Bülbülzade Vakfı, Rabia Platformu, Anadolu Öğrenci Birliği ve Şehitkamil Belediyesi’nin ortak katkılarıyla gerçekleşen panele Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak, Anadolu Platformu başkanı Turgay Aldemir ve Star gazetesi yazarı Halime Kökçü konuşmacı olarak katıldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan Turgay Aldemir: ‘Haz ve hırsa dayalı bir dünya dayatan batının örselediği ümmetin çocukları artık uyanıyor. Farklı fikir havzalarında çözümler üretme devri geçmişte kaldı. Müslümanlar kendi gerçeklikleri üzerine düşünmeye, konuşmaya ve kendi gelecekleri adına kavga vermeye başladılar.
300 yüzyıl öncesinden başlayan fikri krizimiz Allah’ın yardımıyla son buluyor. Yepyeni bir dünya önümüze açılıyor. Hale hazırda süren kavgada bunun kavgası. Tunus’ta başlayan direniş Ortadoğu’da ve tüm İslam dünyasında yeni bir ‘doğuş’ hadisesidir.
Şuan Yüzbinlerce Suriyeli muhacir bizimle aynı coğrafyada yaşıyor. Tüm Müslümanlar güçleri oranında yardıma koşmakta. İşte yeniden doğuşun, Ortadoğu’da ve tüm İslam dünyasında yeni bir anlayışın hâkim olduğunun en açık göstergesi. Bu olanlar bir fırsat ve fırsatların kazası olmuyor.
İkinci sırada söz alan Halime Kökçe ise özet olarak şunları söyledi:
‘’İslam ülkelerinde olup bitenler sömürgeci egemenler üzerinde inanılmaz etkiler yaptı. Şizofrenik tepkiler verdiler. Çünkü İslam coğrafyasında halkların yönetime katılma talepleri önlenemez boyutlara ulaşıyordu.Bu taleplerden rahatsızlık duyanlar en acımasız saldırılarını da Mısır ve Suriye üzerinden gerçekleştirdiler.
İhvan’sız bir Ortadoğu ilk hedefleri. İslam’sız yada kendi kurguladıkları İslam’a göre bir ümmet haritası da ikinci amaçları.
İhvan’sız bir Ortadoğu’da İslam’sız ümmet beldeleri de klasik emperyal reflekslerdir. Unutulan bir şey varki ne ihvanı yok sayan bir teori nede İslam’ın özgün yorumunu yok sayarak Müslümanlar üzerinden bir hâkimiyet sağlamak artık mümkün olmayacaktır.
Siyasi mekanizmaları tıkama hevesleri herkese büyük zararlar getirir. Siyaset dışı çözüm seçeneklerinin cari olmasıyla bazı radikal unsurların devreye girmesi kaçınılmaz. Bu durum da ise ümmetin bugüne kadarki kazanımlarının heba olma tehlikesi ortaya çıkabilir.
Suriye direnişi uluslararası aktörler tarafından itibarsızlaştırılmak isteniyor. Karmaşık ve öngörülemez bir boyuta evriliyor. Bu konuda en net tavır sergileyen Türkiye’de ciddi bir kuşatma altında. Ak Parti hükümetinin Suriye meselesinde sesi kısılmak isteniyor.’’
Panelin üçüncü ve son konuşmacısı Abdurrahman Dilipak ise ‘karanlığın en koyu anı aydınlığa en yakın olduğumuz vakittir’ sözleriyle başladı konuşmasına ve şöyle devam etti:
Ortadoğu’da var olan sancı yeni bir medeniyetin doğum sancısıdır. Şu an şahitlik ettiğimiz olaylar, sıkıntılar yüz yıl öncesinde olanlara benzemiyor. O zaman çöken çözülen bir ümmet görüntüsü egemen idi. Şimdi ise bir doğumu müjdeliyor olup bitenler.
Dünün zalimleri bize bittiğimizi tükendiğimizi söylüyor idiler. Şimdi biz onlara diyoruz ki siz ve medeniyetiniz tükenmeye mahkûmsunuz. Fert ve cemiyet olarak çöken eriyen ‘batı’ karşısında ayağa kalkan bir İslam medeniyeti var. Ortadoğu ekseninde gelişen hadiseleri de bu doğuma engel olmak isteyen güçlerin çırpınışı olarak görmemiz gerekiyor.
Bu noktada bize düşen görev ise salt duanın ötesine geçerek zalimleri Allah’ın bizim elimizle cezalandırma bilincine ulaşmamız olmalıdır.
Şu an hepimiz Suriyeli Şehitlere üzülüyoruz. Emin olun O şehitler de bize ve halimize üzülüyordur.
Ortadoğu’da paniğin sebebi buralarda beklenmeyen iyileşmedir. Kendi mecrasında akacak olan bu süreç Müslümanların zaferiyle sonlanacaktır.
Vakit, yaşadığımız zamanı, nefsimizi ve etrafımızda olan biteni yeniden ve Müslümanca anlamlandırma vaktidir.
Yılmaz Bilgen / Haksöz-Haber