de "Toplumsal Fıkhımız" Semineri

Gaziosmanpaşa Özgür-Der'de "Ev içi ilişkiler, anne, baba ve çocuk rolleri. Aile içi ilişkide hiyerarşinin önemi ve değeri" konusu işlendi.

2014-2015 Gaziosmanpaşa Özgür-Der’deki hanımlara yönelik "Toplumsal Fıkhımız" üst başlığı altındaki aylık çalışmalar Nurşen Aydın'nın "Ev içi ilişkiler, anne, baba ve çocuk rolleri. Aile içi ilişkide hiyerarşinin önemi ve değeri" konulu sunumu ile devam etti.

Konuşmasına İslamın aile kurumunda görev ve sorumlulukları paylaştırıp bunların sınırlarını yeteneklere göre belirlediğini söyleyerek başlayan Nurşen Aydın, devamında özetle aşağıdakileri aktardı;

Nisa 34

 Erkekler kadınların koruyup gözeticisidirler, çünkü Allah erkeklerle kadınları farklı alanlarda üstün yeteneklerle donatmıştır. Dürüst ve erdemli kadınlar hem Allaha itaat eden hem de Allahın koruduğu (iffetlerini) eşlerinin yokluğunda da koruyan kadınlardır.

Sadakatsizlik etmelerinden çekindiğiniz kadınlara gelince : onlara önce öğüt verin sonra yataklarında yalnız bırakın (ille de dövecekseniz) bunlardan sonra dövün. Bundan böyle yola gelirlerse onları incitmekten sakının! Allah gerçekten yücedir, büyüktür. Kur’an’ı bize tebliğ eden Hz.Peygamber (s.a.) hiçbir zaman kadın dövmediği gibi, “Kadını eşek döver gibi dövüp de günün sonunda onu koynunuza alıp yatmanız olacak şey midir?” buyurarak ümmetini uyarmıştır. Dövme müeyyidesi kullanıldığı taktirde kadının canını yakmayacak ve vücudunda iz bırakmayacak şekilde uygulanması gerektiğini de ifade buyurmuştur. Şu halde dayağı İslam getirmemiş, aksine onu hafifleterek ortadan kaldırmaya yönelmiştir. Ayrıca kadına da, kocasından şikayetçi olması halinde hakem ve hakime başvurma, hakkını arama imkanı vermiştir.

Ayetler  aile kurumundaki (kavvamı) yani koruyup kollama, bakıp gözetme(evin geçimi) işini fıtratı gereği erkeğe verir. Seyyid Kutup buna yöneticilik yetkisi der. Rabbani sistem eşlerin her birinin kendine düşen görevi yerine getirebilmeleri için yine kendine özgü yeteneklerine göre yük sorumluluk vererek adaleti göz önünde tutar. Kadının hamilelik ,annelik, çocuk yetiştirme gibi asli görevlerini yerine getirebilmesi için ailenin zaruri ihtiyaçlarını temin etme kadını koruyup gözetme yetkisi erkeğe verilmiştir.

Bundan zaruret veya isteme halinde kadının fıtratına uygun olan işleri asli görevi olan anneliği aksatmadan çalışabileceği sonucu çıkar. Ama  evin geçimi temelde erkeğin görevidir. Kadının fıtratını koruyarak aile geçimine katkıda bulunması ise fedakarlıktır.

Aile kurumunu liderliği Nisa 34 den hareketle(kavvame-koruyup gözeten) erkeğe veriliyor. Ancak bir çok erkek İslam aliminin anladığı gibi ailenin diktatörlüğü değil liderliği, İslam insanların birbiri üzerine despotça hükümran olmasını, büyüklenmesini nefretle karşılar. İslam eşlerin birbirine karşı sevgi merhamet (Rum21),adalet ölçüleriyle muamele etmelerini öngörür alınacak kararlar da ise istişare etmelerini vurgular.

İslam Müslümanların birbiriyle alay etmesini ,insan onurunu zedeleyen sözleri, kişilerin birbirlerini hafife almasını yasaklar .Birbirleriyle konuşurken güzel kelimelerle konuşmasını ister(. İsra 53Kullarıma, en güzel şekilde konuşmalarını söyle! Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın amansız, apaçık bir düşmanıdır.)Dolayısıyla mümin eşler de birbirleriyle konuşurken bu hatalara düşmemelidir. Birleriyle konuşurken en güzel sözleri seçmelidirler.

Nisa 19 da Kadınlara karşı iyi davranmayı emreder.

