Futbol ve kurumsal ırkçılık

Ahmet Gülümseyen, futbol ile ırkçılık arasındaki ilişkiyi inceliyor.

Ahmet Gülümseyen / Yeni Akit

Irkçı Almanya’sında EURO 2024 ve Filistin’deki soykırım (2)

Almanya’da devam eden Avrupa Şampiyonasını izlerken, futbol ‘oyunun’ gaflet uykusuna fazla dalmamak için, bugün ‘Irkçı Almanya’sında EURO 2024 ve Filistin’deki soykırım’ başlıklı yazımızın ikincisini ‘kaleme’ alma gereği duyduk. Spor ile ırkçılık öylesine iç içe girmiş ki, ideolojik düşünceye kapılanlar, spor üzerinden ‘ırkçılığı’ her aşamada uygulama yolunu seçip, ayrılmazı oldular. Ülke yöneticilerin birçoğu, bu uygulamanın bizzat içerisinde yer almakta. Almanya da bu ülkelerin başında geliyor…

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı ziyaret ettiği için Mesut Özil’e yapılanlar, bizzat Almanya Futbol Federasyonu’nun tavrı (DFB), Sayın Erdoğan ile Mesut Özil fotoğraf karesinden dolayı, Mercedes Benz’in futbolcuya sponsorluğunu çekmesini unutmak mümkün mü! (Sahi, TFF’nin Mercedes Benz ile olan sponsorluk sözleşmesi devam ediyor mu? Bu da ayrı bir yazısı konusu) Milli takımdan ayrılma gerekçesinde Grindel’i (DFB Başkanı) doğrudan eleştiren Mesut Özil, “Grindel ve onun destekçilerinin gözünde kazandığımızda Alman, kaybettiğimizde göçmenim” ifadesini kullanarak, ırkçılık konusuna dikkat çekmişti. Bunun sonucunda Türk asıllı Alman futbolcu Mesut Özil, Almanya Milli Takımı’ndan ayrılmak zorunda kalmıştı…

Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2024) öncesi Almanya Milli Takımı’na ilişkin ülkenin devlet kanalı tarafından yapılan ve geçtiğimiz haftalarda yazımıza konu olan ankette ortaya çıkan ırkçılık gerçeği, dünyada geniş yankı uyandırdı. Olanlar sadece bugünle sınırlı değil. Altıntop kardeşlerden Halil Altıntop’un 2007 yılında Sabah Gazetesine verdiği demeçte “Bundesliga’daki maçlarda da bize ırkçı laflar atılıyor. Hem de kaç kez oldu bu…” sözleri, yabana atılacak gibi değil ve ırkçılık konusunda Almanya gerçeğinin dünün devamı olduğunu gözler önüne sermekte... 

Kim ki, günümüz sporu/futbolu dostluk ve barışı simgeliyor diyorsa, onu diyen kişi ‘aynaya’ bakması gerekiyor. Daha açık dille gerçeklerle, yüzleşmesi gerekiyor. Çünkü günümüz futbolunun içinde olanlara bakıldığında ‘Futbol sadece futbol değil!’ sözü bile bayatlamak üzere. Düşünmüyor değiliz, ırkçılık konusu ayyuka çıkan Almanya gibi bir ülkeden Avrupa Şampiyonası oynanıyor, Siyonist Yahudiler Filistin’de soykırıma devam ediyor ise, yaşayan ölülerin dünyasında varlığımızı sürdürüyoruz demektir… 

Tüm bunları dillendirirken, ırkçılığın ne olduğu konusunu iyi anlamamız gerekmektedir. “(*) Irkçılık bir cehalet toplumu hastalığıdır. Peygamberimiz, insanlar arasındaki barış ve kardeşlik ruhunu öldüren bu hastalığa asırlar öncesinden dikkat çekmiştir. O güzel insan, gayet kararlı bir ifadeyle, câhiliyeden kalma köhne âdetleri iptal ettiğini söylemiş ve son noktayı şöyle koymuştur: “Dikkat edin! Câhiliye dönemine ait bütün işler ayaklarımın altındadır!” (Müslim, Hac, 147) İlk ırkçı: Şeytan! İlk insan yaratıldığında, “Ben ondan daha üstünüm!” der, kibrine mağlup olan şeytan. “Niçin?” diye sorulduğunda, gerekçesi hem komik hem küstahçadır: “Çünkü beni ateşten, onu topraktan yarattın.” (Sad, 38/76; A’râf, 7/12) Bu açık isyan sözleri âdeta insanlar arasında ilelebet sürecek ırkçılık ve kavimcilik mücadelesinin habercisidir. Amerika’da 1850’li yıllardan itibaren siyahlarla beyazlar arasına çekilen suni utanç duvarı, bugün bile etkisini yitirmiş değildir. Hitler’in 2. Dünya Savaşı’nda milyonlarca Yahudi’yi toplama kamplarında yok edişini tarih unutmadı. 

Ve bizler, 1992-95 yılları arasında ırkçı Sırpların yaklaşık 200 bin Boşnak’ı sistemli bir soykırıma tabi tuttuklarını unutmuş değiliz. Irkçılığın bilinçaltına yerleşen bir virüs olduğu açıktır. Beyni kemiren, nefsin ‘ben’ duygusunu sürekli köpürten bir virüs. “Takva” burada kilit kavramdır. İnsana üstünlük ve değer katan, onun ırkı, soyu, parası, makamı veya rengi değil, Yüce Allah karşısındaki sorumluluk bilincidir. İnancı ve yaşama biçimidir. Biricik Peygamberimizin ifadesiyle, “Ameli, kendisini geri bırakan bir kimseyi nesebi öne geçiremez.” (Tirmizî, Kıraat, 10) Sonuçta kim Allah’a inanır, O’nun koyduğu sınırlara göre hayatını düzenler ve iyi işler yaparsa, işte o kişi üstündür. (*IRKÇILIK-Prof. Dr. Adnan Bülent Baloğlu-Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları)

Yorum Analiz Haberleri

Gazze katliamında ABD'nin rolü
Endonezya’da “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” madde: Filistin davası
"Mustafa Kemal'in askerleri"ne ne zaman dur diyeceğiz?
Gazze katliamı ve Hasbara’nın iflası
Medyadaki ahlaksızlığa neden göz yumuluyor?