Gazetecileri Hastanelik Etme Trendi Yükselişte

Hastanelik edilen gazeteciler meselesi marjinal sayılabilecek birkaç tepkinin dışında Türkiye siyaseti ve medyasında neredeyse hiç ilgi ve merak görmüyor.

HAKSÖZ-HABER

Geçen hafta Ankara’da sahte plakalı bir araçla takip edilip yedi kişilik bir grup tarafından evinin önünde sopalarla dövülerek hastanelik edilen Yavuz Selim Demirağ’ın ardından bu kez Antalya’da gazeteci İdris Özyol benzer bir saldırıya uğradı ve hastanelik edildi.

Antalya’ya yayınlanan Akdeniz Yeni Yüzyıl gazetesinde çalışan ve bir süredir tehditler alan İdris Özyol akşam saatlerinde iş çıkışında bir grubun saldırısına uğradı. Muratpaşa’da saldırganlar tarafından sopalar ve yumruklarla darp edilen Özyol başından, yüzünden ve vücudunun farklı yerlerinden yaralandı. Özyol, çevredeki vatandaşlar tarafından Atatürk Devlet Hastanesi’nin Acil Servisi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı.

Yapılan ilk müdahalenin ardından Özyol, Polis Merkezi’ne giderek saldırganlar hakkında şikâyetçi oldu ve bir süredir tehditler aldığını beyan etti.

Polis, güvenlik kamerası kayıtları ve görgü şahitlerinin beyanları doğrultusunda saldırganları yakalamak için çalışma başlattı. Üç saldırganın olay yerinden uzaklaşırken MHP Muratpaşa Teşkilatı’na gittiği belirledi. Polisin gözaltına aldığı üç saldırgandan birinin, MHP Muratpaşa İlçe Başkanı Talu Bilgili’nin şoförü Taner Canatek olduğu anlaşıldı.

Özyol: Adres, bizim en baştan beri söylediğimiz yer çıktı.

Konuya ilişkini sosyal medya hesabından açıklama yapan gazeteci İdris Özyol, şunları söyledi: “Saldırganlar yakalandı. Adres, bizim en baştan beri söylediğimiz yer çıktı. O kadar rahat, kendilerinden hesap sorulmayacağından o kadar eminler ki, saldırıdan sonra caddenin karşısına geçip MHP Muratpaşa ilçe başkanlığına gitmişler. Kamera kayıtlarında görülen 3 saldırgandan kot gömlekli olan kişinin de, ‘ben azmettirmedim, saldırtmadım, ilgim yok’ diye açıklama yapan MHP Muratpaşa İlçe Başkanı Talu Bilgili'nin şoförü Taner Canatek olduğu belirlendi.”

Saldırganlar Neden Korksun ki?

Geçen hafta Yeniçağ Gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ saldırıya uğramış fakat Hükümet kanadından hemen hiçbir ciddi tepki yükselmemişti. Üstelik sahte plakalı araçla takip yapıp sopalarla Demirağ’a saldıran yedi kişilik gruptan hiçbiri mahkemeye bile sevk edilmeden savcılık kararıyla serbest bırakılmıştı. Saldırganların ne ismi ne resmi ne de saldırı anına ilişkin güvenlik kamerası görüntüleri kamuoyuyla paylaşılmıştı. Saldırganlar hiçbir cezai müeyyideye muhatap olmadığı gibi isim ve suretleri de kamuoyundan gizlenerek adeta ödüllendirilmişti.

Bakalım aynı durum, mahkemeye dahi çıkarılmadan, tutuklama talebi bile tanzim edilmeden gazeteci İdris Özyol’a saldıran grup da serbest bırakılacak mı? Yargı tarafından takınılan bu bilinçli ve organize lakayt tutumun devamı Türkiye açısından hiç şüphesiz organize suç örgütlerinin, mafyatik yapılanmaların, devlet ve siyaset içerisinde dayanağı olan saldırgan gruplarına önünün açıldığı ve teşvik edildiği anlamına gelecektir.

Hükümet Zorbalığa Müsaade Edecek mi?

Türkiye’nin yeni trendi gazetecileri hastanelik etmek olsun mu, olmasın mı?

Türkiye kanunlarını evrensel hukuka uyumlu kılmaya mı çalışacak yoksa orman kanunlarının hâkim olmasına göz mü yumacak?

Hükümet, gazetecilerin tehdit ve şantajla hizaya çekilmesi, dayak ve silahla hastanelik edilmesi gibi son derece çirkin bir imajın Türkiye’nin üzerine oturmasına müsaade mi edecek yoksa bu sapkın tuzağı sahiplerinin başına mı geçirecek?

Eften püften meseleler için basın açıklamaları yapmayı pek seven, sosyal medyayı maharetle kullanan Hükümet yetkililerinin zorbalar tarafından hastanelik edilen gazetecilerden basit bir geçmiş olsun dileğini esirgemeleri elbette gözlerden kaçmıyor. Oysa şehir eşkıyalarına karşı bir tek kınama mesajı geçmeden akredite edilmiş kurum ve tiplerle birlikte özgür basın nutukları atarak alınacak mesafenin hiç de iyi hesaplanmadığı ortadadır.

Bizden veya onlardan, bize yakın veya bize karşıt ayrımı yapmadan saldırıya maruz kalanlar gazetecilerin hakkını hukukunu korumak Hükümet’in asli ve ertelenemez görevidir. Hukuksuzluk ve zorbalığın önü bir kez açılmaya görsün, kimin ne zaman ezilip çiğneneceği belli olmaz çünkü.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!