Bakara 187 Eşler birbirlerinin örtüsü-elbiseleridir- birbirleri için bedeni açıdan koruyucu örtü oldukları kadar ruhi ve psikolojik açıdan da birer giyisidirler. Eşlerden her biri diğerinin namusu malı canı ve sırlarına bir örtüdür. Ayrıca bu ifade cinsel yönden olduğu kadar genel çerçevede de insani ve ahlaki yönden eşlerin birbirini tamamladıkları dolayısıyla birbirlerine muhtaç oldukları gerçeğini gösterir. Kısaca ayetteki elbise benzetmesinin de gösterdiği gibi eşler insani olarak tek başına yarımdırlar, ancak birbirleriyle tamam olurlar.bu fıtrat gereğidir. Rum suresi30/ 21. Ayetteki  “Onun sınırsız kudret ve rahmetinin göstergelerinden biri de huzur ve dinginliğe kavuşasınız diye size kendi türünüzden eşler lütfedip aranıza sevgi ve merhameti yerleştirmesidir” İfadesinde anlatılan tam olarak budur.

 

Nur 24/58 -59

58- Siz Ey İman Edenler! Meşru bir biçimde sahip olduğunuz kimseler ve içinizden ergenlik çağına ulaşmamış olanlar (dahi) günün şu üç vaktinde yanınıza girmeden önce sizden izin istesinler. Sabah namazından önce , öğleyin elbiselerinizi çıkarıp istirahate çekildiğiniz vakit, ve yatsı namazından sonra. Bu üç vakit sizin için mahremiyet vakitleridir. Bu vakitler dışında birbirinizin yanına girip çıkmanızda herhangi bir beis yoktur. Bu mesajları Allah size işte böyle açıklamaktadır, zira her hükmünde tam isabet sahibi olan Allah (yarattığı insanı ) çok iyi bilmektedir.

59- Ama çocuklarınız ergenlik çağına ulaştıklarında kendilerinden büyüklerinin yaptığı gibi (yanınıza girmek istedikleri her zaman ) izin istemelidirler. Mesajlarını Allah size işte böyle açıklamaktadır, zira her hükmünde tam isabet sahibi olan Allah (yarattığı insanı ) çok iyi bilmektedir.

Bu iki ayet muhatabında bir mesken tasavvuru inşa etmektedir. Mekan mahremiyetinin temelinde insanının var oluşuna hürmet vardır. İnsan en yakınları  hatta çocukları dahil olmak üzere bir birlerinin mekan mahremiyetlerine özen göstermeli hürmet etmelidirler. Bu ayet ev içinde küçük çocuklarımız da dahil olmak üzere anne babanın mahrem alanı olan yatak odalarına girmeden izin istemeyi ön görür. Bu ayetin çocuk ta kalıcı olabilmesi için buluğa ermeyen çocuklarımızın odalarına girerken de onlardan anne babanın izin istemesi  çocukların aynı davranışı anne babalarını odalarına girerken göstermelerini pekiştirecektir.

İlişkilerin iç içe geçtiği annenin kendi yatak odası yerine 10 yaşındaki oğluyla uyuduğu babanın kanepe üzerinde uyuya kaldığı evler de çocuk bu davranışı kazanamaz. Çocuk küçük yaştan itibaren( hatta bebekliğinden)kendi yatağın da yatmaya alıştırılmalı anne babanın kendi özel alanı olduğu çocuğa hissettirilmelidir.

 Münafikun 63/9 Siz ey imana ermiş olanlar! Malınızın, mülkünüzün veya çocuklarınızın sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasına izin vermeyin! Çünkü böyle davranan herkes ziyana uğrayanlardan olur.

 Enfal 8/28 Biliniz ki, mallarınız ve evlatlarınız sizin için aslında birer sınav konusudur ve büyük ödül Allah katındadır.

Tevbe 9/24 De ki; «Eğer babalarınızı, evlâtlarınızı, kardeşlerinizi, eşlerinizi, hısım akrabanızı, kazandığınız malları, bozulmasından korktuğunuz ticareti ve hoşunuza giden evleri, konakları Allah'dan, Peygamber'den ve Allah yolunda cihad etmekten daha çok seviyorsanız Allah emrini gerçekleştirinceye, yapacağını yapıncaya kadar bekleyiniz. Allah yoldan çıkmışlar güruhunu doğru yola iletmez.

ANNENİN ROLÜ

Anne=şefkat

Çocuğun, annenin şefkat ve ilgisine hem beden hem de ruh bakımından ihtiyacı vardır.. Çocuğun annesiyle kuracağı ilişki, onun, ömrü boyunca kuracağı insan ilişkilerinin temelini oluşturmaktadır.

Şefkat,  anne-çocuk arasındaki bağlanma duygusunu kuvvetlendirmekte ve çocuğun annesini her zaman güvenli bir sığınak olarak görmesini sağlamaktadır. Annenin güvenli bir sığınak olması, bir çocuğun annesi ile her türlü konuyu rahatlıkla konuşabilmesi, sevinçlerini ve üzüntülerini, başarılarını ve başarısızlıklarını, vb. tüm yaşantılarını herkesten önce, annesi ile paylaşmasını sağlamaktadır. 

