Gandi mi, Sezer mi?

MUSTAFA ÖZCAN

Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanlığına oturması, tartışmaları da beraberinde getirdi. Önce kimliği sorgulandı ve sahi Kemal Kılıçdaroğlu kimdi? Her şeyi tartışılıyor.

İdeolojisi, kökeni vesaire. Her yönü tartışmalık. Kökeni itibarıyla her şey tartışmalı ve sisler içinde. Gandi Kemal veya Kemal’in kılıcı, Tunceli'nin Nazimiye ilçesine bağlı Ballıca köyü doğumlu. Oraya Horasan’dan geldiklerine inanılıyor. Bu anlamda, Zaza kabul ediliyorlar ama Zazaların Kürt olmadığı, bilakis Horasan kökenli Türkmen aşiret ve oymaklardan olduğu da ileri sürülüyor. Soner Yalçın Prof. Alemdar Yalçın’dan naklen Kılıçdaroğlu’nun dayandığı soy kütüğünün Zerdüşt/Yezidi olan Horasan’daki Deylaman (Deylem) halkına ve ahalisine dayandığını ileri sürüyor. Deylemiler (Dersim) halkı 873'te Müslüman oluyor. Daha sonra ise göçlerle yolları Anadolu’ya çıkıyor. Erzurum üzerinden bölgeye intikal ediyorlar. Alemdar Yalçın’ın anlattığına göre, Kılıçdaroğlu ailesi Horasan göçmenlerinden Kuşeyran Ocağına bağlı. Lakin bu Kuşeyran Ocağı ile Kureyş Kabilesi arasında bir bağ var mıdır? Yoksa Soner Yalçın’ın ifadesiyle cali ve uydurma bir nispet midir? Kuşeyran Ocağının seyyit olup olmadığı da tartışmalı bir husus. Seyitlikleri tartışmalı olsa da bu boyun 12 imamdan Musa Kazım ile bağlantılı olduğu ve Musa Kazım çocuklarının bu ocakla sihriyet/akrabalık ilişkisine sahip olduğu ve dolayısıyla arada bir nesep, soy-sop ve akrabalık bağı olduğu ifade edilmektedir. Bununla birlikte seyitlik meselesi sadece bir atıf mıdır? Bu ihtimalden dolayı kimileri bu nispete ve bağlantıya çakma nazarıyla bakıyor. Bu anlamda, Kılıçdaroğlu’nun seyitlik bağlantısının da gerçekten ziyade çakma olduğu ihtimali üzerinde duruluyor.
¥
Ailesi, nedense soy ismini de değiştirmiş. Karabulut soy isimlerini Kılıçdaroğlu olarak değiştirmişler. Neden Kılıçdaroğlu? Bilemeyiz. Lakin kimileri bu Kılıçdaroğlu soy isminden dolayı bazı yakıştırmalar da yapıyor. Kökenleri de Dersim olunca bu yakıştırmalar bir yerde dinleyici bulabiliyor. Bu yakıştırmalardan birisi Kılıçdaroğlu ailesinin ‘bakiyyetü’s suyuf’ olma ihtimalidir. Yani ‘kılıç artığı’. Lakin böyle bile olsa Kılıçdaroğlu ailesi hangi dönemin ‘bakiyyetü’s suyufu veya kılıç artığı?’ Yavuz döneminin mi yoksa 1938 döneminin mi? Ve soy isimlerini değiştirmenin bununla bir alakası var mıdır? Böylece Dersim üzerinden Kılıçdaroğlu’nun ideolojik nispeti ve kisvesi de tartışmalı hale geliyor. Zira, CHP’nin kurucusu ve rejimin banisiyle doğduğu toprakların fiziki bir zıtlaşması var. Onu Onur Öymen’le karşı karşıya getiren Dersim meselesi üzerinden ideolojik bağlılığını hazmedebilmiş midir? Ya da parti intisabı da hasbe’l kader bir gelişme ve duruş mudur?
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu ise, “Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar (1453-1650)” adlı çalışmasının 4’üncü cildinde Kureyş Ocağı’nın Oğuzlar’ın Bozok kolunun Beğdili boyundan gelen Türkler ve Türkmenler olduğunu yazıyor.
¥
Lakin Gandi lakabından da pek hoşlanmadığı ve zaten üzerinde iğreti durduğu söyleniyor. Nilgün Cerrahoğlu da zaten bu zoraki benzetmeyi kendi köşesinde iyice benzetmiştir! Gandi’nin Hindistan’da taraftarı ve devamı kalmaması bir yana Kemal Kılıçdaroğlu’nun da Gandi felsefesinin bir devamı olduğunu söylemeye de imkan yoktur. Ecevit de Hind Altkıtası edebiyatıyla ilgilenmesi ve hemhal olması hasebiyle bir dönem Gandi’ye öykünmüş ve bunu da sol ideolojisiyle birleştirmişti. Rahşan Hanımın CHP kurultayına gelmesi ve Türk Gandi’sinin kulağına ‘Bülent’i de beraberimde getirdim’ demesi acaba buna mı işarettir? Lakin hiçbir taklidin orijinalinin yerini tutmadığı gibi bu husustaki öykünmeler de gerçeğini yakalayamayacaktır. Birincisi, Gandi gerçek manada İngiliz karşıtı ve onun ötesinde Hindistan’ı Müslümanıyla, Hindusuyla kaynaştırmaya ve bütünleştirmeye amade idi ve birlikte yaşam taraftarı birisiydi. Zıtlaştırmacı kimlik yerine bütünleştirici kimliği esas alıyordu. Belki Kılıçdaroğlu’nun inanç manzumesinin dayandığı vahdet-i vücut anlayışıyla Gandi’nin dinler arası birlik veya vahdet-i vücut veya mevcut anlayışı arasında kimi benzerlikler yakalanabilir. Onun dışında Ecevit’in ve ardından Ahmet Necdet Sezer’in tasarruf eksenli ascetic/ riyazatçı yaşantısı, siyasi ve felsefi karma bir gösteri veya yaklaşım olmakla birlikte Gandi özentiliğinden öte gider mi? Belki de bundan dolayı ‘taklitlerimden sakının’ sözü Gandi için de geçerlidir. Gerçekten de Kemal Kılıçdaroğlu kimdir? Türk Gandisi mi yoksa Kemal’in kılıcı mı yoksa Baykal’ın Brütüs’ü müdür? Sanırım bu soruların cevaplarını icraatları ortaya koyacaktır. Ve Kasımpaşa’ya karşı Kağıthane’nin bayrağını dikiyor. Kağıthane tehlikeli bir benzetmedir! Zira, Milli Görüş’ün İstanbul yürüyüşü ve çıkışı buradan başlamıştı. Gandi Kemal de gözünü bu burca dikmiş durumda. Burayı düşüren İstanbul’un Ulubatlısı olur! Dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu yürüyüşü tehlikeli de olabilir. Zira Kağıthane İstanbul’un yumuşak karnıdır!
Pakize Suda, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Gandi mezhebinden değil Ahmet Necdet Sezer ekolünden olduğunu yazdı. Bence tam isabet. Lakin ayak sesleri 28 Şubat sürecinin ayak sesleriyle karıştırılıyor. Bilemeyiz ama 28 Şubat sürecinde bolca Kemal’lerin geçit merasimini yaşamış ve seyretmiştik. Bir başka anlamda kemal ve kemal mertebesi zeval mertebesinin de işaretidir. Şuruk ile gurup gibi kemalle zeval de seccaldir yani diyalektiktir.

VAKİT