İsrail'in geçtiğimiz salı günü, Akdeniz açıklarında ticari gemi sıfatıyla seyreden Antigua bayraklı "Francop" gemisine yönelik silah taşıdığı iddiasıyla gerçekleştirdiği baskın, dünyanın dikkatini bu olaya çevirmesine sebebiyet vermiştir.
Bununla birlikte İran'dan yola çıkan, Yemen, Mısır, Kıbrıs üzerinden, son durağı Suriye'nin Lazkiye limanında demir atmak üzere hareket eden gemiye yönelik operasyon, Netanyahu hükümetine son dönemde İsrail aleyhine yaşanan iç ve dış gelişmeleri tersine çevirme fırsatını vermiştir.
Büyük bir gizlilik içerisinde yürütülen ve İsrail'in tek başına gerçekleştirmesi mümkün olmayacak denli, en üst düzeyde teknik takip ve izleme imkânlarının kullanıldığı bu operasyonun boyutu ve zamanlaması bölgenin birçok gücünü hesaplarını gözden geçirmeye zorlayacağı kanaatindeyiz. Başka bir ifadeyle "Francop" Operasyonu'nun;
Gazze Savaşı'na ilişkin ağır suçlamalar getiren Goldstone raporunun Birleşmiş Milletler'in gündemine gelmesiyle İsrail'in uluslararası toplum nezdinde köşeye sıkıştığı,
Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un son Ortadoğu gezisindeki başta Yahudi yerleşim yerlerinin boşaltılması olmak üzere hedeflediği amaçların İsrail'in inadına takıldığı,
Dahası Akdeniz'de devam eden ABD-İsrail tatbikatının en yoğun dönemine denk gelmesi son derece dikkat çekicidir.
Tel Aviv tarafından geminin Hizbullah'a teslim edilmek üzere İran'dan Suriye'ye gönderilen silahları taşıdığı iddia edilmişse de, İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Muttaki ve Tahran'da bulunan Suriyeli meslektaşı Velid Muallim, bu iddiaları, geminin aslında Suriye'den İran'a ticari mallar taşımakta olduğunu belirterek reddetmişlerdir. Bununla yetinmeyen İran-Suriye ikilisi, İsrail'in bu operasyonunu korsanlık olarak nitelendirmekten ve uluslararası toplumun söz konusu eylemlere derhal son vermesini talep etmekten çekinmemişlerdir. Ancak, İsrail donanmasının gemiyi uluslararası sulardan "Ashdot" limanına yanaşmaya zorlaması ve uluslararası medyanın gözü önünde yapılan aramalarda şimdiye kadar ele geçirilen en büyük miktarlı mühimmatın bulunması sonrasında korsanlık suçlamasının ikinci plana itilmesi bir yana; uluslararası toplumun İsrail'e yönelik yoğunlaşan baskılarına son vereceği anlaşılmıştır.
Operasyonun akabinde Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in derhal telefona sarılarak Batılı başkentler nezdinde destek arayışlarına girişmesi, Başbakan Netanyahu'nun ise İran'a karşı acil ve sonuç verici tedbirler alınmasını ve meşru müdafaa hakkını kullanan ülkesine destek çıkılmasını talep etmesi, İsrail'in bu eylemi askerî, siyasi ve diplomatik bir zafere dönüştürmenin hesabını yapmakta olduğunu göstermiştir. Özetle önümüzdeki dönemde "Francop" baskınını İsrail'in:
Geminin Tahran'dan yola çıktığı iddiasıyla, İran'a nükleer faaliyetleri konusunda şans tanımak isteyen Batı'yı politika değişikliğine gitmek hususunda zorlamak,
Elde edilen silahların boyutunu ve tahrip gücünü kanıt olarak sunmak suretiyle, Hamas'ın elinde İran menşeli uzun menzilli füzelerin bulunduğu iddiasını güçlendirerek dar kapsamlı ve kısa vadeli ikinci bir Gazze operasyonuna destek sağlamak,
Lübnan'daki Mossad hücrelerine indirilen ağır darbelerin ve 2006'da bu ülkede yaşadığı yenilginin intikamını alarak, Hizbullah'ı itibar ve güç kaybına uğratmak,
Son olarak Suriye'nin Türkiye'nin arabuluculuğuyla gerçekleşen açılımını sonuçsuz bırakmak için kullanacağı bilinmelidir.
Bütün bu gelişmeler yaşanırken şimdilik kesinleşen tek husus İsrail'in, "Francop" Operasyonu'nuyla büyük bir gövde gösterisine imza atmakla kalmayıp, önümüzdeki dönemde Hizbullah ve Hamas'a sert tavrından geri adım atmak bir yana, çok daha katı önlemler alacağının sinyallerini vermiştir. Tel Aviv, geminin İsrailli masum sivilleri öldürmek için kullanılacak silahları taşıdığı söylemini yaymakla Batı kamuoyunun büyük bölümünü ipoteği altına almayı başarmıştır. Dahası, İsrail bu operasyonu kullanmak suretiyle çıkmaza giren Filistin müzakerelerinde izlediği tavizsiz yaklaşımlarına haklılık kazandırma şansına kavuşmuştur.
ZAMAN