BABANIN ROLÜ

 Çocuklar için baba =güvendir

Babası ilgilenen ve sevgi gösteren çocukların arkadaşlarıyla ilişkilerinin daha iyi, liderlik özelliklerine sahip ve daha uyumlu çocuklar olur. Babası baskıcı olan ve az ilgilenen çocuklarda utangaçlık, çekinme gibi kişilik özelliklerine daha sık rastlanmaktadır

Her çocuğun anneden daha çok şefkate, babadan ise sevgi ile karışık yönetici otoriteye ihtiyacı vardır. Çocuklar başlarında onları disipline alıştıran ve onlara doğru yolu gösteren bir koruyucu isterler. Söz konusu otoritenin esas teması adalete ve çocuğun psikolojik haklarını kabul eden bir anlayışa dayanmalıdır.

Anne sevgisinin yokluğu ya da aşırılığı ile ölçüsüz bir baba otoritesinin varlığı çocukların kişililerini olumsuz etkiler .

 Çocuğa nasıl davranılmalı:

·      Çocuğun da bir birey olduğu ve saygıyı hak ettiği unutulmamalıdır.

·      Çocuk, her zaman yönlendirilmeye ihtiyaç duyar. Evde mutlaka duyarlı, tutarlı kurallar olmalıdır. Bu kurallardan çok fazla taviz verilmemelidir.

·      Çocuk dinlenmeli, anlamaya çalışılmalı, ilgilenilmelidir.

·      Çocuğun her konuda sorumluluğu alınmalı ve anneyle paylaşılmalıdır.

·      Çocuk babadan korkmamalı, ilişkisi otorite saygı ve sevgi içermelidir. Çocuklar babadan korkusundan değil, yanlış olduğu için bazı şeyleri yapmaktan çekinmeli.

·      Çocuklar bir şey söylediklerinde olumsuz karşılanacaklarından korkmamalıdır. Aksi taktirde yalan davranışı gözlenir ve pekişir.

·      Çocuğun her istediği yapılıp, alınmamalıdır. Bu çocuğu doyumsuzluğa iter.

·      Çocuklara zaman ayırılmalıdır. Özellikle erkek çocukların babayla  iletişime daha fazla ihtiyaçları vardır.

·      Fiziksel ve duygusal cezadan uzak durulmalıdır. (Dayak, rencide edici sözler, hakaret, küfür vs.)

·      Çocukla arkadaş olmak yerine ona arkadaşça davranılmalı. Ailelerin günümüzde en çok yaptıkları yanlışların başında anne baba kimliklerinden sıyrılıp arkadaşı gibi davranmaları geliyor. Oysa çocuklar size anne baba olarak ihtiyaç duyar.

·      Gelişmesine katkıda bulunun. Çocuklarınızı başka çocuklarla kıyaslamak onun kendini mutsuz ve yetersiz hissetmesine neden olur. Bunun yerine  çocuktaki farklılıkları görüp, bu yönleri geliştirmesine yardımcı olmanız gerekir.

·      Çocuklarla inatlaşmaktan kaçınılmalıdır. Çocuklar kendilerini ispatlamak amacıyla çatışmaya girebilirler. Bu durumlarda anne ve babalarının desteğine ihtiyaç duyan çocuklarla inatlaşmak aşırı ve mantıksız yasaklarda diretmek inatlaşmalarına yol açar. İnatlaşmada her zaman kazanan çocuk olur. Bu yüzden buna baştan girişmeyin.

·      Çocuk hata yaptığında davranışlarının düzeltilmesi hedef alınmalıdır. Eleştirimiz davranışa olmalı çocuğun kişiliğine yönelik olmamalıdır.

Çocuklara evin efendileri gibi davranmak geleneksel den modernleşmeye geçişte bocalayan ailelerin en büyük handikaplarından biridir.  Çocuğun  kesin belirlenmiş  kurallara ve bunları uygulayacak otoriteye ihtiyaçları vardır. Ailelerin bu konuda  hata yapmaları kendilerinin geleneksel aile ortamında büyümüş olmalarıdır. Çocukları sıkmayalım diye otoritemizi onlara devredemeyiz. Çocuk Anne babaya saygı duymayı bilmeli kuralların kendisinin yararını olduğunu bilerek büyümeli uymadığında da bunun sonuçlarıyla yüzleşmelidir. Çocuk annesinin babasının ve kendisinin haklarının ne olduğunu, özgürlüğünün sınırlarını bilmelidir. Aile meseleleri muhakkak evin tüm fertlerinin bulunduğu toplantılarda istişare edilmeli çocuğun fikirleri dinlenerek sorunun çözümüne katkıda bulunması sağlanmalı.

Her aile biriciktir ve kendine özeldir.Ailenin kuralları da bu çerçevede kurani yaklaşımla oluşturulmalı ve uygulanmalıdır..

Samimi bir ortamda geçen seminer katılımcıların sorduğu sorulara verilen cevap ve yapılan açılımlarla son buldu.

Bir sonraki program "Teknoloji ve sosyal medya kullanım fıkhımız ne olmalı?” Zuhal ÖZYURT’un sunumuyla gerçekleştirilecektir inşallah.

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi