Sinan Ön özetle şu konulara değindi:
“De ki; sizin dua ve kulluğunuz olmasa Rabbim size ne diye değer versin” (Furkan 77) Ayeti kerimesi dua kavramının kul ile Allah arasındaki ilişkide ne derece önemli bir kavram olduğunu anlamamıza yardımcı olmaktadır.
Dua kavramı kelime olarak “çağırmak, yakarmak, sığınmak, ilgi duymak” anlamlarına gelir. Terim olarak ise; “Kulun Allah’a doğru yaptığı çağrıdır.” Burada anlaşılan duanın aşağıdan yukarıya doğru bir hareket olduğudur. Bu yüzden dua; kulun kulluğunu idrak edip aczini itiraf ederek yaratıcısına sığınmasıdır. Müşkilatı için yalnız Allah’tan yardım dilemesidir.
Allah dilediğini yapma gücüne sahiptir. Ancak O bizim sınırsız isteklerimizin memuru değil salih amellerimizin destekleyicisidir. Mümin dünya hayatının imtihan olduğunu unutmadan hareket eder ve imtihan edilmeden mükafat bekleyenler gibi değildir. İmtihan unutularak beklenen mükafat sünnetullaha aykırı müminlere yakışmayan bir davranıştır.
“İnsana bir darlık dokunduğu zaman her türlü bize yalvarır. Onun darlığını giderdiğimiz zaman sanki hiç yalvarmamış gibi çekip gider.” (yunus 12)
Rabbimiz eksiklik ve noksanlıklardan münezzehtir. O bizim şükrümüze muhtaç değildir. Aksine bizim acziyetimiz O’na dayanmayı gerekli kılar. Zayıf yaratılışlı insan zor zamanlarda sığınılacak liman arar. Böyle zanmanlarda Allah dışında başka varlıklara sığınmak onursuzluk ve nankörlüktür.
“Allah’tan başkasına dua edenden daha sapık kim vardır? Onlar kendilerine kıyamet gününe kadar cevap veremezler ve kendilerine yapılan duadan habersizdirler.” (ahkaf 5)
Bize şah damarımızdan daha yakın olan Allah’a çağrıda bulunmak için randevu almaya, torpil aramaya, yetkisiz kişileri aracılar kılmaya kalkışmak, Allah ile kul arasına aracılar koymak şirktir.
“Andolsun ki Allah bizi yaratmış, bizim nefsimizin fısıldadıklarını dahi bilmektedir. Bize şah damarımızdan daha yakındır.” (kaf 16)
Dua ahirette değil dünyada yapılır. Mümin ahirette dünyada ektiklerinden dolayı mutmaindir. Kafirlerin ise; dünyada unuttukları, başka varlıklara ya da Allah’a aracılar koyarak yaptıkları dualar boşunadır.
“Gerçek dua yalnızca Allah’adır. O’ndan başkasına dua edilenler kendilerine cevap veremezler. Durumları suyun ağızlarına gelmesi için avuçlarını ona açmış bekleyen adama benzer. O hiçbir zaman suya kavuşamaz. İşte sapıkların duası kafirlikten başka bir şey değildir.” (rad 14)
Bir mümin şer ya da kötülük için dua etmez. İnsanın aceleciliği bazen şerri istemesine sebep olabilir. Ancak bu şuursuzluk hali mümine yakışmayan bir durumdur.
“İnsan iyilik için dua ettiği gibi kötülük içinde dua eder. Zaten insan çok acelecidir. (isra 11)
Ancak yeryüzündeki küfrün, şirkin, tuğyanın yok olması, kafirlerin helakını istemek bu kapsam dışındadır. Tüm imkanlar tüketildikten sonra Hz. Nuh’un duası burada yol göstercidir. “Rabbim yeryüzünde bir tane kafir bırakma” (nuh 16)
Başımıza gelen musibetler imtihan vesilesidir. Bu musibetlerin bir an önce bertaraf edilmesi arzu edilir. Bu durum iyiliğinde kötülüğünde imtihan vesilesi olduğunu unutarak istenen bir istektir ve bencilliktir.
“İnsan iyiliği istemekten usanmaz. Ona bir kötülük isabet ettiği zaman hemen ümitsizliğe düşer. Ve boynunu büker.” (Fussilet 49)
Duaların kabul olup olmaması Allah’ın kontrolündedir. O kendisine samimi ve doğru ölçülerle yönelenleri geri çevirmez.
“Bana dua edin size cevap vereyim. Bana kulluk etmekten büyüklenenler zillet içinde cehenneme gideceklerdir.” (Mümin 60)
Seçilen ayetler üzerinden yapılan değerlendirmeler sonucunda şöyle bir sonuca varabiliriz;
-Allah’a duada aracılar koymak şirktir.
-Kafir, münafık ve fasıkların duası boşunadır.
-Allah’ın duamıza ihtiyacı yoktur.
-Müminlere kötülük için dua yakışmaz.
-Duada insan bencildir. Mümin ise sebatkar olmalıdır.
-Sahih bir duanın ölçüsü haddi aşmamaktır.
-Duaların kabulü Allah’a kalmıştır.
-Allah’a ait isimlerle O’na dua edilmelidir.
-Sabırla Allah’tan yardım dilenmelidir.
Buradan hareketle mümin Allah’ın yardımını haketmenin yollarını arayandır. Allah’tan sabır ve namazla yardım dileyendir. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir. Sinan Ön sunumunu ümmetin içinde bulunduğu durumdan çıkış yolu arayan duası ile sonlandırdı.
Allah’ım bizlerin ayaklarını sabit kıl. Müminlere zafer nasip eyle. Cihad eden kardeşlerimizi mutmain kıl. Onlara elimizle, dilimizle, kalbimizle destek olmayı nasip et. Müslümanların izzetini muhafaza et. Küfrün elebaşlerını kahreyle, ellerini kurut. İçinde bizlerinde bulunduğu bu toplumu ıslah et. Bizlere güç, basiret ve hikmet nasip et. Sen duaların tek merciisin. Sen çok bağışlayan, bol rahmeti olan, merhamet edensin. Bizleri de bağışla...
Ders soru cevap ve katkılarla son buldu.