Gazetemiz Yazarı Abdurrahman Dilipak’ın, bir yazısından dolayı evinin satılmasına ses çıkartmayan Türkiye GazetecilerCemiyeti, dün büyük patron için devredeydi!
Türkiye GazetecilerCemiyeti YönetimKurulu, Doğan Yayın Grubu’na, Maliye Bakanığı’nın kestiği vergi cezasını “halkın bilgilenme hakkına vurulmuş bir darbe” olarak yorumlamış!
Haberi okuyunca, acaba gözlerim yorgun düştü, Türkiye Gazete Sahipleri Sendikası’nın açıklamasını mı okuyorum diye bir anlık şaşkınlık yaşadım..
Sonra tekrar haberi baştan aşağıya okudum.
Yanlış değildi.
Gazetecilerin hakkını korumak için kurulan dernek, gazete patronunu, hatta patronun kendisini de değil, patrona ait onlarca şirketin çatısını oluşturan bir holdingin kaçırdığı vergilerin, Maliye tarafından talep edilmesine tavır koyuyordu!..
Demek ki bundan böyle, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ni, biz gazetecilerin haklarını değil, gazete patronlarının haklarnı koruyan bir dernek olarak görmeli, öylece bilmeliyiz...
Bir yazarın, gazete köşesinde yazdığı yazıdan dolayı evinin satılmasını, “halkın bilgilenme hakkına vurulmuş bir darbe” olarak görmeyen kafa yapısı, patronun hisse senedi oyunları ile kaçırdığı vergiyi, Maliye’nin tahsil etmesine engel olmak için, devreye girip açıklama yapıyor, devleti eleştirip vergi kaçakçısından yana tavır alıyor!
Bu kadar çelişki de, ancak Türkiye’de yaşanır işte!
Üstelik, bir yazısından dolayı evi satılan yazarımız, o derneğin 30 yıllık üyesi!
Üyesi de, adamlar kendi üyelerine sahip çıkmıyorlar, kendi üyelerinin halkı bilgilendirme hakkına sahip çıkmıyorlar, kendileri ile bir anlamda rakip durumundaki derneğin üyesine kesilen vergi cezasını kendilerine iş ediniyorlar!
Hem öyle iş edinme ki; kendi açıklamalarında, kendi çelişkilerini dile getiriyorlar: “Basın emekçilerinin sorunlarına nicedir duyarsız kalan siyasal iktidarın, şimdi de basın emekçilerinin yoğun olarak çalıştığı bir grubu yüksek para cezaları ile sindirmek, yayıncılığın dışına itmek istemektedir.”
Bu açıklamaya imza atan, vergi kaçakçısının sözcülüğüne soyunanlara soruyorum: “Basın emekçilerinin sorunları derken, bu sorunlardan neyi kastediyorsunuz? Bu sorunların büyük kısmı, o basın emekçilerinin çalıştığı gazetelerdeki patronlardan kaynaklanmıyor mu?”
Buyurun cevap verin, kendi üyesi gazeteciye sahip çıkmayıp, işverenlere sahip çıkan dernek yetkilileri!..
Basın emekçilerinin patrondan kaynaklanan mağduriyetlerinde kendilerine yeterince destek vermediği için hükümeti eleştirip, ardından hükümetin patrona kestiği vergi cezasında da patrona destek vermek nasıl bir mantıktır, açıklar mısınız?..
Basın emekçilerinin haklarını koruma adı altında açıklama yapanlar, şöyle bağlamışlar açıklamalarını: “İktidarın, basına yönelik acımasız tutumuna bir son vereceğine, halkın bilgilenme, öğrenme hakkı demek olan basın özgürlüğüne gereken özeni göstereceğine inanmak istiyoruz.”
Bu açıklamadan şunu mu anlamalıyız: “Gazete sahipleri, her türlü vergi oyunları yapabilirler. Vergi kaçırabilirler. Vergi ödemelerini yapmayabilirler. Hatta sadece gazete patronları değil, patronların bir şekilde bağlantılı oldukları diğer şirketler de, vergi konusunda her türlü soruşturmadan muaftırlar!”
Bunu mu demek istiyor basın emekçilerinin derneği!?
Bence yaptıkları açıklamanın, bundan başka bir izahı yok!
Verilen cezanın içeriği ile ilgili tek bir bilgiye yer vermeden, “Ceza ağırdır” demek, aslında Gazeteciler Cemiyeti’ndeki patronaj kafasının izdüşümünden başka bir şey değildir!
Kendinize gelin beyler. Lütfen kendinize gelin.
Kimi savunduğunuzu, kimlerin mağduriyetine sessiz kalırken kimlerin suçlarına avukatlık yaptığınızı bir daha gözden geçiriniz.
Türkiye; artık eski Türkiye değil!
Bu halk, artık sizin yönlendirmelerinize kanacak halk değil..
Şu sergilediğiniz çifte standartlı tutumun hesabı sorulduğunda, o patronları meydanda göremeyeceksiniz, bundan emin olun!..
VAKİT