Gazetecilik mi bu?

Ali İhsan Karahasanoğlu

Kartel medyasının haberlerini izlerken, hayretten donup kalıyoruz! Ismarlama haberler mi dersiniz.. Göz göre göre “kara”yı, “ak” gibi gösterme numaraları mı dersiniz..

 “Yanlış”ı, “doğru” gibi gösterme çabaları mı dersiniz...
İnsana “Böyle gazetecilik, olmaz olsun” dedirtecek uğraşlar..
Ergenekon davasının ikinci iddianamesinin eklerinde, yine gazeteciliğin yüzkarası bilgilerden geçilmiyor..
Kimse, “özel görüşmedir” falan diye kıvırmasın.. Bu işlerin özeli mözeli olmaz..
Yaptığınız konuşma, yayınlanacak haberde kullanılmak üzere, büyük ihtimalle kasete de aldığınız bir görüşme olduğuna göre, birebir halka da yansıtmanız, gazeteciliğin en temel kurallarındandır..
Muhatap istemiyor diye, yapılacak haberden vazgeçilir mi?
Kartelde iseniz, vazgeçilir!
İşte somut örneğimiz.. Hürriyet’ten Saygı Öztürk beyefendi, emekli bir komutana telefon açıp, “durumdan vazife çıkarma anlayışı” ile sorular soruyor.. Arz-ı hürmetlerini sunuyor... Sonra da “haber yapılmaması” istenince, kuyruklarını kısıp haber yapmaktan vazgeçiyor!..
İddianame eklerinden, bir telefon konuşmasından aktarıyorum size.. Önce telefon görüşmesinin yapılma sebebini aktarayım.
Mazlum Der, emekli general Şener Eruygur hakkında suç duyurusunda bulunmuş. Suç duyurusunda bulunan, bir sivil toplum kuruluşu.. Suç duyurusu yapılan makam, devletin anayasasında, yargılama yetkisine sahip organ olarak gösterilen mahkemelerde, dava açma yetkisi olan savcılık makamı.. Suç duyurusu yasal. Suç duyurusu yapılan makam yasal..
Her şey hukuk içinde yürürken, devreye birden bire, Hürriyet gazetesinden Saygı Öztürk giriyor..
Diyalog şöyle:
“Şener Eruygur: Efendim
Saygı Öztürk: Şener paşam saygılar sunarım.. Saygı Öztürk ben..
Şener: Ha buyrun sayın Öztürk.”
Bu girişten sonra, nezaket gereği karşılıklı hal hatır sorma cümleleri geliyor.. Arkasından konuşma şöyle sürüyor:
“Saygı: Şimdi bugün gördüm. Az önce bi gazetede gördüm. Yine işte Mazlum Der, sizinle ilgili olarak yine şikayette bulunuyorlar falan. Komutanım niye, nedir. Bunu neye bağlıyorsunuz? Hani nedir bu işler. Komutanım?
Şener: Bu derneğe yönelik bir olay.. Atatürkçü Düşünce Derneği’ne yönelik bir olay..
Saygı: Anlayamadım komutanım..”
Hayır, “Anlayamadım komutanım” sözüne kılçık atacak değilim.. Daha aşağıda, ne laflar var ne laflar.. Buyurun birlikte okuyalım:
“Şener: Şimdi Saygı beycim..
Saygı: Emredin komutanım.”
Dersiniz ki, kışlada bir er ile, orgeneral karşılıklı konuşuyorlar.. Bir er ile orgeneral karşılıklı konuşamaz ya.. Lafın gelişi işte.. Yine de siz, er ile orgeneral değil de, bir er ile yüzbaşı arasındaki konuşma gibi algılayın ve söyleyin, “biri gazeteci, diğeri de emekli komutan olan taraflar için, normal mi bu diyalog?”
Ne demek, “Emredin komutanım?” Yine, bunu da görmezden gelelim.. Diyalogda daha vahim ifadeler var çünkü!
“Şener: Sizi eskiden de tanıyorum. Bu habercilik konusunu şey yapmayalım. Görüşmeyelim..
Saygı: Olur olur. Hay hay komutanım. Hiç şeyiniz olmasın..”
İşe bakın siz.. Bir suç duyurusu üzerine, ilgili şahsı arayan gazeteci(!), muhatabın, “Bu konuyu haber yapmayalım” sözü üzerine, adeta patrondan emir almış bir çırak gibi, “Hay hay” deyip kapatıyor konuyu.. Olur mu böyle bir şey? Madem ki, konuyu haber değeri taşıyan bir konu olarak gördünüz, telefon açıp muhatabına sorma ihtiyacı hissettiniz, artık o konuyu haber yapmaktan nasıl vazgeçebilirsiniz?
Dikkat buyurun, “Madem okuduğunuz suç duyurusu haberi size ilginç geldi.. Önce suç duyurusu yapan sivil toplum kuruluşunu arayıp, sonra da suç duyurusunda bulunulan kişiye telefon açmalıydınız. Tek taraflı olarak, sadece sanığı arayarak niye haber yapmaya kalkıyorsunuz” demiyorum..
Belli ki, suç duyurusu yapılan şahsın lehine haber yapmak üzere hazırlık yapmışsınız.. Ama o ne: Aleyhinde suç duyurusu yapılan kişiye sahip çıkmak için yapılmak istenilen haber, “sanığın ricası üzerine” rafa kaldırılıyor!
Olacak iş mi bu? Gazetecilik mi bu? Böyle gazetecilik olur mu?
Hani bağımsızdınız siz?. Hani sizden kimse “haber yapılması veya haber yapılmaması” için istekte bulunamazdı!?
Ne oldu, sizin gazeteciliğinize?
Niye yapamadınız o haberi?
Açıklar mısınız, Saygı bey! Açıklamayacağınızdan eminim ama, yine de bizden “Saygı”lar Saygı bey!
İyi gazetecilikler.. Hayırlı görevler.. Hayırlı emirerlikleri!

VAKİT