Yoksullar kulübünün yani Afrika Birliği’nin Mısır’ın Şarmu’ş-Şeyh kentinde bir zirve düzenlemesinin hemen ardından zenginler kulübü yani G-8 üyeleri de Japonya’nın Toyako şehrinde bir araya geldi.
Zenginler kulübünün üyeleri, fakirler kulübü üyelerinin sert eleştirilerine maruz kaldığı gibi G-8 Zirvesi’ne ev sahipliği yapan Japonya’nın antiemperyalist kitleleri tarafından da protesto edildi. Biz geçtiğimiz hafta yayınlanan yazılarımızda Afrika Birliği zirvesi ve sömürülenlerin kıtasında yaşanan bazı sorunlar hakkında bilgiler vermeye, değerlendirmeler yapmaya çalışmıştık. Bu hafta da sömürenlerin son dönemde izledikleri politikalar ve özellikle de son zirveleri hakkında değerlendirme yapmak istiyoruz. Ancak önce G-8 adı verilen ve zenginler kulübü olarak nitelendirilen sömürenler çetesiyle ilgili bilgileri ve tespitleri dikkatlerinize sunmak istiyoruz.
G-8 dünyanın sekiz zengin ülkesini bir araya getiren oluşum olarak biliniyor. Bu sekiz ülke ABD, Japonya, Fransa, İngiltere, Kanada, İtalya, Almanya ve Rusya’dan oluşuyor. Rusya topluma ve fertlere yansıyan istatistik veriler yönünden çok zengin sayılmaz. Ancak Sovyetler Birliği’nin mirasına konmuş ve yaptırım gücüne sahip olması sebebiyle o da söz konusu kulübün üyeleri arasında yer alıyor.
İşin gerçeğinde G-8 günümüzün uluslararası sömürü mafyasının oluşturduğu bir global çetedir. Çünkü bu çeteye dâhil olmayıp da bu çetenin üyelerinden, gerek sanayileşme, gerekse kişi başına düşen milli gelir yönünden çok daha zengin ülkeler var.
G-8 görünen şekliyle ekonomik ve siyasi alandaki globalleşmenin en önemli cephesidir. Mevcut haliyle globalleşme aslında geçmişteki sömürgeciliğin bir devamıdır. Uluslararası sömürgeci anlayış da Avrupa'daki kölelerle ilgili anlayışın geçirdiği evrimler gibi birtakım evrimler geçirmektedir ve içinde bulunduğumuz globalleşme dönemiyle yeni bir evrime girmiş bulunmaktadır.
Çağdaş sömürü güçleri, sömürdükleri ülkelerin ormanlarını kendi elleriyle kesip ülkelerine taşımıyorlar. Sömürdükleri ülkelerin madenlerini ve diğer yerel kaynaklarını ülkelerine taşımak için yorulmuyorlar. İnsanların ayaklarına pranga vurarak onları açıktan köleleştirme yolunu seçmiyorlar. Ağaçları bizzat sömürdükleri ülkelerin insanlarına kestiriyor, sonra onları düşük ücretle satın alıyorlar. Aynı metot madenleri ve diğer yerel kaynakları taşıma konusunda da uygulanıyor. Bu kaynakların o ülkelerde değerlendirilmesine ise pek fazla fırsat verilmiyor. Çünkü buralarda ağır sanayinin kurulmasına müsaade edilmiyor. Bütün bu kaynakların çıkarılmasında çalıştırılan insanlara Batı standartlarına nispetle oldukça düşük ücretler veriliyor. Böylece insanlar kendi topraklarında köle gibi çalıştırılmış oluyorlar.
Bütün siyasi ve sosyal yapılanmalarda olduğu gibi bugünkü global yapılanmalarda da belli güç merkezleri bulunmaktadır. Bu güç merkezleri kendi çıkarları doğrultusunda birtakım ideolojiler ve teoriler de üreterek kurdukları yapıyı fikri bir tabana oturtmaya çalışıyorlar. Fakat bugün global yapılanmaların tek merkezli olmadığını birden fazla güç merkezinin olduğunu görüyoruz. ABD kendini bir güç merkezi olarak görürken Avrupa ülkeleri ve onları temsil eden AB ona rekabet ediyor. Bu rekabet gittikçe hissedilir hal alıyor.
ABD, AB ile rekabetinde üstün çıkabilmek için özellikle Ortadoğu'da her bakımdan etkin olmaya çalışıyor. Çünkü Ortadoğu bölgesi gerçekten önemli stratejik özelliklere sahiptir ve o bölgede üstünlük sağlayanın bütün dünyada üstünlük sağlaması kolaydır. ABD bunu bildiğinden Ortadoğu diye adlandırılan bölgeye özellikle önem veriyor. Bu amaç için ileri karakolu gibi gördüğü İsrail'den de sonuna kadar yararlanmak istiyor. İşgal devleti de ABD'nin bu politikasını gördüğünden ve kendisine ciddi ihtiyaç duyduğunu bildiğinden onun bütün kazanımlarını değerlendirdiği gibi her yıl milyarlarca dolar kredi ve hibe alıyor.
G-8 zirveleri de dünyadaki güç dengelerini gözden geçirme, gelişmelerin sömürgeci çetenin çıkar hesaplarına yansımasını değerlendirme ve ileriye dönük politikaların ana çerçevesini belirleme amacıyla düzenleniyor. Sömürgeci güçler bir yandan aralarında rekabet ederken ve çıkar mücadelelerini sürdürürken diğer yandan birbirlerinin ayaklarına basmamak için zaman zaman üst düzeyde toplanıyorlar. İlginçtir ki bu toplantılarına bazen geri kalmış ülkelerin yöneticilerini de çağırarak güya merhamet gösterisi yapıyorlar.
Japonya’da gerçekleştirilen son G-8 zirvesiyle ilgili değerlendirmemizi de inşallah müteakip yazımızda yapacağız.
VAKİT